05

548 91 153
                                    

Birkaç bölüm sonrasını yazmak için hızlı hızlı yazıyorum resmen GLEOFMEOCKEOFKSL

Allahım o bölümleri yazmadan ölürsem gözüm açık gider

Kızlar beni yorumlarınızdan mahrum etmeyin bayılarak okuyorum da

İyi okumalar
°°°
"Piç eğleneceğiz dedi, havuz süsü diye koydu bizi buraya."

Jimin sinirle ağzına bademi atarken konuştuğunda dirseğimle vurdum karnına. Bana kötü kötü bakıyordu bu sefer de. Sanki ben sürüklemiştim peşimden gelsin diye.

Küçük masada Jimin ve Taehyung ile ayakta öylece -havuz süsü gibi- duruyorduk. Geleli yarım saat olmuştu ve Jack gelenleri karşıladığı için yalnızdık.

"Ben gideceğim sanırım." diyen Taehyung'a döndüm hızla. "Hiçbir yere gidemezsin." dedim, sesim yüksek sesli müziğe karıştı.

Tek kaşını havalandırdı. "Niye benimle ilgili planların mı var akşam için?" dedi rahatça. Aramızda Jimin olmasaydı çoktan karnına yumruğu geçirmiştim. "Aynen planlarım var, gel de göstereyim." dedim kafamı masa üstünden ona yaklaştırarak.

"Başkasına sözüm var." dedi önündeki içkiyi yudumlarken. Tam cevap verecektim ki Jack'in yaklaştığını görüp sustum.

"Bebeğim, misafirlerle ilgileniyordum üzgünüm." diyen Jack gelip elini omzuma attı. Yüzümdeki sinirli ifadeden sıyrılıp gülümsedim samimi bir şekilde. "Önemli değil Jack, çok eğleniyoruz biz." dedim hafifçe müziğe ayak uydurup yerimde kıpırdandım. Sik gibi şarkıydı.

"Ah buna sevindim." dedikten sonra gülerek bana eşlik etti. Jimin kasedeki bademleri bitirirken masadaki yüksek sesle irkildim. Taehyung içkisini kafasına dikip sertçe masaya koymuştu bardağı. Alkolü çok tüketiyordu artık demek.

"Jack bana lavabonun yerini gösterir misin? Hızlı içtim sanırım." dediğimde kafasını sallayıp omzumdaki elini elüme kaydırıp çekiştirdi beni. Üzerimdeki rahatsız edici bakışların hissiyle takip ettim onu.

"Gir hadi içeri." Jack'in belimden hafifçe ittirmesiyle içeri girdim. Jack kapıda beklerken "dostum aşağı in, yolu bulurum ben." dediğimde biraz durup düşündükten sonra kafasını sallayıp aşağı indi.

Hızla kemerimi açtığımda kapının açılmasıyla oraya döndüm. Tanımadığım bir çocuğun içeri girmesiyle kemerimi geri takmak istesem de ayıp olacağından pisuvara ilerledim.

"Jack'in arkadaşı mısın sen?" ingilizce konuşmuştu, zaten tipinden buralı olmadığını anlamıştım. "Evet, üniversiteden arladaşız." dediğimde o da işini hallediyordu. Fakat bakışları üzerimdeydi ve bu rahatsız edici olmaya başlamıştı.

"Bir sorun mu var?" dedim sonunda kemerimi bağlayıp lavaboda elimi yıkarken. Benim gibi elini yıkarken, "adın ne senin? Buradaki erkeklerin güzel olduğunu bilmiyordum." dediğinde ellerimi birbirine sürtmeyi kesip ona baktım. Yüzünde kirli bir sırıtış vardı beni süzerken. Cevap vermedim.

Birkaç peçete elime alıp hızla elimi kurulayıp çöp kutusuna attıktan sonra çıkacakken kolumdan tutulmamla durduruldum. "Öylece gidecek misin yani?" dediğinde gözlerimi kapatıp sabır dilendim. Biraz daha devam ederse ağzıyla burnunun yer değiştireceğinden haberi yoktu.

"Kolumu bırak, yaşanmamış sayacağım." dedim son kez şans vererek. Fakat aksine beni geriye doğru çekip sırtımı duvara dayadı. Oldukça rahat bir şekilde nefes alıp onu izledim. "Hey bana öyle bakma, şans ver bana." dediğinde güldüm. O da güldü, geri zêkalı.

Belong To Me |tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin