01

1.4K 93 96
                                    

Ani bir karar ve ani bir girişle merhabaa

Evet bunu akşamında yazıp muhtemelen aynı saatler içerisinde atacağım ki bu da taslakta çürümesin

Gerçekten eğlencesine yazacağım bir kurgu olacak umarım beğenirsiniz

Okumaya başladığınız saati yazarsanız çook sevinirim
°°°
"Hadi oğlum ya gel işte amma mızmızlandın." gözlerimi hâlâ korneamı çizmek istermiş gibi ovuşturup esnerken Jimin'i dinliyordum. Telefonu diğer elime alırken boştaki elimle yorganı itekleyip oturur pozisyonuna geçtim. Jimin'in hayatımdaki en inatçı herif olduğunu bildiğimden kendimi akşam uyurum diye telkin ediyordum.

"Tamam amına koyayım geliyorum ama tanımadığım ilkokuldaki arkadaşıma kadar çağırma." diyerek baştan uyarımı yaparken haince kıkırdadı. "Tamam tamam sen yeter ki çık o yataktan baş başa oluruz hayatım." alaylı sesiyle yüzümü buruştururken bu hallerini özlediğimi içten içe kabul ediyordum.

Kısaca vedalaştıktan sonra akşamında yatağın altına fırlattığım terliği almaya çalışırken salondan bir gürültü koptu. İrkilerek hızla odadan çıkarken telaşla "anne?" diye seslendim. Koşar adımlarla aşağı indim. Salonda kimseyi göremeyince mutfağa yöneldim. Sandalyeye çıkıp dolapları temizleyen anneme kaş çatarken derin bir nefes aldım.

"Anne ne yapıyorsun ya? Ödüm koptu." ayağımdaki tek terlikle anneme bakarken elindeki bezle bana baktı. "Günaydın birtanem, gerçi öğlen oldu ama." diyerek alttan alttan laf sokarken bile gülümsüyordu.

"Telefonda konuşurken akşama kadar uyursam da ses etmeyeceğini söyleyip duruyordun?" kollarımı önümde bağlayıp kapının pervazına yaslandığımda açık pencereden gelen güneş ışığı çıplak diz altımı yakıyordu. Uzun şortla dolaşmak yurtta edindiğim bir huydu.

"Geleli iki gün oldu oğlum Amerika'dan." deyip ayak uçlarına yükselip dolabı temizlerken beni tetikte bıraktı. "İki gün uyku yetti sana hem misafirlerimiz var." dediğinde saçımı yolacaktım. Uzaktan akrabalara katlanacak ne sabrım ne de amerikadan edindiğim huylar sağolsun ahlakım kalmamıştı.

"Söyle gelmesinler." kendimden emin sesim sonlara doğru, annemin sabit hızla dolabın üzerindeki tozu alan sağ kolunun durmasıyla içime kaçtı. "Ne zaman gelecekler?" diyerek yenilgiyi kabul ederken yüzündeki korkunç ifade yerini anaç bir gülümsemeye bıraktı.

Annem böyleydi işte. Amerikaya okumaya gittiğim yıl -ki bundan dört yıl öncesi oluyor- pek ağlamıştı. İlk yıl tatilde eve gelmiştim ve annem bana paşalar gibi bakmıştı. Fakat tatilin ilk haftası bitince ve benim de bu evin bir bireyi olduğumu yavaş yavaş hatırlatınca eskiye dönüp, bana ev halkına davrandığı gibi davranmaya başlamıştı. Bu döngü bozulmazdı.

Sanırım okulu bitirmek akıl kârı değildi. Daha ilk haftadan pişman olmuştum.

"Akşam yemeğine gelecekler, seni çok özlemişler." derken kafamı sallıyordum. Tabi ki bu yalanlar bana sökmezdi. Akrabalar çoğu şeye baş kaldırdığım için benden hazetmezlerdi. "Kimler geliyor?" diye sorarken de umrumda değildi fakat yalan yok bir an için ağzından halamın ismini duysaydım akşam eve gelmemeyi aklımdan geçirmiştim. Fakat öyle olmadı.

"Haein'ler geliyor."

Ayılamamış en küçük bir hücrem varsa bile tam şu an uyanmıştı. "Ne? Onlar ne alaka ya?" diye huysuzlanırken annem beni takmamıştı bile.

"Huysuzlanma yine birtanem, hadi git üzerini değiştir." dediğinde oflayarak kapıdan ayırdım bedenimi. Tam arkamı dönüp gidecekken dilimin ucundaki soru rahat bırakmadı beni.

Belong To Me |tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin