BÖLÜM 28: Kehanet

80 12 0
                                    

✨ KEHANET ✨

🎵 - The Hall of Prophecies - Nicholas Hooper - 🎵

YENİ KARAKTER:

YENİ KARAKTER:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Adamın dedikleri bir an afallamama neden olsa da kendimden ödün vermedim. Kollarmı göğsümde birleştirdim. "Bunu nereden bilebilirsiniz? Hem madem biliyorsunuz, söyleyin o zaman. Kimmişiz biz?" diye sordum kaşlarımı çatarak.


İki olasılık vardı: Ya doğruyu söylüyordu ya da bizi kandırmak için böyle konuşuyordu.

Adam sırtını dikleştirip ellerini arkasında birleştirdi. Oldukça rahat bir tavır takındı. "Hakkınızda bir kehanet var." Kaşlarım daha da çatıldı.

"Ne kehaneti?" diye soran Vincent oldu. Onu çok ciddi gördüğüm nadir anlardan biriydi.

Muhafızın gözleri yavaşça ona döndü. Birkaç saniye bakıştılar. En sonunda adam, "Haberiniz yok sanırım. Ben söyleyeyim o halde," dedi ve sanki sır veriyormuş gibi başını öne eğdi. "Günün birinde, iki seçilmişin Avron'u bir felaketten kurtaracağı hakkında bir kehanet."

"Bizim o seçilmişler olduğumuzu nereden biliyorsunuz?" diye soran bendim.

Muhafız, "Bunu size ben açıklayamam ama açıklayacak birini tanıyorum. Şehirde bir kâhin yaşıyor, yıllardır insanlar ona geleceklerini öğrenmek için giderler. Şimdiye kadar hiç yanıldığını görmedik ve yirmi yıl önce ortaya bir kehanet attı. İki seçilmiş kişinin gelip, Avron'u sürükleneceği felaketten kurtaracağı hakkındaydı. Başta kimse inanmadı tabi ama bir sene sonra kehanet gerçek olunca kâhinin ünü de arttı. Eğer isterseniz sizi o kâhinin yanına götürebilirim ve her şeyi kendi gözlerinizle görürsünüz."

Vincent da ben de bir süre kaşlarımız çatık bir şekilde öylece durup adama baktık. Vincent'ın aklından neler geçtiğini bilmesem de her ihtimale karşı dikkatli olmaya karar verdim.

"Bizi kandırıp zindana götürmeyeceğinizi nereden bileceğiz?" diye sorgulayıcı bir bakışla sordum. Adam, komik bir şey söylemişim gibi sırıttı.

"Eğer sizi zindana atmak isteseydim şu an burada konuşuyor olmazdık. Çoktan kendinizi parmaklıkların arkasında bulmuştunuz," dedi.

Vincent başını bana doğru çevirip fısıldadı. "Haklı. İsteseydi çoktan zindanı boylamıştık." Ben de onunla aynı fikirdeydim. Ateş halkına her ne kadar güvenmek istemesem de şu an bu adamın dediğini yapmaktan başka çaremiz yok gibi görünüyordu.

"Tamam. Bizi kâhine götür o zaman. Biz de öğrenelim şu kehaneti," dedim muhafıza doğru. Adam, zafer kazanmışçasına sırıttı.

"Doğru kararı vereceğinizi biliyordum," dedikten sonra tanışmak için elini bize doğru uzattı. "Ben Komutan Nicholas Harrison. Ignacia muhafızlarının komutanıyım." Gönülsüzce elini sıktık. Ateş halkına güvenme konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşıyordum. Başıma neler gelecekti kim bilir?

KAYIP HANEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin