"Buyurun? Kime bakmıştınız?"
Minho, onu güler yüzle karşılayan kızı anında tanımıştı. Daha önce de buraya geliyordu. Kızıl saçlı onu tanımamıştı fakat Minho hatırlıyordu.
Seonghwa ile arasındaki ilişki bittikten sonra buraya bir daha geleceğini düşünüyordu fakat kaderinde yine hiç aklına gelmeyen şeyler vardı. Yine buradaydı, bir zamanlar Seonghwa'yı görmek için geldiği yere şimdi Chan'ı görmek için gelmişti. Onunla konuşması gerekiyordu çünkü Minho bir saçmalık yaparak nişanlısının Chan olduğunu söylemişti. Hem de Hyunjin'e...
"Bang Christopher için gelmiştim. Kendisinin haberi yok ancak söylerseniz izin verecektir yanına girmeme."
"Peki," Kızıl saçlı genç resepsiyon masasındaki telefondan bir numara çevirip kulağına götürmeden önce Minho'ya yeniden baktı. "Kim geldi diyelim?"
Gecenin bir yarısı kapısına dayanıp evlilik teklifi ettiğiniz omega, demek istemişti Minho ancak bu biraz fazla tuhaf kaçacağından vazgeçti. En mantıklısı sadece adını söylemekti.
"Lee Minho."
Kısa telefon görüşmesinin ardından resepsiyondaki kız omegaya Chan'ın odasını tarif etmiş, Minho'yu başta asansörlerin olduğu yere yönlendirmişti. Oysa sarışın omega asansörlerin yerini de, Chan'ın odasının yerini de oldukça iyi biliyordu. Chan'ın odasını, Seonghwa'nınkinin yanında olduğundan onu sıkça görüyordu orada ancak pek konuşmuyorlardı normal olarak.
En son bir ay önce ayak bastığı koridorda yürürken gözleri istemsizce eski sevgilisinin odasına kaymıştı. Artık kapının üstünde onun adı yazmıyordu ve gördüğü kadarıyla içerisi boştu. Birlikte geçirdikleri koskoca üç yıl (ve ondan öncesinde de üniversitedeki arkadaşlıklarının) bu şekilde sonlanmış olması hâlâ canını sıkıyordu. Tekrar karşısına çıksa, bir kez daha yüz yüze gelseler Minho var gücüyle saldırırdı ona. Alfanın uzun saçlarını hiç acımadan yolar, mahvederdi onu.
Chan'ın odasına gelene kadar kafasının içinde dönen senaryo bundan ibaretti. Daha sonra onun odasının önünde duraksadığında bir süre koyu renkli camın ardındaki bedeni izledi. Elindeki muhtemelen şarkı sözlerinin olduğu kağıtları ya da herhangi bir şarkısının telif haklarını barındıran belgeleri düzenlemeye çalışıyordu. Siyah deri ceketin altına beyaz bir tişört giymişti, her zamanki gibi soğuk ve sinirli duruyordu. Üstelik bir şeye odaklandığında daha korkunç görünüyordu sanki.
Kapıyı tıklattı ve alfanın talimatını beklemeden içeri girdi sarışın. Chan onu görünce ayağa kalkmış, onu eğilerek selamladıktan sonra oturması gereken yeri göstermişti. Minho'nun neden geldiğini oldukça merak ediyordu ve bunu mimikleriyle göstermekten hiç çekinmiyordu. Sormuyordu ama gözleri anlatıyordu merakının ne denli bir kuvvete sahip olduğunu.
Minho huzursuzca kıprandı yerinde. Burada Chan'ın kokusunun olacağını düşünerek yanılmıştı. İğrenç oda spreyi alfanın feromonunu bastırıyordu ve bu sarışın olanın hiç hoşuna gitmemişti.
Konuşmaya nasıl gireceğini bilmiyordu. Buraya gelene kadar hazırladığı tüm cümleleri unutmuştu, her şey tamamen silinmişti kafasından. Dudaklarını birbirine bastırarak alfaya baktı bir süre, konuşmak için zaman istediğini ağzını bile açmadan Chan'a anlatmayı başardı ve Chan o konuşmaya başlayana kadar omegaya hiçbir şey söylemedi.
"Chan.." Dakikalar sonra omeganın diyebildiği tek şey alfanın adı olmuştu. Ellerini saçlarına götürdü. Şimdi ne demeliydi? Geçen gece evden kovduğu alfaya bu sefer kendisi mi evlenme teklifi etmeliydi?
Evet, kesinlikle öyle yapmalıydı.
"Chan ben çok kötü bir şey yaptım ve yardımına ihtiyacım var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
our baby, banginho
Fanfictionminho, terk edileceğini bilmiyordu. bilseydi arzularını dizginlemeyi bir şekilde başarırdı. ama bilmiyordu, olacakları öngörememişti ve şimdi içinde çoktan ilk altı haftasını tamamlamış bir yaşamı büyütüyordu... [omegaverse, mpreg]