tek koluna yaslanmış, öbür elini masanın üzerine koymuş parmaklarıyla masaya vuruyordu jeongin. saatine baktı. shuhua'yla buluşmaları gereken vakit gelmişti.
bir an burada ne yaptığını sorguladı. bu taktiğin gerçekten işe yarayacağından emin değildi. ayrıca shuhua'yla ne konuşacaklardı ki? ancak derslerden konu açabilirlerdi çünkü ortak olan tek noktaları ikisinin de notlarının yerlerde oluşuydu. hiç benzemiyorlardı.
jeongin kabul etmek istemese de hyunjin'den hoşlandığının farkındaydı. bunu arkadaşlarına açmak ise onun içinden gelmiyordu. onlar da jeongin'in hyunjin'den hoşlandığının farkındaydı fakat jeongin'den sürekli olumsuz yanıt aldıkları için daha fazla dile getirmiyorlardı. yoksa jeongin neden hoşlanmadığı bir kızla buluşma ayarlasın, onun deyişiyle 'arkadaşını yuna'dan kurtarmak' için böyle zahmetlere girsindi ki? bu saçma bahanelerle yalnızca kendini kandırıyordu.
"selam."
jeongin daldığı yerden gözlerini çekip kafasını kaldırarak shuhua'ya baktı. hemen toplarlanıp ayaklandı. baş selamı verip "hoş geldin." dedi.
kız ise gülümseme zahmetine bile girişmeden kafasını kallayarak selama karşılık vermiş, bir kelime bile etmeden jeongin'in karşısındaki sandalyeye oturmuştu.
bir süre ikisi de konuşmazken gerici bir ortam oluşmuştu. shuhua jeongin'in yüzüne bile bakmıyor, içten içe neden orada olduğunu sorgular gibi duruyordu.
jeongin ortamı yumuşatmak için boğazını temizledi. "ne istersin?"
"su."
kızın bu seri ve geçiştirici cevabıyla kaşlarını kaldırdı jeongin. "sadece su mu? kahve falan söyleyeyim istersen?"
"gerek yok."
bu soğukluğa anlam veremeyen çocuk omuzlarını silkti. garson çağırıp kendine kahve, shuhua'ya da su sipariş etti. siparişleri gelene kadar yine ikisi de konuşmadı.
sonunda gelen kahvesini yudumlarken konuştu jeongin. "shuhua, iyi misin?"
anlamamış bir tavırla kaşlarını çattı shuhua. "kötü mü gözüküyorum?"
"hayır, soğuk gözüküyorsun. bir şeyin mi var?"
"seni ilgilendiriyor mu?"
bu saçma ve beklenmedik yanıta karşı ağzı açık kalan çocuk, "ne istiyorsun tam olarak?" diye tepki verdi.
"asıl sen ne istiyorsun? beni çağıran sensin."
"beni reddetmeyip gelen de sensin. ne bu tripler?"
"saçma triplere giren ben miyim senc-"
ikilinin arasındaki hararetli tartışma cafenin kapısından giren yuna ve hyunjin'le bölündü. sözü yarım kalan shuhua hemen jeongin'e dönüp 'ne oluyor?' demek ister gibi baktı. aynı şaşkınlıkla ona bakan jeongin ise 'bilmem...' der gibi dudaklarını büzdü.
cafenin içini inceleyen yuna üzerindeki iki çift gözü farkedince yüzüne bir gülümseme yerleştirip hyunjin'in koluna girdi. bu beklemediği hareket karşısında şaşırıp duraksayan hyunjin, shuhua'nın karşısındaki jeongin'le göz göze gelince yuna'ya gülümsemiş, tam da jeongin ve shuhua'nın yan tarafındaki masaya oturması için kıza sandalye çekmişti.
hyunjin ve yuna ikilisinin bu yakınlığını gören shuhua ve jeongin aynı anda birbirlerinin sinir ve kıskançlıktan yanıp tutuşan yüzlerine bakmış, sanki kafalarından aynı düşünce geçmiş gibi bir anda sinirli ifadelerini yumuşatıp birbirlerine gülümsemişlerdi.
"bugün ayrı bir güzel olmuşsun, shu."
sondaki ismi bilerek bastırmıştı jeongin. şimdi ise ona bakan gözlerin farkındalığında olarak keyifle sırıtıyordu. shuhua ise meydan okur gibi yan masadakilerde gözlerini gezdirmiş ardından cilveli sesiyle, "beni beğendiysen amacıma ulaştım, jeong." demişti.
bir anda yan taraflarında yuna'nın cırtlak ses tonunda gülmesi ile kafalar ona döndü.
"...ah hyunjinnie, buradan çıkınca kesinlikle sinemaya gitmemiz gerek."
yuna'nın kullandığı hitapla yüzünü buruşturdu jeongin. "hyunjinnie, mi? ağzına da hiç yakışmıyor..."
"tabii ki," diye karşılık verdi hyunjin. "yeni bir romantik komedi girmiş vizyona, ben biletlerimizi çoktan hazırlamıştım"
bu sefer shuhua yüksek sesle haykırır gibi güldü. "jeongin, bunu kesinlikle hergün yapmamız gerek."
"o zaman yarın vaktini benim için ayırır mısın?"
"tabii ki! tanrım, çok tatlısın..."
"sen de fazla güzelsin..."
bir anda yan tarafta elini masaya sertçe vurup kalkan hyunjin ile sadece shuhua ve jeongin irkilmemiş, cafedeki diğer insanlar o da tarafa bakmaya başlamıştı.
"yuna, istersen yarın birlikte ders çalışabiliriz. benim evimde."
jeongin'in anında kaşları çatılmıştı. hyunjin'le ders çalışmak sadece ona özel olmalıydı, hyunjin'in başkasıyla -özellikle de yuna'yla- jeongin'in ona özel olduğunu düşündüğü aktiviteleri yapmasını istemiyordu. hyunjin'in şu anda sırıtarak yandan yandan kendisine bakması, bunu bilerek yaptığının kanıtıydı. jeongin'i sinir etmeye çalışıyordu. jeongin bunun farkına vararak iç çekti, ardından meydan okur gibi gözlerini kısıp hyunjin'e baktıktan sonra shuhua'ya döndü.
"shuhua, benim harika fotoğraf çektiğimi biliyor muydun? istersen yarın bir pikniğe çıkabiliriz. bolca fotoğrafını çekerim."
"yok artık!"
hyunjin'in dayanamayıp masadan kalktığını ve onlara doğru ilerlediğini gören jeongin, aynı şekilde kalkıp ona doğru yürüdü. ikisi ortada buluştuğunda hyunjin gözlerini kısıp tehditkar bakışlarla doğrudan jeongin'in gözlerine baktı.
"onu ilk bana teklif etmiştin, gidip o kızla mı yapacaksın cidden?"
omuz silkti jeongin. "sen bizim birlikte yaptığımız şeyleri yuna'yla yaparken iyi?"
arka taraftan shuhua'ya seslenenlen yuna duyuldu. "gözlerinle yedin resmen çocuğu, bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum."
shuhua beklemeden karşılık verdi. "en azından gözlerimle yedim, kim bilir sen sinemada nasıl yiyişecektin hyunjin'le!"
iki taraftan birbiriyle atışan çiftlerden rahatsız olan diğer müşteriler, en sonunda şikeyette bulunmuştu. görevliler gelip az daha saç baş girişecek olan dörtlüyü zar zor dışarı atmıştı. bir anda kendilerini kapının önünde bulan gençler, rezil olduklarını sindirmeye çalışıyorlardı.
"ben gidiyorum. sikeyim böyle işi!"
jeongin üstünü başını silkip kalan üçlüde bakışlarını gezdirmiş, ardın göz devirerek çekip gitmişti. onun ardında kalanlar ise aynı şekilde teker teker evlerine gitti.
"sence ne zaman farkına varırlar?"
önündeki gazete kâğıdını indirip jisu'nun kulağına fısıldadı yeji. jisu ise kısıkça kıkırdadı.
"biz elimizi atmazsak böyle sürüp gidecek. ama jeongin hyunjin'den hoşlandığını kabul etmiyor. bir etse her şey çözülecek."
"aynen, baksana yarım saattir arkalarındaki masada oturup onları izliyoruz, biri bile fark etmedi. kıskandırmaya çalışacağız diye gözlerinin önündekini görmüyorlar."
jisu gülümseyip elini yeji'nin eline geçirdi. "bizi de yoruyorlar, biraz kafa dağıtmak için alışverişe çıkalım mı bebeğim?"
karşısındaki kız kıkırdadı. "çıkalım, sevgilim."
********************************
kızlar bu sıcak ne amk cayır cayır yanıyom
20 oyda yb❤ bakın oy sayısı gelir gelmez bolum atıyom fark ettiniz mi❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
faking / hyunin
Fanfiction[texting+düzyazı] jeongin, jisu'nun fotoğraflarını kullanarak fake hesap açar ve hyunjin'le sevgili olur. _________________________________________ lia YYYYYAAAAAAA ASKIIMMMMMMM🥺😭😭🎀🎀💓💓💓💓💓💓💓💓 PEKI MEHTER MARSI CALAN ALARM OLSAM CALDIGIMD...