Selam sevgili okurum bu yazdıklarım kendi kitabım olan "Tanrıçalar ve Oyuncakları" değildir sadece geçmiş zamanları anlatan kısa bölümlerdir şimdiden iyi okumalar dilerim♡
Okurken dinlenecek şarkı: 9am in Calabasas
Madem oyunda yerine aldı
Eğlenceyi kendini başlattı
Ciddiyetinin farkına varmadı
Hırsı bedenini kapladıYatakta oturmakla birşey yapamıycağını anlayan Tanrıça büyük cama yakın olan yatağından nazikçe kalktı. İlk işi üzerine resmiyeti temsil eden kıyafetler seçmek ve düzenli bir şekilde giymekti. Yıldızları ve gökyüzünün şekillerini barındıran beyaz dolap tam karşısında dururken ne seçeceğine karar veremiyordu. Seçenek çoktu ama hangisinin daha resmi olacağına karar veremiyordu.
En sonunda üzerinde bulutları andıran kıyafet seçmişti. Beyaz saç tutamları tam kıyafete uyuyor ve buda onu daha fazla resmi gosteriyordu. Tüm kıyafet işleri bittiğinde yatağının hemen yanında bulunan aynasına yaklaştı; gözleri tacını aradı fakat bulduğu tek şey bembeyaz tacının geride bıraktığı elmas parçalarıydı.
Odak noktası tacı olmadığı için bunu pek umursamadı asıl planı; Su Tanrıçasıyla konuşmaktı ve ateş bozuntusunun hakkında bilgiler ögrenmekti.
Odasından çıkmadan önce beyazlara boyanmış pelerinini boynuna geçirdi ve bir nefes üfleyerek tüm mumları söndürdü.
Odasından bugün içerisinde iki kez çıkıyordu ve buda kendini bitkin hissetmesine sebep oluyordu. Halla üzerinden yorgunluğunu atabilmiş değildi fakat görevlerinide aksatmamaya özen gösteriyordu.
Birden fazla oda olan sarayda her bir kapının üzerinde hangi elemente mensup olduğunu belli eden işaretler oluyordu. Ateş, su, hava, toprak gibi. Veya onun sembollerini içeriyordu. Dikkatini kapılara veren Tanrıça istediği odaya yaklaştığını fark ettiğinde duraksadı. Ve yavaş adımlarla kapıya yaklaştı. Eli tokmağa kaydığında iki kez narin bir şekilde tıklattı.
İçeriden bir ses "Gel Hava Tanrıçası seni bekliyordum" duyduğu ses ile rahatlayan Tanrıça yavaş ve narin adımlarla odaya yaklaştı. Odanın havası okyanusu ve özlemi andırıyordu. Boylu boyunca kitaplar insanı odaya resmen bağlıyordu, üste olan büyük oval bir cam ise ortamı bir okyanus havasına çeviriyordu. Ama içeride insanı yumuşatan bir hava daha vardı büyüyle yapılmış olduğu aşikardı.
Odayı incelemesi bittiğinde Su Tanrıçası yavaş ve temkinli adımlarla ona yaklaştı. "Buyur Tanrıça gel sana kahve doldurayım hemde Ateş Tanrıçası hakkında konuşalım" Ateş Tanrıçası hakkında konuşacağını nereden anladığını bilemez bir şekilde Su Tanrıçasını takip etti.
Tam kütuphanenin yanındaki oturma yerinde durdular ve nazikçe oturdular. Su Tanrıçası kahveleri doldururken konuşmayıda ihmal etmedi "Sana olanı biliyorum Hava Tanrıçası seni arka plana attılar" kahveyi nazik duran fincana doldurmayı bıraktığında üzerinden çıkan dumanları izlemeye koyuldu Hava Tanrıçası. "Beni bir hırs yarışına davet ediyor nasıl tepki vermem gerektiğini bilemiyorum" kelimeler tamamlandığında kalbinde bir acı hissetmişti Hava Tanrıçası; Fakat şuan asıl konunun bu olmadığını bildigi için yüzünü buruşturmakla yetindi.
Derin bir nefes alarak "Hırs konusunda en iyimizin sen olduğunu herkes biliyor Hava Tanrıçası bundan korkmamalısın" biliyordu aslında hırstan korkmuyordu rüyasına giren o oğlandan korkuyordu ve bunu çok güvendiği dostuna anlatmak istiyordu.
"Bir kaç haftadır bir rüya görüyorum" "ne rüyası" dermiş gibi kafasını salladığında " Bir oğlanı görüyorum sürekli boynuma hançer dayayıp ailesini benim katlettiğimi söylüyor" söylediklerini duyduğunda buruk bir gülümseme kondurdu Su Tanrıçası Dudaklarına.
"Rüyan hakkında bir fikrim yok ama bu gidişle bu diyardaki her bağ kopacak ve varisler seçilmek zorunda kalacak bu yüzden gördüğün rüya senin varisinin haykırışları olabilir" dudaklarından dökülen her kelime Hava Tanrıçasını daha fazla şaşırtıyordu ve merakla "Varislermi?" Diyebildi çünkü sadece dinlemekle yetinebiliyordu.
"Bak Tanrılar ve Tanrıçalar iyi dostluk kurup anlaşamıyorlar bu yüzden ayrılıp kendilerine varisler seçmeleri onlar için hem güç bakımından hemde mutluluk bakımından daha iyi olacaktır" devam etmesini bekledi Tanrıça.
Fakat aklını birşey kurcalıyordu kaç tane varis seçilecekti ve nasıl paylaştırılacaktı?.
Daha cümlesini kurmadan Su Tanrıçası onu anlamış gibi cevapladı "Sekiz varis olacaklar her bir elemente 2 varis düşecek sadece cinsiyetleri farklı olacaktır" sesizliğe bürünen Hava Tanrıçası sadece bunun bir rüya olmasını diledi çünkü yeni bir varis demek yeni katı kurallar demek. Ve bu Tanrıçanın istediği son şey bile değildi.
Sesizliği değiştirmek uğruna nazikce ayağa kalkarak "Bugün yeni şeyler ögrendim ve sindirmem biraz zaman alacak izninle çıkabilirmiyim?" Su Tanrıçası "Merak etme herşey daha düzgün ve düzenli olacak" sadece kafa sallayarak bu güzel odayı terk etti. Adımları yavaşladı ve ayakları sendeledi bunu istemiyordu hemde hiç daha buraya yapması gereken çok şey varken bu olması gereken en son şey bile değildi.
Yine yanılmıştı..
EVET bugün bir çok şeye açıklık getirdiğimi düşünüyorum ve bölümü elimden geldiğince uzattığımı umarım okurken eğlenirsin sevgili okurum. Gökyüzü seninle olsun☆♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrıçalar ve oyuncakları (karanlık ipler)
Fantasybu bir kitap değildir yazdığım kitabın geçmişini anlatan alıntılardır!!