Prens Edmund çatık kaşlarıyla ilk omzundaki elime ardından da yüzüme baktı. "Selam? Tanışıyor muyuz nereden geliyor bu samimiyet?"
Elimi omzundan indirip yanındaki bar taburesine oturdum. "Bir samimiyetimiz yok ama yakında olacak gibi görünüyor."
"Üzgünüm ama halktan kişilerle fazla samimiyet kurmuyorum, malum farklı konumlardanız. Ben Prens'im ama sen sadece bir vampirsin."
"Sana bir hikaye anlatayım. Bir cadının hikayesi bu. Zamanında çok böbürlenen bir cadı varmış, gücüyle ve bulunduğu mevkiyle tanınırmış. İlk başta herkes onu çok severmiş herkes kötü duruma düştüğü zaman o cadıdan yardım isterlermiş, cadıda hiç kimseye hayır demeyip herkesin yardımına koşarmış. Bu zamanla sevildikçe ve ünlendikçe kendini bir şey sanmaya başlamış. Gel zaman git zaman bunun karakteri komple değişmiş. İnsanlara ücret şartıyla yardım etmeye başlamış, parası yetmeyen fakir insanları küçümsemeye başlamış ve onlarla alay etmiş. Kısacası sadece zenginlere yardım edip paralarını koparmış. E hal böyleyken insanların çoğu ondan soğumuş ve nefret etmeye başlamışlar. Ama bir gün bu cadı zengin bir adam tarafından dolandırılmış. Cadı bunu gururuna yedirememiş ve buna saldırmaya karar vermiş. Fakat bu zengin adam bu cadıdan daha da güçlü bir cadıymış, zengin adam bu kibirli cadıyı herkesin gözü önünde onu rezil etmiş ve cadıyı bir köpeğe dönüştürmüş. O cadı hâlâ köpek halinde buralarda bir yerlerde geziyordur muhtemelen."
Edmund bana öküzün trene baktığı gibi bakınca gözlerimi devirdim. "Demek istiyorum ki fazla böbürlenip kendini yüceltme birisi çıkıp havanı söndürebilir."
Mesela ben
"Saçmalamayı kesip sadede gelir misin? Seninle uğraşacak zamanım yok."
Bar taburesinden indim. "Dışarıda konuşalım"
Rosemary'nin Bakış Açısı;
Sağlık ocağının hasta odasındaydık, Evan abi yatakta uzanırken bende Chris ile ikili koltukta yan yana oturuyordum.
"Nasıl olur da şu vampirin sana saldırmasına izin verirsin anlamıyorum Evan." Chris, Evan abi Sherry ile birlikte geldiğinden beri ona söyleniyordu.
Evan abiye artık bıkkınlık gelmiş olacak ki Tanrı'dan sabır dilermiş gibi ellerini iki yana açtı. "Chris kaç kere diyeceğim sana? Kadın beni hazırlıksız yakaladı bir anda arkamdan çıka geldi."
"Vampire sırtını dönersen ne olmasını bekliyordun?"
Kaşlarımı çattım "Ne yapsaydı Chris? Kadın tuvaletini yaparken onu mu seyretseydi?"
Chris anlık duraksadıktan sonra bana baktı. "Seyretsin mi dedim ben? Hem sen sus, Leon'un yanına göle balık tutmaya gideceğim diye yalan atıp ormanın bilmem nerelerinde gezen sensin."
"9 yıl önceki gibi değilim ben bir kere tamam mı? 15 yaşıma girdim. Kendimi savunabiliyorum!"
Kabile liderinin kızıyım diye çok üstüme titriyorlardı, hele ki Chris. Tamam onu da anlıyorum beni korumak istiyor ama boğulmaya başlamıştım.
"Sıkıştırma kızımı Chris, o ne yapacağını bilir."
Hasta odasına giren babamın sesini duyar duymaz kafamı Chris'ten çevirip babama baktım. Yüzümde direkt olarak gülümseme oluştu. Oturduğum yerden kalkıp hızla babamın yanına gidip ona sarıldım. Babam bana sarılıp kafamın üstüne öpücük kondurduktan sonra geri çekildi.
"Ne yapacağını biliyorsa gizli gizli işler çevirmesin, farkında değil ama kasabanın çıkışı türlü türlü tehlikelerle dolu. Akıllanman için başına bir şey gelmesi mi gerekiyor Rose?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Kan
FantasiVampirler ve kurt adamların arasında yıllarca süren tartışma, ve anlaşmazlıklara kurtlar bir son vermek ister lakin her şey umdukları gibi gitmez. Aslında bir safkan olan vampir Ada Wong herkes tarafından baş belası bir yarı vampir olarak tanınıyord...