vi

353 50 74
                                    

okul kapısından girer girmez her zamanki gibi onu selamlayan bedenlere gülümseyerek karşılık verdi jeongin. okulda tanıyıp da samimi olmadığı kimse yoktu. son sınıflardan tutun okula yeni gelen küçükleri bile onu tanıyıp sever, samimiliğini ve içtenliğini takdir ederdi. dersleri pek iyi olmasa bile tatlı diliyle bütün hocaların gözündeydi, öğretmenlerine ister okulda ister sokakta görsün her zaman selam verir ve sohbet etmeye çalışır, saygısından ödün vermezdi. tabii bunları her zaman öğretmenlerini sevdiği için yapmazdı, derslerine çalışmadığından derslerini geçmek için sözlü notuna muhtaç kalıyordu.

bakımlıydı, güzel bir yüzü ve formunda bir vücudu vardı. komikliğiyle de dikkatleri kendi üzerine çekiyordu. çevresinde etkilediği kişilerle çoğu zaman flörtleşirdi fakat hiç ciddi ilişki düşünmedi. genelde arkadaşlarıyla takılırdı.

derslerin başlamasına daha vakit olduğundan kantine geçip masada meyveli soda içen yongbok'un yanına oturdu. çantasını sandalyeye yaslarken yongbok'a yandan bir bakış atıp "cidden sabah sabah soda mı içiyorsun?" diye sordu alaylı bir tavırla.

göz devirip "sana da günaydın siyah unicorn," diye yanıtladı oğlan. "sabah biraz fazla cocopops yemişim, midem bulandı."

jeongin burnundan gülüp bugüne yetişmesi gereken fizik ödevini çıkardı. dün bütün gün yatıp telefonuyla uğraştığı için şimdi yapmalıydı.

yanlarına koşa koşa gelen changbin dikkatini dağıtıp kafasını kaldırmasına neden oldu. changbin nefeslenirken karşısındaki iki çocuğun meraklı bakışlarına hitaben "hyunjin... hyunjin'i gördüm!" diyebildi.

jeongin unutmuştu o gün hyunjin'in geleceğini. kalemi elinden düşürürken "siktir..." diye mırıldandı. korku dolu bakışları changbin'e döndü. "jisu! jisu'yu gördünüz mü?!"

yongbok olumsuz anlamda kafasını sallerken changbin yutkunarak cevap verdi. "asıl sorun o aptal! yanlış görmediysem hyunjin jisu'yu tuvalete girerken gördü. arkasından bakakaldı. içerideki kızlar ona bağırmaya başlayınca utanıp yoluna devam etti ama eminim tanıdı jisu'yu!"

jeongin'in gözleri far görmüş tavşan gibi açılırken yongbok 'eyvah' dercesine alt dudağını ısırmıştı. jeongin hızlıca ayaklanıp eşyalarını ardında bırakarak sınıfına doğru koştu. oyunları ortaya çıkarsa hiç güzel şeyler olmazdı, bunu biliyordu.

sınıfının olduğu koridora geldiğinde jisu'yu orada gördü ve kolundan tutarak yangın merdivenine doğru sürükledi. buna hazırlıksız yakalanan zavallı jisu neye uğradığını şaşırırken ağzından bir çığlık çıkmasına engel olamadı. jeongin korkuyla bakarak öbür eliyle jisu'nun ağzını kapattı.

"sessiz olsana aptal!"

jisu kocaman açılmış gözleriyle bir jeongin'e bir de ağzındaki eline baktı. olayı kavradığında iğrenerek jeongin'in elini ağzından çekti ve kolunun tersiyle dudaklarını sildi.

"iğrenç boklu ellerinle sakın bir daha bana dokunma."

jeongin göz devirerek merdivenden aşağı baktı. kimsenin olmadığını teyit edince merdivene açılan kapıyı hafif aralık kalacak şekilde ittirdi ve jisu'ya döndü.

"koridorda yürürken önüne arkana dikkat et."

jisu tek kaşını kaldırıp "ha?" diyerek ona baktı. "sana ne oluyor?"

"bana bir şey olduğu yok mal jisu, olan sana olacak. hyunjin seni tuvalete girerken görmüş."

jisu'nun ağzı açık kalırken "ne?!" diye şaşırdı sesi istemsizce yüksek çıkarken. jeongin işaret parmağını dudaklarına götürerek susmasını ima etti ona.

faking / hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin