9. Bölüm: Kaybolan Yön

163 13 129
                                    

                  SVRCINA - Who are you

        || Bölümü oylarsanız sevinirim, iyi
                               okumalar.||

Gözlerimi hafifçe araladığımda içimi ısıtacak bir güneş bekledim. Aydınlık bir hava, ait olduğumu hissettirecek birkaç eşya, cıvıldayan kuşlar, bütün evime sinen karadutun kokusu...

Aradığım hiçbir şeyi bulmadım. Evime dönmüştüm ama en çok da evime uzaktım. Sahi ya, ben nereye aittim?

Aitlik hissi nasıl bir duyguydu? Bir annenin kucağı mı, büyü kadar eşsiz bir duygu içinde sarmalanmak mı, her sabah gözünü açtığın bir duvar yığını mı yoksa hiçbir yer mi?

Hiçbir yere ait olmak mümkün müydü?
Hiçbir yere ait gibi hissediyordum.

Kasvetin ve karanlığın içinde gözlerimi ovuşturduğumda uykulu bakışlarım bir süre tavanda takılı kaldı. Bedenime dolanan eli ve bacaklarımın arasına sızan bacağı ancak fark edebilmiştim. Gece, uyku esnasında Bianca'yla yatak sınırlarını fazlasıyla aşmıştık anlaşılan.

Bakışlarım yüzüne çevrildiğinde bir süre yüzünü inceledim. Beyaz teninde veya kırmızının en güzel tonuyla harmanlanmış parçalarında en ufak bir güvensizlik belirtisi yoktu. Fazlasıyla huzurlu bir şekilde başını koluma yaslamış ve uykusunun derinliklerinde yüzmeye devam ediyordu.

Ben de huzurla uyumuştum. Bu farkındalık irkilmeme sebep oldu çünkü ben birilerinin yanında kolay kolay uyuyamaz, uyursamda kesinlikle kendimi güvenceye alma ihtiyacı duyardım. Yanımda birisi olduğunda, normalde fazlasıyla ağır olan uykum bir tüy kadar hassaslaşır ve en ufak tıkırtı da dahi bir toz bulutu gibi dağılırdı. Aynı Kai'nin yanında olduğu gibi. Fakat şu an ne güvensiz hissediyordum ne de kendimi güvenceye alma ihtiyacı duyuyordum. Bu kız gerçekten hayatımın bambaşka bir noktasına izini bırakacağa benziyordu.

"Umarım," diye fısıldadım içimden, "Umarım karşıma böyle çat kapı çıkamanın bir amacı yoktur, Bianca."

Derin bir nefes alarak tekrardan bakışlarımı tavana diktim ardından Bianca'nın başını yastığa koyup dikkatla yataktan kalktım. Üzerime, bana ait olan ve gemide yaşadığım onca arbedede sırılsıklam olan kıyafetlerimi geri giydim. Kurumuşlardı. Ardından dün aldıklarımızla hızlıca bir şeyler hazırlayarak yeniden yatağın kenarına oturdum ve Bianca'ya baktım. Uyanmıştı ve dakikalardır beni izleyerek uyanmamış numarası yapıyordu.

Hafifçe güldüğümde o da gözleri kapalı bir şekilde istemsizce güldü. "Öyle dikkatli bakma, bebeğim. Utanırım..." Daha yüksek sesle güldüğümde hafifçe bedenini dürtüp tezgaha yöneldim ve aynı dünkü gibi tezgaha oturarak hazırladıklarımdan yemeye başladım.

"Hadi kalk bakalım uykucu, bugün uzun olacak. Dün gece verdiğin sözler vardı, daha doğrusu göstereceklerin..." dediğimde yatakta doğrulup, bedenini gererek esnedi. "Ah, şu mesele.." Gözlerini ovuşturduğunda yataktan kalktı ve üzerini değiştirmeye koyuldu.

Üzerine haki renkte bir atlet giydi ve ardından yine aynı renkte bir kargo pantolon geçirdi bacaklarından. Her ikisinin üzerinde de çıkmayan kan lekeleri vardı ve kumaşın bazı noktaları fazlasıyla hasarlıydı. Çok uzun süredir dolabında durduğu ve çok sık giyildiği aşikardı. Yine de bu kıyafetlerin ona savaşçı bir hava kattığını düşünmeden edemedim ancak Bianca bu düşüncelerimi göremediğinden dolayı durumu yanlış anlamıştı. "Acıma. Buralardakiler ne bulursa giymeye alışıktır, her zaman temiz ve sağlam kıyafetler bulmak mümkün olmuyor." Dediği şeyle lokmam ağzımda kalırken kaşlarımı çattım. Acıma hissi aklımın ucundan dahi geçmemişti fakat kendini o kadar hor görüyordu ki bunu düşünebilmişti. "Acımıyorum, Bianca. Saçmalama. Farkında mısın bilmiyorum ama bu yaşam tarzına en çok alışık kişilerden birisiyim. Bir daha böyle bir şey düşünme bile." dediğimde sesim olduğundan sert çıkmıştı.

ULIANA: Lanet TutsağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin