Iyi okumalarrrr Ay ışıklarımm🥳
Önceliklikte rahat ola bilirsiniz.Buraya eğlenmek için geliyoruz değil mi?
Fikirleriniz eleştirileriniz aklınıza gelebilecek her şeyi yazın.Hem hayata bir kere geliyoruz fikirleriniz kendinizde kalmasın dökün ortalığa bir yerlere.Kim dinlemese bile ben dinlerim.DUYURU'da dediğim gibi.Hemde kitabımın her zerresinin size ne gösterdiğini görmek istiyorum Merişlerimm.
Bölüme oy vermeyi ve bol bol yorum atmayı unutmayın Ay ışıklarımmmmmm.
Lafı çok uzatmadan hikayemize geçe bilirizz:)
Tarih isterseniz buyrun efendim.(Şehride yaza bilirsinizzz isteğe bağlı.)
***
LUNA İLAY AKAY:
Yüzüme gelen ışıklarla gözlerim kamaştı. Işıktan nefret ediyorum. Bir şey niye bu kadar parlak olur ki? Göz kapaklarımı usul usul ışığa doğru araladım. Kendimi bildim bileli ışığa, gözlerim her zaman zor alışmıştır. Yatdığım yerden ayağa kalktım. Su içmek için yatağımın kenarındaki sürahiye uzanacağım zaman artık gözlerim ışığa alışmıştı.
Sürahi neredeydi!? Daha doğrusu, ben neredeydim?
Etrafımdaki yeşillikler göz kamaştırıyor, lakin göz yormuyordu. Orman, kendi canlılığı ile kuşların o cilveli sesini kendinde birleştirerek, ayrı bir müzik tablosu yaratıyor, insanı kendine cezbediyordu. Yeşil çimenlerin arasından ayağa kalktım. Bu güneş niye bu kadar parlak Allah aşkına!? Daha önce bu kadar parlak olduğunu hiç hatırlamıyordum.
"Hey, ışık ve ışığa dair çoğu şeyden zaten nefret ediyorum! Bu kadar parlak olmak zorundamısın? Gözümü ovuşturarak homurdandım. Tam bu an Güneş'in ışığı az önceki ışığına göre daha azaldı ve daha çekilir hale geldi. Bu manzaraya bakınca güldüm. "Ne yani şu an benim sözümü mü dinliyorsun?"
Nerdeyim ben ya? Odam nerde benim!? Tabii benim komplocu beynim durur mu? "Lan! Ben uyurgezer olmayayım?" Bak şimdi içime de kurt sürüsü düşmedi değil. "Dur bir kızım ya, sakin ol önce.." diyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. " Korkutmasana kızım kendini. Sakin ol. Çözüm odaklı düşün. Sadece çözüm odaklı. Sakın "bir kriz geçireyim," deme. Ya babamın korktuğu başıma geldiyse. Yine orman vardı. Yine...
Orman peşimi bırakmıyordu. Orman beni kendine istiyor, beni kendine ait kılıyormuş gibi beni bir türlü kendi alanının dışına bırakmıyordu.
O ormanın beyazlığında kendi beyazlığımı kaybettiğimde daha 7 yaşındaydım..
O gün de gözlerimi bir ormana açmıştım. Bu orman sanki kasten, o güne zıtt olarak yemyeşildi. Güneşin ışığı, baharın ılık sıcağı ve esintisi, ve gelen baş döndüren ama bir o kadarda rahatlatan keskin temiz hava kokusu ile insanın genizini sızlatıyor, insanın içine işliyordu.
Düşünme..Düşünme! Düşünürsen anı artar anı arttıkça acı artar. Etafına bak ve kafanı oyalayacak bir şey bul...
Ayhan babanı ararsın, olayı anlatırsın, konum atarsın bitti gitti. Ancak komplo kur zaten sen. Bir kerede çözüm bularak, bana yardımcı olmazsın ki sen! Bak, yine ben buldum çözümü! Elimi cebime attım. Aslında atmaya çalıştım desem daha doğru olur, çünkü üzerimdeki elbiseyi yeni fark ediyordum.
Oha! Elbiseye gel! Bu ne kızım? Kraliyyet ailesi balosundan mı geliyorum? Harbi güzel elbise ama bu elbise neden benim üzerimde? Benim böyle elbisem bile yok! Elbise severdim ama hiç bu kadar gösterişli bir elbisem olmamıştı, olduysada ben hatırlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mehlikâ (Nisyan 1)
FantasíaÖNCELİKLE BU KİTAP ÖNCEDEN DAHA FARKLIYDI SON DEFA 14AĞUSTOSTA GÜNCELLEMİŞTİM VE O ZAMANDAN BU ZAMANA ÇOK ŞEY BEYNİMDE DEĞİŞTİ VE YERİNE OTURDU. BU YÜZDEN BU KİTABI OKUDUKTAN SONRA YENİDEN OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM ÇÜNKÜ BAYA BİR ŞEY DEĞİŞTİ KİTAPTA...