4. Bölüm

292 40 35
                                    

Bu kitabımı sevmiyormussunuz gibi hissediyorum🥺....Oysa benim bununla alakalı o kadar güzel planlarım var ki... Sevin Derinimi.

-

"Yanlışlık olmalı, ben abisiyim." Doktorun yanında ki hemşire yavaşça elinde sıkı sıkıya tuttuğu evrakları adama doğru uzattı. Şokla birbirlerine bakıyorlardı. Hatta Nermin hanım neredeyse bayılma evresine bile gelmişti.

"Kanınız uyuşmayınca DNA testi yaptık. Maalesef, eğer hangi hastanede doğduğu ile ilgili bir bilgi verebilirseniz orada küçük bir araştırma yapıp, gerçek ailesini bulabiliriz."

Nefes sesleri çok az sayıdaydı. Zaten insanlar büyük bir şok yaşıyordu, bir de üzerine bir tane daha ekleniyordu.

"Peki istemiyorsak, izin vermezsek?" Hemşire küçük bir tebessüm gösterdi.

"Kardeşiniz için kan vermek isteyen gönüllüleri bu kadar kısa zamanda bulmak epey imkansız. Ama ölmesini istiyorsanız-"

"Akbasır Hastanesi bu ilin içinde, çabuk olun." Cevap netti, ama herkesin kafasında büyük bir düşünce yığını geziyordu. Peki o aile bulunamazsa ne olacaktı? Veya kan vermek istemezlerse. Hem hiç tanımadıkları birine neden vermek istesinlerdi ki?
En çok bu ihtimallerden korkuyordu Aksal.

"Üzülmeyin efendim, buraya çağırmamızın, aramak istememizin tek nedeni kardeşinizin yaşaması. Önemli olan kan uyuşması değil kalp uyuşmasıdır." Aksal başını kaldırdı ve ona nasihat vermeye çalışan hemşireye baktı. Doğrusu nasıl 'bizim kalbimiz de uyuşmuyor.' diyeceğini düşünüyor gibiydi.

"Teşekkür ederim." Basit bir teşekkür bütün hayatı kapsayabilir bazen.

"Rica ederim ne demek. Eğer bir ihtiyacınız olursa adım Gökçen Yıldırım, diğer hemşirelere sorarsanız tanırlar beni." Hafifçe başını salladı adam, onayladığını belli etmek istercesine.
Kalkıp gitmek istiyordu buradan, ancak düşünmek zorunda olduğu bir kardeşi vardı, aynı kanı taşımasalar bile böyleydi bu.
Daha bu gerçeği bile sindiremezken neyi nasıl yapacağını bilememek onu daha çok yoruyordu. Derin... Nasıl kardeş olmazlardı ki? Benziyorlardı bir kere, azıcık bile olsa...? Ancak insan insana benzerdi ve bu kabul edilmez bir gerçekti. Yutkundu Aksal, sinmedi içine.

"Oğlum." Sıkıca sarıldı hastanenin koltuğuna sinmiş adama nermin hanım. İçine öyle bir öküz oturmuştu ki. Hani derler ya insanın değeri kaybediliyorken fark edilir, o durumdaydı.

"Anne... Ne olacak? Kardeşimin kurtulup kurtulamayacağını bile bilmiyorum, i-intihar etti. Oysaki ben onu döndürmüştüm o yoldan, zorla. Bir daha yapacağını tahmin etmem gerekiyordu." Kollarını kadının beline sararken göz yaşları durmak bilmiyordu. Sevmiyordu annesini... Kardeşine olan davranışları yüzünden. Ama şuan, biraz olsun sevse ihanet etmiş olur muydu?

"Bir de kan bağı meselesi var. Biz değilmişiz ailesi. Nasıl olur?"

"Yalan söylüyor olabilirler mi?" Kadının yanındaki yaşı çokta küçük sayılmayan çocuk konuştuğunda tüylerinin ürperdiğini hissetti Aksal.

"Eğer öyle bir şey olsaydı akın, emin ol bunun karşılığını alırlardı. Ancak haklısın, bir de başka hastanede test yaptıralım." Bakışları ile onayladılar birbirlerini. Ancak nasıl vereceklerdi testi? Yanlarında canlı kanlı bir çocuk yoktu ki. İçeride ölüm kalım savaşı veriyordu.

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin