Selam sevgili okurum bu yazdıklarım kendi kitabım olan "Tanrıçalar ve Oyuncakları" değildir sadece geçmiş zamanları anlatan kısa bölümlerdir şimdiden iyi okumalar dilerim♡
"Herşeyi biliyordu"
"Fakat saklamaktanda korkmuyordu"
"Gerçekler kadını korkutuyordu"
"Ama adama güveniyordu"Okurken şarkı: Dark Horse
Varislerin geleceğini öğrendiğimde geçirdiğim şoku sonunda atlatabilmiş ve diyara yeniden seçilecek insanlar için gereken taşı almak için hazılanmıştım.
Bu taş dünyayla bizim bağlantımızdı ve 100 yılda bir taş çatlardı. Milyon yıllar önce atalarımız bu taşa ihtiyac duymuşlardı. Taşın adı ise " yerle gök bağı" idi.
Tek bir sorun vardı onu almak için derin bir yolculuk gerekiyordu ve bir tapınakta firavunla savaşmak. Bir başka sorun ise firavunun fazlasıyla hırslı ve inatçı olmasıydı. O taşa fazlasıyla önem veriyordy ve bizden nefret ediyordu. Bir plan yapmalıydım; herkesi etkileyecek bir plan hemde. Fakat aklıma gelen tek şey yanıma bir kaç insan almaktı çünkü bu zamamlarda güçlerim bakımından yeterince kayıp yaşamıştım ve bir firavuna yetecek gücüm kalmamıştı.
Aklıma direkt Su Tanrısı Austin geldi. Çok düşünmeden odasına doğru yol aldım. Yine aynı merdivenlerle cıkarken aklıma bayadır Toprak Tanrısının yanına uğramadığım geldi. En sonuncu tartışmamızdan sonra bir özürü hak etmiştim. Şuan bunları düşünerek kafamı doldurmamalıydım çünkü önümüzde uzun bir macera vardı.
Su Tanrısının kapısına yaklaştığımda lacivert renginde ve siyah taşlarla süslenmiş kapı karşıladı beni. Tuzlu bir Okyanusun derinliği gibi kokuyordu. Yunus şekilli olan tokmağı iki kere hareket ettirdiğimde tok bir sesle "Gel" emrini aldım ve narince odaya ilk adımımı attım.
Oda halla ilk gördüğüm gibiydi sol tarafımda bir çeşit spor aletlerine benzer eşyalar sağ tarafında ise boylu boyunca dizlimiş gerekli ve su varisini anlatan kitaplar vardı. Bu sefer dikkatimi tavandaki bulutlar çekti öyle özenle yapılmışlardı ki resmen gerçeğinden farksızdı. Odada kocaman ve her yerde olan oval bir cam ve siyah çizgiler bulunuyordu. Camın altında ise büyük bir masa, sandalye ve aradığım kişi olan Austin duruyordu.
Merakla kaşlarını kaldırarak beni sorguya çekercesine "Sen ve benim odama uğramak? Kesin birşey isteyecsin" bu kadar çabuk anlaşılmış olmam beni şaşırtmış olsada konuya bodoslama dalmayı tercih ettim "Varisler gelecek bunun için taş almamız gerektiğini biliyorsundur umarım" omuzlarını silkeleyerek bana baktı "Varislerin gelmesi beni ilgilendirmez hem ilgimi çeken bir varisinde geleceğini sanmıyorum" kafamı olumsuz anlamda sallayarak "Tamda dikkatini çeken bir varis gelecek bence bu yüzden bana yardım etmelisin" gözlerinden derin bir nehir geçti ve son sözünü söyledi "Madem öyle sana yardım edebilirim" duraksadı ve bir anda "Bir şartla" kafamı olumlu anlamda salladığımda devam etti.
"Varisi zeki seçmeni istiyorum" bunu duyduğumda dahice gülümsemeye başladım. "Merak etme Austin bu iş bende"
Gözlerindeki parıltı büyüyerek "Sana güveniyorum Diana" son duyduğum ses bu olmuş ve odayı yavaşça terk etmiştim.Evet okurlarım bu bölümün bazı yerleri kitapta geçecek bu yüzden önemli !! Ve burayı Hava Tanrıçası yani Dianamızın gözümden okuduk. Bir diğer bölümde firavunla nasıl bir konuşma geçecek acaba ☆
Bu arada Su Tanrısıyla Hava Tanrıcasını shiplemeylim lütfen asla olmayacaklar çünkü ve Su Tanrısı genel olarak herkesle böyle konuşuyor onuda ilerki bölümlerde anlayacağız♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrıçalar ve oyuncakları (karanlık ipler)
Fantasybu bir kitap değildir yazdığım kitabın geçmişini anlatan alıntılardır!!