8

801 56 5
                                    




Takım arkadaşları gelince kendimi geriye çektim. Ona bakamayacak kadar utanmıştım. Arkamı döndüm ve kendi bench'ime doğru giderken Hilmi omzuma dokundu ve "olsun atışların iyiydi." diyerek beni teselli etti. Normal de aç olmama rağmen çok iyi düşünebilirdim ama şimdi düşünsem de ne yapacağımı bilmiyorum sanki. Onunla buradan önce de tanışıyordum. Neden şimdi, bu kadar az zaman kalmışken hislerim olmak zorundaydı?

Oturdum ve suluktan su içtim. Ardından takım arkadaşlarıma yarışma başlamadan parkur da ne yapmaları gerektiğini anlatmam gerekiyordu. "Çamur engelin de kafanızı kaldırarak geçin ki görün. Ben görmedim kör oldum resmen. Tırmanma da arayı kapattı, büyük adımlar atmak gerek. Diğerleri kolay zaten."
Dikkatle dinleyen takımın arasından Atakan ve Aleyna fikirlerimi onayladı. Aleyna'yla oyun alanında gereğinden fazla samimi olmak zorunda kalıyorduk. Onun alacağı sayı da çok önemliydi çünkü. Ama onun da emekleri çok var, her hafta potaya çıkmak kolay değil.

"Sıradaki kim?" Aleyna'nın sesiydi.

"Atakan ve Ogeday"

"Nefise sen bu taraftaki atışları söyle ben diğer taraftakileri" dedi Hilmi "Tamam abi" diye onayladım. Atakan'ın atışları Ogeday'a göre daha kötü olduğu için kenardan Ogeday'a baskı uygulamaya hazırdık. Ogeday yine kazanır gibimize geliyordu, çünkü şans hep onun tarafındaydı.

Yanıma Berna gelince tüm planı unuttum. Berna'nın tam yanında da Batuhan vardı. Ardından onun biraz ilerisinde Damla ve Seda'yı görebiliyordum. Parkurun başında da Ogeday ile giden Yasin vardı. Furkan da topların yerini söylemek için tam karşımızdaydı.
Berna'nın sesine yöneldim.

"Seni nasıl kazandım biliyor musun?" diye bir soru sordu. Allah'tan bir kere kazandı, sabaha kadar anlatır.

"Nasıl kazandın?"

"Senin yaptığın gibi içimden keskin bir nefes aldım."

Yandan omzuma hafif omuz attı. Yüzümde nerden geldiğini anlayamadığım bir tebessüm oluşturdu. Çok salaktım. Hareket ettirememişti bile. Bu kadar cana yakın olmak zorunda mıydı?

"İyi yapmışsın bana nefes kalmadı." Dedim. Gülümsüyordu ve güneş tam tepemizde olduğu için gözlerini kısıyordu. Bu halde bile bu kadar güzel olacağını tahmin edemezdim. Eğildi ve dizlerini elleri ile tuttu, bacakları yaralar olmasına rağmen güzeldi.

Ogeday ve Atakan atışlara geldiğinde Berna'yı unutup dikkatimi Atakan'a verdim. Kazansa mis gibi garanti sayılarını kırardık.
"ABİ SAĞINDA, DİĞERLERİ BENİM TARAFIMDA GEL" Diye bağırırken aynı zaman da parmağımda işaret ediyordum. Hopluyordum, zıplıyordum dikkatini bana vermesi için.

Atakan öne geçtiğinde kenarda kendimi yırttım, Nagihan ve Merve'yle. Hemen önünde benimle yardımcı olan Hilmi de vardı. Aleyna da parkurun başından beri kendini yırtıyordu. Sercan da orada Ogeday'a "Atamıyor" diye bağırıyordu. Mavi takımın sesini bastırıyorduk nerdeyse. Neye uğradığını şaşıran Ogeday bir türlü atamadı. Elinde avantajı bulunan Atakan attı ve koşarak yanına gittik. Elimi uzattım çak beşlik için o da karşılık verdi. O an Atakan'ın mutluluğu sevinç hareketinden belli oluyordu. "ARSLAAN" diye bağırdı ve yanında Hilmi ile bench'e su içmeye gitti.

Arkasından elindeki topları atış yapıp fakat başarısız olan üzgün Ogeday'ın bench'ine gittiğini gördüm. Ogeday harika bir kaptandı ve sayı alamayınca üzülmüştü doğal olarak.

Bench e gittim bende ve su içmek için suluğa yeltenirken Ogeday ve Berna'yı ses gürültüsü yaparken işittim. Kafamı bakmak için çevirdik ve sakin atışıyorlardı.

"Yanlış anlıyorsun beni fikrimi belirtiyorum" diye kendini savundu Berna. Yine mavi takımdan birileri Berna'yı çekemiyordu sanırım.

