I'm the captain but
you can be the deputy---
İlişkide ipler her zaman ellerinizde mi olmalıdır yoksa taviz verdikleriniz sıkı sıkıya tuttuğunuz iplerden daha mı az acıtır? Bana sorarsanız görmezden geldiğiniz her şeye ve ilişkiniz için kendinizde değiştirdiklerinizin tamamına taviz denmez. Feda edilenler ile kurban edilenler arasında ince ve görülmesi pek de kolay olmayan bir çizgi vardır. İpleri elinizde tutmak, kontrolcü olmak da bir noktada iyidir fakat birlikte geçirdiğiniz günlerin sayısı arttıkça bu sizi yorar, ilişkinizin sağlam zeminini de bozar.
Zaten ister istemez bir süre sonra kendiliğinizden boş verirsiniz bazı şeyleri. Ne kadar güveniniz kırılmış olursa olsun karşınızdaki doğru kişiyse o güveni yeniden inşa etmeyi çok iyi bilir ve siz bunu fark etmezsiniz bile. Olması gereken budur.
Güvenmeye çalıştıkça "Acaba..." dediğiniz, elini bırakırken huzursuz olacağınız biriyle mutlu olmanız imkansızdır. Bunun için gözle görülür bir şey yapmasına ya da güveninizi kırmasına bile gerek yok. Hiçbir şey yapmadığı halde güveninizi kazanamıyorsa doğru kişi değildir.
En başında da söylediğim gibi, aşk basit bir denklemdir. Nettir, kolay anlaşılır. Üstünde uzunca düşünmenizi gerektirmez. Ya çok seversiniz ya tüm kalbinizi onun için ayırsanız bile bir türlü ısınamazsınız. Ya istemsizce güvenir ya da kendinizi kandırırsınız.
Birlikteyken ya mutlu olur ya da yapamazsınız.
Ben, güvenimi kıracak önemli bir şey yaşamamış olmama rağmen güven konusunda her zaman olması gerekenden fazla temkinli davranmışımdır. Yaşadığımız zamandan mı kaynaklı yoksa yapım mı böyle bilmiyorum ama bir insana güvenmeyi mantığıma sığdıramıyordum. En başında kendime- bırakın başka bir insanı, ben kendime bile güvenemiyordum ki.
Sanırım bu gerçekten de benimle alakalı; ben insanlara bağlanamıyordum. Bir gün çok sevdiğim kişiden ertesi gün sebepsiz yere soğuyabiliyordum. Karşımdaki kişiye hayranlıkla bakmamın üstünden saniye geçmeden ondan ölesiye tiksinebiliyor, hatta bu dengesiz duygularım yüzünden hayatımda insan tutamıyordum.
Bütün bunlara, bağlanma ve güven sorunlarıma rağmen Minho, hayatımda en uzun duran kişi oldu. Nasıl bana hiç çaktırmadan kendi ellerimle ördüğüm ve güvenliğini sağladığım duvarlarımdan geçmeyi başardı ve ben bunu nasıl kabullendim, inanın hiç bilmiyorum. Size bu yüzden bütün bunları söylüyorum; karşınızda kalbinizin ve aklınızın çatışmadan istediği biri varsa şüpheye yer yoktur.
Demeye çalıştığım şey 'Aşık olduğunuz kişiye koşulsuz şartsız güvenin!" gibi saçma bir düşünce değil. Açıkçası herhangi birine tamamen güvenmenin mümkün olduğunu da düşünmüyorum. Özellikle de konu aşksa. Çünkü kalp yanılabilir, yanlış kişi için atabilir. Aklınızın kabul ettiğini kalbiniz istemeyebilir. Fakat ikisi de aynı anda emin oluyorsa birinden, bu; doğru kişiyi buldunuz demektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
treehouse | minsung
Fanfictionwhy can't everyone just go away? except you, you can stay. minsung!