"Off yemek istemiyorum daha fazla bu tatsız tuzsuz yemekleri."
"Mızmızlanma Selim Başçavuş'um bu çorba bitecek. Hadi!"
"Senin Selim Başçavuş'um diyen dili-"
"Öhöm öhöm!" Yüzbaşı'nın uyarı belirten sesiyle Selim ve Eylül toparlanmıştı.
"Siz mi geldiniz komutanım hiç görmedim."
"Görmezsin tabi yengeye dalınca..."
Erdem'in muzip bir ses tonuyla söylediği sözlerle kaşları çatılan Eylül, "Yenge?" Dedi şaşkınlıkla.
"Hee yenge."
Selim'in her ne kadar yenge kelimesi hoşuna gitse de Erdem'in zevzekliği karşısında derin bir nefes almış, Eylül de Erdemle başa çıkmayacağını anladığından önüne dönmüştü.
"Ya sabır." Dedi iç çekerek Selim.
Kapının açılmasıyla gözler kapıya dönmüştü. "Nasılmış bakalım hastamız?" Ayça Doktor güler yüzüyle odaya girmiş, gözlerini sedyede yatan Selim'e dikmişti.
"İyiyim Doktor Hanım. Sayenizde."
"Ne demek, sonuçta siz de vazife uğruna yaralanmadınız mı? Bu da bizim vazifemiz."
"Teşekkürler Doktor Hanım."
Ayça tebessüm ederek başını sallamış ve gözlerini Selim'in yanı başında ayakta dikilen adama çevirmişti. Çevirdiği gibi de adamın ona bakan gözleriyle karşılaştı. Ne zamandır bakıyordu bilmiyordu ama adam sanki zaman kavramını yitirmiş gibiydi. Gözlerini genç kadından ayıramıyordu.
Erdem'in gözleriyse kadının gülüşüne takılmıştı. Elinden gelse günlerce izlerdi belki de. Genç kadın ne zaman o sıcacık gülümsemesini sunsa kendini o güzel gülüşünde kaybolurken buluyordu adam.
Ayça, koyu kahve gözlerin etkisi altından çıkarak tekrar Selim'e dönüp konuştu.
"Durumunuz iyiye gidiyor, şu anlık bir sıkıntımız yok. Zeynep Hemşire birazdan gelip serumunuzu değiştirecek"
Selim bıkkın bir ifadeyle Ayça Doktora baktı. "Peki ne zaman çıkacağım Doktor Hanım?"
"Maalesef şu an için çıkmanız söz konusu değil. Biraz daha dinlenmeniz gerek, kolay bir ameliyat geçirmediniz, bu yüzden biraz daha sizi burada misafir edeceğiz."
Selim derin bir nefes çekti içine. Çok sıkılmıştı burada, hemen çıkmak istiyordu ama doktorun dediklerine göre bu şu anlık mümkün değildi.
"Peki Doktor Hanım, sağolun."
"Ne demek, tekrardan geçmiş olsun."
Ayça çıktıktan sonra Erdem'de onun arkasından bakakalmıştı. Asel ise Ayça ile Erdem arasında bir şeyler olduğunu anlayarak sırıtmıştı. Yüzünü çevirdiğinde bakışları geldiklerinden beri gözlerini ondan ayırmayan Yüzbaşıyla kesişmişti. Yüzbaşı Asel'in sırıtmasıyla tek kaşını kaldırarak, 'ne oldu, neye gülüyorsun?' Der gibi bakmış Asel de onun bu bakışına omzunu kaldırıp indirerek cevap vermişti. Aralarındaki bu sözsüz iletişimi bölen şey Selim'in öfkeli çıkan sesi olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN ORTASINDA
Roman pour Adolescents"Pilot Üsteğmen Asel DEMİR emredin Komutanım!" Çocukluğunu gökyüzünde süzülen uçakları Hayranlıkla seyrederek geçirmiş, tek hayali olan bu bedele ömrünü adamış, hayatını iki kanat üzerinde geçirmeye and içmiş bir savaş pilotuydu o. Pilot Üsteğmen As...