xiv

305 58 118
                                    

jeongin, daha birkaç gün önce geldiği eve tekrar baktı. ders çalışmak için tekrar hyunjin'in evine gelmişlerdi. jeongin başka bir mekanda çalışmak için ne kadar ısrar etse de hyunjin onu anlayamadığı bir şekilde yine kendi evine getirmişti. fakat bu sefer yemek yemeyeceklerdi, jeongin travmalarını tetiklemek istemiyordu.

"hyunjin!" diye bir kız sesi geldi içeriden. "sen mi geldin?"

"benim!" diye karşılık verdi oğlan. jeongin'e döndü, "yeji de evde ama bize rahatsızlık vereceğini sanmıyorum. rahatsız olmazsın değil mi?"

jeongin olumsuz anlamda başını salladı. yanındaki çocuk çantasına uzanarak, "istersen sen odaya geç, ben kitapları alıp geliyorum. geç olmadan başlayalım." dedi.

jeongin hyunjin'in gösterdiği odaya girdi. iki yatak, iki tane dolap ve iki genişçe çalışma masasından anladığı üzere yeji ve hyunjin aynı odada kalıyordu. yeji çalışma masasının karşısındaki koltuğa oturmuş, sırıtarak telefonuyla uğraşıyordu.

gelen jeongin'i gördüğünde bakışlarını ona çevirdi. bir an şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı, ardından hemen ayaklanarak misafirin yanına gitti.

"ah, sen de mi gelmiştin? hyunjin geleceğini söylememişti. hoş geldin, bob."

yeji elini uzattığında jeongin, kızın kullandığı hitapla yutkundu. yeji'nin her şeyi bildiği aklından çıkmıştı. hyunjin'in gelmediğini teyit etmek için kapıdan baktıktıktan sonra aralık duran kapıyı hızlıca kapatmış ve yeji'ye dönüp uzattığı eli sıkıp tokalaşmıştı.

"hoş buldum yeji. ama bana tekrar o hitapla seslenme lütfen, hyunjin şüphelenebilir."

gözlerini kısıp alaycı bir şekilde karşısındakine bakan genç kız, elini onun elinden çektikten sonra sırıtarak ağzında hayali bir fermuar varmış ve onu çekiyormuş gibi yaptı.

"benden sır çıkmaz. hele jisu'ya söz verdiysem hiç çıkmaz."

burnundan güldü jeongin. yataklarden birine otururken "jisu'nun ayrı bir özelliği var sanırım?" dedi kinayeli bir şekilde. yeji alaycı sırıtışını genişleterek tekrar dönen sandalyeye oturdu ve yavaşça kendi etrafında bir tur attıktan sonra, "onun yeri bende ayrı..." diye mırıldandı.

jeongin duyduğu şeyle kaşlarını kaldırırdı. "senin geleceğini bilseydim jisu'yu da çağırırdım." dedi yeji.

jeongin, "hyunjin'in eski sevgilisini evinde görmek isteyeceğini sanmıyorum." dediğinde dönmeyi bırakıp kaşlarını çattı yeji.
"eski sevgili mi-" diye sorarken aklına gelen şeyle anladığını belirten mırıltılar çıkarıp kafasını salladı. "doğru ya, sevgili. eski sevgili. ayrıldıkladını unutmuşum."

"nasıl kardeşinin sevgilisinden ayrıldığını unutabiliyorsun anlamıyorum..." dedi jeongin şaşkınlıkla.

"jisu'nun onu normalde sevmeyip senin için sevgili gibi dolaştığını biliyorsun, aklımdan çıkmış işte."

jeongin yandan bir bakış atıp sırıttı. "öpüşmüşsünüz jisu'yla, bu kadar hızlı ilerleyeceğinizi düşünmezdim." dediğinde yeji duraksayıp gözlerini kocaman açtı. yanakları al al olmaya başlayınca jeongin bir kahkaha patlattı.

"jisu size anlattı mı bunu? ne dedi? rahatsız mı olmuş yoksa? of, biliyordum, aptalım ben!"

jeongin gülmekten nefes nefese kalmış bir şekilde: "niye bu kadar utandın ki? hoşlanıyor musun yoksa jisu'dan?"

yeji daha da kızarırken jeongin'e sırtını döndü. jeongin gülmeye devam ederken hyunjin girdi içeri.

"neye bu kadar gülüyorsun?" diye sordu merakla. gülmekten gözleri yaşaran jeongin boğazını temizlerken yeji, hyunjin tarafından ona sorulacak sorulardan kaçmak için odadan çıktı.

faking / hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin