İnsan başkasının gözünde açtığı savaşta yenilebilir miydi? şayet bana bakan adamın gözlerine bakarken kalbimde büyük bir çarpıntı sol yanımı dövüyordu. bu da açtığım savaşta yenilmemin emaresi gibi gözüküyordu.
"bir başkasının odasına böyle izinsiz girmemelisin sevgili avukat "diyen adamın sözleri ile kendime gelerek elimi merdivenden destek alarak onun temasından kurtardığımda kesik bir nefes aldım.
"şey... kitapları görünce girmek istedim dayanamadım "dediğimde bana bakan adamın dudakları bir tebessüm oluştu.
"şaka yapıyorum istediğin zaman buraya gelip istediğini alabilirsin "diyen adamın gözlerine baktım. başımı salladım. elimdeki kitaba bir bakış atan adam "masal kitaplarına hayran olduğunu bilmiyordum "diyen adam bir bakış atarak elimdeki kitaba baktım.
çirkin ve güzel.
"masalları sadece çocuklar okuyacak diye bir kaide yok "dediğimde gözlerime bakan adam bir adım atarak bana yaklaştı.
"canavarın kalbine dokunacak kadar cesur onu etkileyecek kadar güzel "dediğinde sarı harelerine bakıyordum.
"ya da buna mecbur kalacak kadar tutsak "dedim. gözlerime öyle derin bir ifade ile bakıyordu ki sanki bütün çıplaklığı ile beni görüyordu hissine kapılmıştım.
"son gül yaprağı düştüğünde gidecek misin güzel "dediğinde gözlerimi onun gözlerine çekerek önüme çevirdim.
çeneme dokunan parmakları yavaşça yüzünü kendi yüzüne çektiğinde aramızdaki mesafe yoktu.
"gitme canavarın sana ihtiyacı var "dedi. kalbime açtığı yaralar, aklıma verdiği savaşı biliyor muydu ki bu kadar basit gitme diyebiliyor muydu? şayet bende hangi yönü seçeceğimi bilmiyordum.
"ben çıkayım "diyerek yanından geçip giderken yine kaçıyordum. kaçmak zorundaydım. şayet orada biraz daha kalırsam canım yanacaktı.
daha önce bu kadar yoğun duygular hissetmemiştim hiç kimseye. insan canını acıtacak kişiye bu kadar yoğun duygular hissetmesi normal miydi? şayet benim gibi mantığı ile hareket eden bir adamın bu düşüncelere bu duygulara kapılmaması gerekiyordu ama insanı insan yapan hisler kişinin felaketi oluyordu.
benim felaketim duygularım mı olacaktı yoksa ona olan bu duygularım mı?
koca bir belirsizliğin içinde sürükleniyordum.
odama girdiğimde kitabı yatağa bırakarak oturdum. ellerimle başımı tutarken gözlerimi sımsıkı kapattım.
"sakin ol doğan sakin ol "dedim kendi kendime. ama olmuyordu. kalbimi döven hisler canımı yakıyordu.
ona gitmek istiyordum ama aklım buna izin vermiyordu. ona gitme diyordu, gidersen yaşadığın onca acıya ihanet etmiş olursun diyordu. haklıydı.
ama bazen insan halı olmak yerine mutlu olmak ister ya işte bende o durumdaydım. haklı olmak istemiyordum. mutlu olmak istiyordum.
anlaşmamızın bitmesine az kalmıştı. şayet hislerimi dinleyip burada kalabilirdim ya da özgürlüğümü seçip buradan gidebilirdim.
peki ben hangisini seçecektim?
AKŞAM...
Elimdeki kitabın kapağını kapattığımda odamın kapısı açıldı. içeri giren alexten başkası değildi.
"sevgili avukat benimle gelebilir misin "diyen adama kaşlarımı havalandırarak baktığımda yataktan inerek onun yanına gittiğimde o önde ben arkasında aşağı indik.
"yine bana romantik bir sofra mı hazırladın martini "dediğimde başını çevirerek bana bir baış atan damın dudakları iki yana kıvrıldı.
"hayır bu sefer farklı bir şey hazırladım "deidğinde salondaki cam kapıyı açan adam direk arka bahçeye girdiğimizde havuzun yanında duran bir teleskop ve iki tane sandalye vardı. kaşlarımı havalandırarak ona baktım.
"şaka yapıyorsun "dediğimde gökyüzünü izlediğimi bilmiş olamazdı değil mi? dudakları iki yana kıvrılan adam "belki de kitaplar değil de gökyüzündeki hayaller seni mutlu eder diye düşünmüştüm"dediğinde ona bakıyordum.
"bu yaptığın hiç adil değil "dediğimde bana bakıyordu. "işe yaradı mı peki "dedi munzir bir ifade ile. "lanet gelsin ki evet "dedim gülümseyerek teleskopun yanına giderek sandalyeye oturdum ve tek gözümü teleskopun merceğine yerleştirerek baktığımda gökyüzü sanki karşımdaydı. yıldızlar pırıl pırıl parlıyordu. bu çok güzeldi.
" orion çok güzel yanındaki de küçük ayı çok parlak "dedim heyecanlı bir şekilde. yıldızlı gökyüzünü izlemeyeli uzun zaman olmuştu.
yanımda oturan adamdan ses gelmeyince bakışlarımı mercekten çekerek ona çevirdim. bana bakıyordu.
" beni mi izleyecek bütün gece "dediğimde gözlerime bakan adam "bir mahsuru mu var "dediğinde omuz silktim.
"yok izleyebilirsin "dedim burnu havada bir tavır ile tekrar merceğe döndüğümde o gece gökyüzü hiç kaybolmasın istedim.
*****************************************
BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ MİLLET. BOL YORUM YAPIP BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA-BXB
Подростковая литератураTAMAMLANDI. "bana bak avukat "diyerek genç adamı kendisine çektiğinde tıraş losyonu onu fena halde tahrik etmişti. "ben istemediğim sürece bir yere gidemezsin"dedi. " bu ne cüret ben sizin malınız değilim "dediğinde genç adam güldü. "aslında benim m...