-Çok uzun yıllar önce-
"Zamanında babamı aldatıp Vampir Kralla yiyişen sen değil miydin? Bu olanlar yüzünden neden beni suçluyorsun?" diye sordu genç kız umursamaz bir şekilde. Annesinden yediği dayaklarla 15 yaşına kadar sapasağlam çıkmıştı. Kızının bu lafından sonra annesi gururuna yediremeyip kızı kolundan tuttuğu gibi evin bodrumuna kilitlemiş ve hayatı boyunca yaşatmadığı işkenceleri yaşatmıştı genç kıza.
Kızının bu laflarını duyunca gururuna yedirememesi de ayrı bir ironiydi. Kocasını başkasıyla aldatmış gelmiş gururuna yediremediğinden bahsediyor...
"Bir gün Kral'ın karısı olacağını düşünerek yaşıyorsun ya bu hayatı, sırf ondan bir çocuk yaptığın için seni kabul edeceğini sanıyorsun ya. Sen boş hayaller kurmaya devam ederken ben senin ellerinden kurtulup öyle bir güçleneceğim öyle bir ismimi duyuracağım ki herkese. Hem seni hem o kralı rezil edeceğim. Eğer olur da bir gün yönetime ben geçersem" ağzına dolan kanları yere tükürdükten sonra annesine bakıp samimi olmayan bir ifadeyle gülümsedi ve yarım kalmış sözüne devam etti "eğer olur da bir gün yönetime ben geçecek olursam işte o zaman kork benden." dedi sonra annesinden yediği bir tokatla başı yana döndü.
"Bekle ve gör şımarık kız, bekle ve gör! Eğer olur da Kral'ın kraliçesi olursam işte o zaman seni bozguna uğratacak kişi ben olacağım." dedi ve elindeki sopayla kızın sırtına vurmaya başladı.
◆◆◆
Yıllar geçmiş annesinin elinden kurtulmuş kadın ormanda yalın ayak geziyordu. Ayağına taşlar dikenler batıyordu ama artık umurunda değildi. Özgürlüğüne kavuşmuştu ya artık ondan mutlusu yoktu! Zaten sırtındaki acıdan dolayı ayağının acısını önemseyecek değildi. Nasıl olsa yaralar bir süre sonra kapanıyordu.
Son zamanlarda ormana çok çıkar olmuştu bu onun için tehlikeliydi ama umursadığı da söylenmezdi. Ormanın o temiz havası kuşların cıvıltısı onun huzurunu yerine getiriyordu. Bir ara gezerken ormanın içinde ağaçların arasında saklanmış bir göl bulmuştu, ara sıra oraya gider yüzerdi. Sonbahar ayının ortalarına geldiğinde artık suya giremeyeceğini fark etmişti haliyle havalar soğumaya başladığı için sular da buz kesiyordu. Yüzmeyecek olsa bile oraya gidip bir saat kadar durup o soğukluğu içine çekip ferahladıktan sonra ormanın girişlerine yakın yaptığı kulübesine geri dönüyordu. Yıllarca bodrumda tutulmuştu onun için soğukluk yanından vız gider tırs geçerdi, hem soğuğu da severdi.
Omuzlarına gelen siyah saçlarını tarağıyla taradıktan sonra üstüne beyaz hırkasını geçirdi ve birkaç gün önce ormanda karşılaştığı o minik sarı saçlı kızla görüşmek için yola koyuldu. Küçük kız büyüdüğünde kocaman bir kurda dönüşecekti ve çok güçlü bir savaşçı olacaktı.
Kurtlar ve vampirlerin geçmişten gelen savaşları hâlâ sürüyordu. Eskisi kadar vahşi katliamlar olmuyordu ama anlaşmazlıklar elbette devam ediyordu. Kadının kendisi bir safkan vampirdi, ama kendisinin bir yarı vampir olduğunu herkese inandırmıştı. Kraliyet kanı taşıdığını ve kimselere de gerçek gücünü göstermek istemiyordu. O minik kurt kız onun düşmanı olmasına rağmen ona hiçbir şekilde zarar vermemişti. Şimdiye kadar kurt adamlarla arasında bir sıkıntı olmamıştı o minik kurt kız dışında kimse ile de karşılaşmamıştı zaten. Kurt adamları fazlasıyla merhametli olduğunu düşünüyordu. Bu minik kurt kız bu kadar iyi kalpli ve merhametliyken böyle bir ortamda büyüdüğünü düşünmüştü ve çokta sevinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Kan
FantasyVampirler ve kurt adamların arasında yıllarca süren tartışma, ve anlaşmazlıklara kurtlar bir son vermek ister lakin her şey umdukları gibi gitmez. Aslında bir safkan olan vampir Ada Wong herkes tarafından baş belası bir yarı vampir olarak tanınıyord...