Yeşermiş Filizler Ve Bozkır

1.9K 149 70
                                    

Başladığınız tarihi buraya bıraktınız mı? Bıraktıysan başla bakayım.

Sağdan sola bir iki üç hadi başlayalım bolca oy ve yorumla.


Merak etmek narin bir telaştır, Sevginin yüreğinde...

Aykut Özcan.

Ailemden uzak ilk bir haftam geride kalmıştı. Küçük bir ilçeden İstanbul gibi bir yere gelince insan duraksıyordu.

Bu şehrin karmaşası öyle fazlaydı ki dışardan seyirci kalamıyordunuz. İçine çekip her şeyine sizi ortak kılıyordu.

Okumak için gelseydim şayet her şey daha güzel olurdu. Sağlık sorunları değil okumak... Lisede öğrenimimi bırakmak istediğim bir şey asla değildi ama bıraktım.

Bazen şartlar siz istesiniz de zorlanamıyordu. Zorladığınız noktalar cam oluyor ve patlayıp her noktanızı keskin parçalarıyla kan revan içinde bırakıyordu.

Sınava hazırlanıyordum. En azından lise de aldığım aşçılık eğitimi kolumda altın bir bilezikti. Sınava az bir zaman vardı. Gastronomi ya da aşçılık bölümünden seçim yaparsam ek puan hakkım da vardı. Şu son zamanlarımı iyi değerlendirmek istiyordum elimden geldikçe.

Bana ait bir odadaydım. Bir karyola ,bir gardırop ve bir şifonyerim vardı. Aslında bunlar kuzenim Aslı'dan kalmalardı. Muhtemelen bu odada onundu. Çocukken gelmiştim en son anımsamıyordum hiçbir anıyı.

Evlendiği için odası boştu. Eşyalarını kaldırmamışlardı.

Bir valizle gelmiştim. Geri dönme ümidi içimde hala duruyordu fakat annemle konuştuğumda keskin suretle reddetmişti. Amcamlarım beni yanlarına almalarını da asla istememiştim. Ben gitmek istememiştim...

Doğduğumdan beri benimle olan bozuk saat gibi çalışan bir kalple mücadele etmesini öğrenmiştim fakat başıma bela olan bir durumla bozuk saatten bile fazla teklemeye başlayınca mecbur gelmek zorunda kalmıştım.

Beni gördüğü an pişman olduğuna emindim Rauf abinin , Suzan yengenin. Sağlıksız bir insanı evinize aldığınızda yükü daha çok artıyordu.

Yük değildim aslında ben kimseye. Her işimi kendim yapardım yardımcı olurdum çoğu zaman yardıma ihtiyaç duyanlara ama bir noktada kalbim ritmini bozunca düzen değişiyordu.

Tam bir haftadır dışarı adımımı atmıyordum. Burada da dikkat çekmekten endişeleniyordum. Görkemli bir bedenim ve yüz hatlarım vardı. Bunu ben seçmemişti bana vaat edilmişti.

Yüzümün üstünde saçlarım gibi turuncu çillerim vardı ,yeşilin en engin tonu olan bazen ben bile aynada baktığım derinliğini sorguladığım farklı tonları vardı...

Alacalı ,göze batan. Göreceli olan bu kavram bende göreceli olmuyordu. Göze batıyordum.

İnkar etmiyordum güzel olduğumun fazlaca farkındaydım. Bu durumun başıma bela olacağını da hiçbir zaman düşünmemiştim. Geleceği göremiyordum sonuçta.

Evimi geride bıraktığım kasaba da bana karşı saplantılı duygular besleyen biri vardı. Korkunçtu. Bu durum sağlık sorunlarımı fazlaca tetiklediği için bugün buradaydım.

Gece bir ara evime girmeye çalıştığında kendimi uzun yol otobüsünde burada bulmuştum. Annem fark etmeseydi muhtemelen ben şuan burada olmazdım...

Elimde okumaya çalıştığım yeni basım bir roman vardı. On sayfayı kara zor okumuştum. Beynimde dönen kırk düşüncenin kırkı da birbirine kümelenmişti.

GÜL DİKENLERİ VE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin