"Sen bence çok ileri gitmeye başladın artık!" diye bağırdım artık.
"Şu Yusuf meselesini fazlasıyla abartıyorsun!" dedim. Güldü alayla. Şuan çok sinirliydi ve gözü hiçbir şey görmüyordu.
Bana doğru yaklaşmaya başladı ve duvarla arasına aldı. "Kıskanı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nilüfer - Ta Uzak Yollardan
Medya; Beyza
Hiç hayatımda böyle güzel uyuduğumu hatırlamıyordum. Öyle huzurlu hissediyordum ki onun yanında. Kafamı omzundan kaldırıp yüzüne baktım. Avuç içimi yanağına yaslayıp, baş parmağımla yanağını okşamaya başladım. Yaklaşıp dudaklarımı yanağına bastırdıktan sonra yataktan yavaşça kalkıp banyoya gittim. Yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra Emre'ye nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum.
Acaba haberim olduğunu bilse ne yapardı?
Oflayarak elimi saçlarımdan geçirip banyodan çıktım. Yatağına baktım. Yoktu. Bakışlarım balkonu bulmasıyla orada sessizce dışarıyı izliyor ve derin düşüncelere dalmıştı. Yanına gidip arkasına geçtim. Fark etmemişti bile beni. Nasıl bir dalgınlıktaysa? Kollarımı boynuna dolayıp sıkı sıkı sarıldım. Benim olduğumu fark etmiş olmalı ki, gülümsedi. "Günaydın." dedi.
"Sana da günaydın. Ne düşünüyorsun?" dedim ve karşısına oturdum. Dudaklarındaki tebessüm yavaş yavaş kaybolurken, ne düşündüğünü tahmin etmek zor olmamıştı. Yine o meseleyi düşünüyordu. "Emre," dedim. Bakışları beni buldu. "Her şeyi biliyorum." dedim. Kaşları çatıldı. "Neyi?" dedi.
"Babamın seni tehdit ettiğini, o yüzden bana böyle davrandığını. Her şeyi işte!" dedim. Bakışları değişti. "Sen nasıl?" dedi. Ofladım. "Orasını boşver, neden söylemedin bana?" dedim.
"Nasıl söyleyebilirdim? Seninle tehdit etti! Kızım gözümün önünden gitsen daha kötü olur." dedi. Korkuyordu, bakışlarından görebiliyordum bunu. "Emre gitmem. Abim izin vermez, annemler izin vermez. Göndermezler!" dedim. Başını iki yana salladı. "Yine de bu ihtimali ben göze alamazdım!" dedi.
"Bir şey olmayacaktı diyorum! Beni böyle üzerek daha mı iyi oldu? Benden uzak kaldın, sensizdim, bensizdin. Daha mı iyiydi Emre!?" diye yükseldim. "Seni üzmekten de nefret ediyorum, sana uzak kalmak zorunda olmaktan da, kokunu içime çekip istediğim gibi sana yaklaşamadığım için en çok kendimden nefret ediyorum. Ama gözümün önünde olman bile yeter kızım ya. Gitsen yapamazdım," dedi.
"Tamam o zaman, herkese söyleyelim." dedim dan diye. Bakışları değişti. "Beyza saçmalama güzelim. Baban hala tehdit ediyor. Hala hiçbir şey geçmedi!" dedi. Göz devirdim. "Babamla konuştum." dememle kaşları çatıldı. "Ne yaptın?" dedi.
"Konuştum işte. Çat çat söyledim her şeyi, seviyorum dedim!" dememle dudakları kenara kıvrıldı. "Seviyorum dedin." dedi söylediğimi tekrar ederek. Elini saçlarından geçirip gülmeye başladı. "Ne gülüyorsun?" dedim. "Kızım seviyorum demişsin!" dedi. Göz devirip, arkama yaslandım. "Ne var bunda?" dedim.
"Ne yok ki!?" dedi ve ayağa kalkıp biraz uzaklaştı. Kaşlarım çatıldı yerimden kalkıp peşinden gittim. "Ha pes ediyorsun?" dedim. Bakışları beni buldu. "Bu zamana kadar etmedim. Daha başlamadık bile kızım, pes etmek bize yakışmaz." dedi göz kırparak.