Except you,
you can stay---
Aklınızdan çıkmayan bir düşünceyi unutmaya çalışmanın ne olduğunu eminim hepiniz biliyorsunuzdur. Peki ya o düşünceyi unutmak istememek, bunu bilir misiniz? Bilmiyorsanız da bir gün kesinlikle öğrenmelisiniz.
Aklınızdaki güzel kalpli biriyse onu oradan kovmak istemezsiniz mesela. Düşünmek mutluluk verdiği sürece hiç silmezsiniz zihninizden. İç sesiniz onun adını sayıklayıncaya dek düşünür, düşüncelere boğulmaktan son anda kurtulursunuz.
Minho'nun son karşılaşmamızdan sonra bende bıraktığı etki de tam olarak buydu işte. Size o günü tüm detaylarıyla anlatmadım ancak benim için çok güzel bir gün olduğunu bilin. Çünkü Minho'nun aklıma düşmesini sağlayan gün, o gündü.
Nasıl tarif edeceğimi bilmesem de beni anlayabileceğinizi umuyorum. Eve dönüp yatağıma girdiğimde, tavana bakınca gördüğüm şey Minho olmuştu. Beni yanlış anlamayın, ondan hoşlanmaya başlamadım. Zaten böyle bir şey olduysa bile o ana kadar hiçbir erkekten hoşlanmayan benim için kolay kabul edilecek bir şey değildi. Yani onu düşünürken hayallerimde kalpler belirmiyordu fakat bir şekilde bana o heyecanı veriyordu işte. Buna, aşıktan bile gizli bir aşkın başlangıcı diyebilir miyiz? Sanırım evet.
O akşam, eve geldikten sonra gerçekten kendimi gülümsemekten alamaz olmuştum. Nedeni önemsizdi, sorgulamamıştım bile. Tek bildiğim, yanında eğlenebileceğim ve gerçek bir arkadaş bulduğumdu. Nasıl yakınlaşabileceğimizi düşündüğüm sırada ise, ruh eşim olduğu ne kadar da belli, bana mesaj attı.
İnandırıcı gelmeyebilir ama Minho, onu ne zaman düşünsem bana mesaj atar ya da arardı. Bizim kalplerimiz aynı ritmi tutmuştu kendilerine, aynı iç sesi paylaşıyorduk. Ancak elbette bunu o zaman fark etmedim, etmiş olsam elbette bu kadar gerçek bir aşkı kaçırmaz ve hemen o zaman açılırdım ona. Kader işte, her şeyin bir zamanı var, diye boşuna demiyorlar.
"Uyuyor musun?" yazıyordu mesajda. Ne diyeceğini merak ettiğimden anında cevap vermiştim, sanki yazmasını bekliyormuşum gibi. Aslında öyleydi, gerçekten de bir şekilde iletişime geçmeyi umuyordum.
Kaba veya garip görünmeyecek şekilde neden yazdığını sorduğumda bir süre cevap vermemiş, sonra kısaca "Konuşmak istedim." demişti. Bana uzun sebepler sıralasa kesinlikle bu kadar heyecanlanmazdım. Gerçi o zamanlar bu heyecanımı da anlamlandıramıyordum ama pek umurumda da değildi.
Ben insanlara tek taraflı değer vermekten çekinirim. Beni rahatsız edici bulmalarından çok korkarım. Bu kadar kısa sürede Minho hakkında oluşan sayısız olumlu düşünceme bakacak olursak... Aynı şey kesinlikle onun için de geçerliydi. Ancak onun da benimle aynı duyguları paylaştığını hissedebiliyordum. Göstermek için özel bir çabaya girmese de ben anlıyordum. Benim için doğru kişiydi işte, başka açıklaması var mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
treehouse | minsung
Fanfictionwhy can't everyone just go away? except you, you can stay. minsung!