BÖLÜM 29: Sarhoş Ejderha

74 10 0
                                    

✨ SARHOŞ EJDERHA ✨

🎵 - Tanz Mit Mir - Faun, Santiano - 🎵

Juliana'nın evinden çıktıktan sonra şehirde dolaşmaya başlamıştık. Hava karardı kararacaktı ama insanlar bunu umursamıyormuş gibi her yerdeydi. Ignacia, çok hareketli bir krallıktı. Neredeyse halkının hiç yorulmadığını falan düşünecektim.

Mavi alevin olduğu meydana geldiğimizde gözüm yine harıl harıl yanan ateşe kaydı. Eski inançlardaki rolü unutulsa da hâlâ bu meydanda olması Ateş halkının atalarının inancına olan saygısındandı. Faylinn'deki elfler de onlar gibiydi, onlar da atalarının inançlarına saygı duyuyordu ve bence bu çok güzel bir şeydi.

Bir sokağa girdiğimizde sokak, atlarla ilerlenemeyecek kadar kalabalık olduğundan atlarımızı, sokağın başındaki yalaktan su içen diğer atların yanına bağladık. Hemen sonra sokağa girdik. Krallığın geri kalanı gibi buradaki evler ve binalar da kırmızı tuğla kaplamalıydı.

Sanırım her krallığın kendi inşaat tarzı bulunuyordu. Skyron'da binalar beyaz mermer kaplama iken Faylinn'de her şey ahşaptandı neredeyse. Ignacia'da da kırmızı tuğla çok seviliyordu anlaşılan. Tabi Juliana'nın evi gibi gecekonduları saymazsak. Oradaki evlerin hepsi tahtaydı ve dokunsan yıkılacak gibi görünüyorlardı.

Lambalar ve meşalelerle aydınlatılan sokağın verdiği havanın bambaşka olduğunu itiraf etmeliydim. Bizim kasabada hiç böyle olmuyordu. Herkes, daha hava tam kararmadan evlerine çekiliyordu. Hava karardığında ise kasaba sanki terk edilmiş gibi görünüyordu. Uykunun tutmadığı bazı geceler, yetimhaneden çıkıp sokaklarda dolaştığım için biliyordum. Gece dolaşmak, bana iyi geliyordu. Huzursuzsam hemen rahatlayıveriyordum. Kim ne derse desin, ben tam bir gece kuşuydum.

Başka bir değişle geceler, benim zamanımdı.

Önünden geçmek üzere olduğumuz bir binanın içinden müzik sesleri geldiğini duyunca başımı o tarafa çevirdim. Kapısının üzerinde sallanan tabelada Sarhoş Ejderha yazan bir yerdi. Yaklaşıp penceresinden içeri baktım. Burası bir tavernaydı. Üstelik çok eğlenceli bir ortam varmış gibi görünüyordu.

Omzumun üstünden Vincent'a baktım. "İçeri girelim mi? Hayatımda hiç taverna görmemiştim," dedim. Kısa bir an düşündükten sonra başını salladı.

"Olur. Ben de merak ediyorum," dedi. Gülümseyip tavernanın kapısını açarak içeri girdim. Biz girince kapının üstündeki çan çalmıştı. Pelerinimin kapüşonunu açarken etarafa göz gezdirdim. Kalabalıktı ama sokak kadar değildi.

Kenardaki çalgıcılar hareketli bir şarkı çalıyordu. Tavernanın ortasında yer alan sahnede ise bir kadınla bir erkek, birbirinin kollarına girmiş, çalınan müzik eşliğinde dönerek dans ediyorlardı. Sahnenin etrafındaki insanlar da hem şarkıya eşlik ediyor hem de ellerini çırparak ritim tutuyorlardı. Geri kalanlar ise kenardaki masalara oturmuş bir şeyler içerek konuşuyor ve sahneyi izliyorlardı.

Vincent ile köşedeki boş masalardan birine geçip oturduk. Animalarımız ise masamızın önüne kuruldular. Bu sırada Vincent da pelerininin kapüşonunu indirmiş etrafı seyrediyordu. Gözleri beni bulunca, "Ne hareketli bir ortam. Daha önce hiç böyle bir yerde bulunmamıştım," dedi. Başımı sallayarak onu onayladım.

"Ben de. Ateş halkı bu işi biliyor," dedim sırıtarak. Derken yanımıza genç bir kız geldi. Yarı toplu olan koyu kızıl saçları ve çekik, koyu kahve gözleriyle çekici olmaktan çok tatlı görünüyordu. Üzerindeki önlük tarzı şeyden ve kırmızı kıyafetindeki lekelerden burada çalıştığını anlamıştım.

KAYIP HANEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin