⋆17. (Don't Know What To Do)⋆

75 14 32
                                    

15.04.24💜

Minho'nun benim için açtığı kapıdan dışarıya çıktım. Bahçe kapısına doğru yürürken Minho'nun da adım seslerini duyuyordum. Bahçe kapısına gelince durdum ve arkamı dönerek, burnumun ucundaki Minho'ya baktım. Çok yakınımdaydı yüzü, normalde boylarımız arasında fark vardı ama bir elini arkamdaki duvara koyup üstüme eğildiği için bu kadar yakındık.

"Geceleri canım sıkılırsa bir anda mesaj atabilirim sana, hazırlıklı ol." göz kırparak dediği şeye tek kaşımı kaldırdım ve, "Ne yani, sadece sıkıldığın zaman mı mesaj atacaksın? Olmaz ki böyle." dedim. Dediğimle birlikte o da tek kaşını kaldırdı ve diğer elini de duvara koydu. Onun kolları arasında kalmıştım ve bu benim kalbimi, maratona çıkmışım gibi hızlandırıyordu.

"Olur mu öyle yavrum hiç? Bak böyle dedin ya, sen buradan çıktığın gibi mesaj atacağım sana." eğlenen sesi benim de gülümsememi sağlarken, "E at sen, belki cevap veririm." dedim umursamaz davranmaya çalışarak ama başarabilmiş değildim. Bu kadar yakın olmamız ve benim şu an Minho'yla bu şekilde 'cilve' yaparak konuşmam gerçekten benden asla beklenilmeyecek şeydi. Bu durumda olmak şu an aşırı hoşuma gidiyordu, elimde olsa hep böyle kalmak isterim.

"Hmm, demek cevap vermeyeceksin?" sol elini duvardan çekerek çeneme dokundurdu baş parmağını ama bu dokunuşu tüy kadar hafifti. Dokunuşu şu an ne kadar nahifse, bakışları ve ses tonu ona tezat bir şekilde sertti.

"Hıhı, cevap vermem. İlgilenmem gereken önemli işlerim var benim." dedim kısık ama cilveli çıkan sesimle. Cümlem biter bitmez Minho sırıtarak başını eğdi. Tam o anda biraz yakınımızda küfürlü konuşma sesleri duyuldu.

"Amına koyayım nasıl oynadık ama!"

"Harikaydık lan! Özellikle Yeonjun mükemmeldi amına koyayım! Bir an sahada canavara dönüşecek sandım!"

"İşte arkadaşınız bu kadar mükemmel. Ayh harikayım!"

Anladığım kadarıyla bunlar Minho'nun arkadaşlarıydı. Buraya geliyor olmalıydılar çünkü sesleri gittikçe yaklaşıyordu.

Onların seslerini duyan Minho kafasını sertçe kaldırdı ve dişlerini sıkarak, gözlerini sıkıca kapattı.

"Sizin geleceğiniz zamanı sikeyim." ağzının içinde mırıldandığı şeyden sonra duruşunu düzeltti ve sinirli bakışlarını, artık kafaları gözüken arkadaşlarına çevirdi. Keşke şimdi gelmeselerdi, Minho çekildikten sonra kendimi boşluğa düşmüş gibi hissediyorum, çok kötü bir his bu.

"Lan açlıktan ölüyorum ben. Minho'yu kaldıralım da bize yemek yapsın, şerefsiz." diyerek bahçeye ilk giren Chan olmuştu. Tam yanında durmamıza rağmen bizi fark etmeden yanımızdan geçip, eve doğru yürümeye başladı. Ne kadar üzgün olsam da kıkırdamama engel olamadım.

"Mal nereye gidiyorsun? Minho burada ya! Salak amına." ikinci giren Changbin'in dediği şeyle hem Yeonjun'un hem de zili çalan Chan'ın bakışları bize döndü. Üçü birlikte dikkatli bir şekilde buraya baktığı için gerilmeme engel olamadım.

"Aaaa buradaymış. Ben de diyorum bu mal niye kapıyı açmıyor, meğersem bu hasta hâliyle bizi karşılamaya çıkmış. Aaaa Jisung da buradaymış." sırıtarak yanımıza gelen Chan, hepimize bir bakış atıp kolunu Minho'nun omzuna attı. Şu an hepimiz uzaylı görmüş gibi Chan'a bakıyorduk, o da bundan bir haber bakışlarını etrafta gezdiriyordu.

"Niye geldiniz?" Minho'nun bıkkın çıkan sesiyle hepimizin bakışları Minho'ya çevrildi. Arkadaşlarının burada olması onu sinirlendiriyordu ve bunu açıkça belli ediyordu. Bazen gerçekten Minho'nun arkadaşlarını sevmediğini düşünüyordum ama sonra okuldayken arkadaşlarına olan iyimser hâli aklıma geliyordu ve bu düşüncem bozuluyordu. Sadece çok gergin bir yapısı vardı, hemen sinirlenebiliyordu.

∂σɳ'ƭ ҡɳσω ωɦαƭ ƭσ ∂σ ᯓᡣ𐭩 мιηsυηg ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin