Merhaba !!
Bolca yorum ve oy vermeyi unutmayın! Motivasyona ihtiyacım olan bir dönemdeyim.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin bende hemen diğer bölümü atayım.
...
Gözlerim uykusuzluktan kanlanmıştı. Kaç gecedir doğru düzgün uyuyamıyordum. Bazen bir insan bedenine ait değilmiş gibi bir hale bürünüyordum. Uykusuzluk damarlarıma işlenmiş ketamin gibiydi.
Düşünceler zihnime zincirlenmiş binlerce tutsak gibiydi.
Onun odama sinmesine , endişelenmesine zihnimde herhangi bir noktaya işleyemiyordum. Garipti ama benimle ilgilenişini unutamıyordum. Gün ışıdıktan sonra bedenini odamdan silişini var yok arası hatırlıyordum.
Yanlış bir adamın hissettirdiği yanlış duyguların solgun karanfilleri kesen keskin bir bıçak gibi kesiyordu soluklarımı. Baştan sona onun yanımda olması da yanlıştı her anlamda.
Varlığı yanlış olan birinin öylece izinsiz paldır küldür zihnime sinmesi kadar yanlıştı gölgesi.
Ürkütücü benliğinde sapkın bir yanı vardı. Asla düşünmezdim yardım etmesini. Öyle bir izlenimi olan biri değildi. İnsanları ilk izlenimleriyle yargılamakta doğru değildi ama o ilk izlenim her şeyin özeti oluyordu çoğunlukla.
Saat daha çok erkendi. Güneş ayın onu terk edişiyle gökyüzünde yakaran kara bulutlara bırakmıştı yerini.
Amcamlar hala uyuyorlardı. Dışarı dört gündür hiç çıkmamıştım. Dışarı çıkarsam bir köşe başında onu görmek istemiyordum. Görürsem nasıl bir tepki vereceğimi de bilmiyordum.
Zaten bozuk saat gibi tekleyen bir ruha sahiptim.
Ben bazı şeyleri içimde yaşayan ve içimde çürüten biriydim. Zaten hali hazırda ciddi bir sorunum vardı. Yoksa neden dışarı çıkmayaydım ki? Alel acele geride bıraktığım ailemin yanından yangına yakalanıp tutuşmak için buraya da gelmemiştim...
Saçmaydı ama bilmiyordum işte. Çarpıştığımız o trajik andan sonra garip yankısı zihnimde çalkalanıp durmuştu. Birde o gece yaşananlar beni karmaşadan başka bir şeye itmiyordu.
Peluş pikemi üstümden ağırca sıyırdım. Yataktan kalkıp üstümü değiştirip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdim. Önce sırtıma saçılmış saçlarımı gelişi güzel dağınık bir topuz yaptım. Kâküllerim fazla uzamıştı. Anlıma dökülüp çillerimi yamalıyordu resmen.
Boğazlı siyah kazak boynumu kaşındırıyordu. Çoğu zaman yakası kapalı olan şeyler giymeyi tercih ediyordum. Göğsümün tam ortasında beliren uzun şerit pembe dikiş izini kapatma çabam gülünçtü. Onunla bir türlü barışık olamıyordum.
Aslında kalbimle...
En iyi kafamı dağıttığım ortam mutfaktı. Her şeyden uzaklaşıyordum. Mutfak dolapların altından gerekli malzemeleri çıkarıp mayalı hamur yoğurdum beklemeden. En azından o mayalana kadar geri kalan şeyleri hazırlardım.
İki çeşit minik pastane usulü pizzalar yaptım , patates airfryera attım. Omlet ,pankek bir sürü şey. Hızımı alamadığımı fark ettiğimde masanın baştan uca dolduğunda fark ettim. En son soğansız menemeni koyduğumda amcamlara seslendim uyanmaları için.
Amcam uyku sersemi kapıda belirdiğinde masayı gördüğünde dudakları aralanmıştı. Pijamasının bir bacağı katlanmış aşırı komik duruyordu. Bir eli de göbeğindeydi.
"Asi Hüda, kızım sen ne yaptın böyle? Oo maşallah ama çok olmuş amcam." Bunu geç fark etmiştim. Serpme kahvaltı edasından bile fazlaydı. Bazen çok nadir olsa da kullanılırdı Asi ismimde. Kullanmazdım çoğunlukla aslında.