"Tamam abi nabzım yüksek üzerime gelme." Diyerek Ogeday kendini uzaklaştırıp çadıra gitti. Oysa kimse üzerine gelmiyordu. Bench de tek başına oturan Berna'nın yanına gidip konuşsam, yalnız kalmasa diye düşünürken Aleyna fırladı, Berna'nın yanına giderken gördüm. Kaşlarımın çatılmasıyla başımdan aşağı soğuk sular döküldü. Bunlar ne konuşabilirlerdi lan?

Yaklaşık 10 dakikadır aralıksız konuştuklarını görünce sinir sistemim bozuldu. Stresten yiyecek tırnak kalmadı ellerimde. Bilerek mi yapıyordu acaba, beni sinir etmek için. Kaç defa söylemiştim aynı takımdayken, hani tanışmıyorlardı lan. Birbirlerine sarıldıkların da oraya bakmaya pes ettim. Daha fazla bakarsam elimi de yerdim.

"Hadi kırmızı çekelim." Diye bağırdım.

"Hadi hadi" diye seslenmeye başladılar. Özgür ve Hilmi oturduğu yerden kalktı ve ellerini koydu, ardından Atakan, Nagihan, Merve, Yunus Emre, Sercan ve Berna'nın yanından koşarak gelen ALEYNA.

Günün sonun da mavi takıma karşı 7-12 yenilmiştik. Bu haftanın son eleme adayı bizden çıkacaktı maalesef. Lahmacunu da kazanamamıştık. Murat Ceylan yerini aldı ve bizler de yerimizi aldık. Karşıdaki Berna ve Batuhan samimi samimi konuştuklarını gördüm. Genelde iyi anlaşıyordu Berna, Ogeday'la hariç.

Belimize mikrofon takıldı. Ardından Murat Ceylan geldi ve konuşmasına başladı. "Evet arkadaşlar yeniden hoş geldiniz, bugün mavi takım 7-12 kazandı, hepinizin ellerine sağlık iyi iş çıkardınız. Bugün Berna iki de iki yaptığı için dokunulmazlığı ona veriyorum." Berna dokunulmazlığı sevinçle koşup kaptı. Ardından takımına dokundurup yerine geçti. "Kırmızı takım adasına gidebilir." Deyişiyle biz izlemeyi bırakıp adaya doğru giden tekneye doğru yürüdük. Takımımız şu an manevi açıdan çok üzgündü.

Adaya geldiğimiz de Nagihan'la yan yana yatacağımız yeri ayarladık. Ormanda olsak bile Nagihan la yatmak en güvenlisi, beton yetmiyor kendisine. Her neyse ben uyumak yerine biraz dışarıyı izlemek istedim. Özellikle manzarayı izledikten sonra uyumak meditasyon gibi. Berna ve Aleyna düşüncesi canımı sıkarken düşünmemek iyi gelir diye düşündüm. Hayır yani Aleyna'dan nefret ettiğim için onunla konuşmasına sinir oluyordum. Hem de aynı takımdayken dışlıyordu Berna'yı.

Yere oturmuş denizi seyrederken yanıma birisinin oturduğunu hissettim. Karanlık olmasına rağmen saçlarından Aleyna'nın olduğunu anladım. "Ne var Aleyna"

"Konuşmaya geldim, boğacak mısın?"

Benimle konuşmasını istediğim en son insan. Aynı takımda olduğumuz için buna mahsur kalabiliyoruz.

"Ne oldu?" Diye sordum.

"Hiçbir şey. Konuşmak istedim aman istemiyorsan sen bilirsin." Diyerek sitem etti kendi kendine.

"İyi konuşalım hadi." Daha fazla uzatamazdım.

"Yanlış anlama senden nefret etmiyorum. Sen neden ediyorsun benden?"

Açık sözlü bir insan olduğum için düşünmeden yanıtladım.
"Senden hazzetmiyorum, ilgi manyağısın."

Ayrıca Berna ile olaya hiç girmiyorum bile. Ne ara araları iyi oldu bunların?

"Peki. Bir şey sormak istiyor gibi duruyorsun."

Demesiyle gözlerim açıldı. Ağzımı aramaya gelmişti sanırım.

"Berna'yla aran ne ara düzeldi?" Sordum gitti.

Önce ukala bir gülüş yaptı sonra cevapladı.

"Çok samimi davranıyordu bayadır, bende Ogeday ile kavga edince destek amaçlı yanına gittim. Bence tam bir yalaka, sence?"

Aleyna'yla düzgün bir sohbet edemeyeceğimizi anladım. Berna sana yalakalık yapınca ne kazanacaktı sanki. Düelloda zaten ağzının payını verdi sana.

"Sana ihtiyacı yok. Kendini bu kadar abartma. O bunun farkında olamayacak kadar fazla iyi birisi." Diyerek cevabını verdim. Tabi ki o bunla tatmin olmaz. Bir şey derken umursamadım ve sonra ayağa kalkıp "iyi geceler" dileyerek barakaya gittim. Beni beklemeden uyuyan Nagihan ve Merve'yi görünce bende uzandım yerime.

Ahenk | NefBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin