7. Bölüm

135 18 11
                                    

Hayatımın hiç bir zamanında olmadığı kadar mutsuzdum şu anda. Bir şeyi zorla yapacak olmaktan nefret ederdim, ve şuan nefret ettiğim bir şeyi kendi ellerim ile yapmak zorundayım. Yemin ederim kendime o kadar acıyorum ki. Zaten bu ruhu, bu bedeni taşımanın utancı ile intihar etmiştim ben.

Ölmek istemek basit bir kavram benim gözümde, şu hayatımız boyunca illaki bir gün öleceğiz. Bunun erken veya geç olması neden insanları hüzünlendiriyor ona da anlam veremiyorum. Tek bildiğim aldığım her nefesin boğazıma dizildiği.

Bende isterdim yaşamayı, ancak sevmeyen daha doğrusu sevemeyen bir insanın bu kadar sevgi yumağı bir toplumun hüküm sürdüğü dünyada nasıl yaşamasını bekliyorsunuz?

Beklemiyorsunuz değil mi?

Çünkü herkes sandığından daha fazla bencil, başkalarının hayatlarını hissetmek amaçlı gözlerini kapattıklarında içinde bulundukları durum yüzünden şükrediyorlar.

Yalan mı bu söylediklerim?

"Anneme intihar ettiğinden bahsetmedik bahsetmeyeceğiz. Bunun konusunu açma tamam mı?"

Cidden aramızda olan kan bağından bahsederek söylemek istiyorum ki kişilik olarak onlarla zerre alakam yok ve bunun için çok gururluyum. Ben en azından bir insandan bir şey isterken o isteği yapmadığında tehtid etmiyorum.

Abim için tüm bu saçmalıklara katlanmak zorundayım.

"Aile ilişkiniz zerre sikimde değil. İster bahsedin ister bahsetmeyin. Ama hayatınızda ki en büyük yanlışı yapıyorsunuz bana zorla bir şey yaptırmakla. Sırf abimi umursadığım için buradayım. Saçma aile tavırlarına girişmeye kalkmazsanız iyi edersiniz."

Yüzlerindeki gülücüğü soldurmak en güzel armağandı benim için. Ben mutsuzsam sevmediğim insanlarda mutsuz olmalıydı çünkü. Belki bende bencilim hm?

"Düzgün konuş."

Aras beklemediğim bir şekilde araya girerken sadece ona iğrenerek bakmakla yetindim.
Çünkü daha bu sabah omzumu sıkan elleri daha bir kaç gün öncesine kadar bedenime zarar veriyordu.
Abisi bunu ne kadar idrak edip ne kadar edemiyor bilmiyorum ama akıl sağlıklarının iyi olduğundan hiç emin değilim.

"Düzgün konuşmazsam ne olur? Döver misin beni?"

Yüzümdeki sırıtma ile yanımda oturduğundan başımı ona çevirdiğimde gözlerinde daha önce görmediğim bir nokta belirmişti.
Benim tam o kısıma baktığımı fark etmiş olacak ki gözlerini kapatıp açtı.

Bu sefer kaybolması kaşlarımı çatmama sebep olurken boğazını temizledi sadece.

"Fazla merak kötüdür kardeşim."

Gözlerimi devirerek telefonuma kurulduğumda kulağıma yaklaşarak fısıldadı.

"Beni biraz daha sinirlendirmeye devam edersen anneme bu intihar olayını anlatırım."

"Siksen sikimde değil saygı değer abiciğim."

Arkasına yaslanıp gözlerini kapattı, tahminimce biraz olsun sakinleşmeye çalışıyordu ama karşısına aldığı kişinin kim olduğundan habersizdi sanırım. Ben sinirlenirsem karşımdaki deli olmalı, hayat felsefem bu bir kere.
Ancak canım Aras bunu pek de bilmiyor.

"Lütfen, rica ediyorum eve gittiğimizde böyle davranma olur mu? Annem senin de bizi istediğini sanıyor. Onu üzmek istemiyoruz, biraz olsun yardımcı ol lütfen."

Bakışlarım yavaş yavaş Deniz'e döndüğünde davranışları aksine gözlerinin ne kadar endişeli olduğuna şahit oldum. Sanırım annesi konusunda endişeliydi. Daha bir kaç gün öncesine kadar adından haberi olmayan bir çocuk için endişeli olamazdı ki?

Gerçi oladabilirdi.

Ben Deniz Oksaydan her şeyi beklerdim. Aynı zamanda kardeşinden de.

İkisi de aynı anne karnından çıkmıştı nasıl olsa. Huyları da benziyordur.

Bir dakika, bende onlarla aynı anne karnından çıkmış olabilirim ama en son çıkan benim, hormon ve akıl sağlığım tam tamam mı?

Ben onlar gibi değilim yani.

Hayır değilim.

Hiç değilim hemde.

"Geldik. Ne zaman inmeyi düşünüyorsunuz Derin bey?"

"Bilmiyorum, paşa gönlüme bağlı Aras bey."

Ona karşı tekrar gözlerimi devirip açtığı kapıdan çıktığımda önümüzdeki büyük yalıya baktım.
3 kişi burada yaşamak resmen bir delilik!

Ama ben zaten aklı dengelerinin yerinde olmadığını söylemiştim değil mi? Zır deli bunlar.

"Sanırım iki yıl girmeyeceksin?"

Akılsız orospu çocuğu!
Anne babalarımız bir olduğu için bende orospu çocuğu oluyorum! Rahat rahat küfür de edemiyoruz ki!

"İster girerim ister girmem ister sikerim ister sikmem sana mı soracağım?"

Başını salladı hafifçe, ben bu kadar sinirliyken onların rahat rahat gezmesi sinirimi bozuyordu tamam mı?

Aptalların tekiler.

Düzgün cümle bile kuramıyorum artık.

"Sakin ol şampiyon bir şey demedim."

Deniz ellerini yukarı kaldırarak bana doğru konuştuğunda karnına hafif bir yumruk indirdim, ancak o tam bir gerizekalı olduğu için gülmeye başladığında şokla ona baktım resmen.

"Delisin sen."

"Bütün gücünün bu kadar olduğunu sanmıyorum. Canımı yakmayı istemedin mi yoksa?"

Fısıltı gibi çıkan sesi ile bana yaklaşırken koluna tüm gücümü kullanarak bir yumruk daha indirmiştim.
Bu sefer acı ile inlerken küçük bir zafer gülümsemesi takındım sadece.

Ah hayat, ne kadar da beklentilisin.

"Ah evet abiciğim, canını yakmak istemedim."

Aras olaydan bağımsız bir şekilde sıkılmış duruyordu, hani istiyordu bu beni? Daha bir özür bile dilememiş insandan nasıl sevilmeyi bekleyebilirdim ben?
Git gide şizofren bir insana dönüşüyorum engelleyemediğim bir şekilde.

"Aşıksın değil mi bana?"

-

Eee şey 👉👈

OZUR DİLERİM

Umarım affedersiniz beni☹️🥺😭

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin