gül

25 5 29
                                    

tell me, what did you learn from the tillamook burn or the fourth of july?
we're all gonna die

Jisung aklındaki sesleri on beş dakikadır savuramamıştı kafasından. Minjeong yardım etmeye çalışıyordu ama hiçbir işe yaramıyordu çabası. 

Derken bir şey oldu. Garip bir şey.

"Jisung, iyi misin?"

Bu cümlecikle, Jisung'un kafasındaki sesler azaldı. 

Kendine gelmişti. Kendine gelmişti, kendine-

Ama bunu söyleyen kişi Minjeong değildi. Hayır. 

"M-" Jisung ses çıkaramadı.

"Minho?"

Minjeong'du bu sefer konuşan. O da en az Jisung kadar hayret etmişti, Minho'nun kafasının çalışmaya başlamasına.

"Ne oldu? Ölmez, değil mi? Sos-"  Minho üzgün gibiydi.

"Evet, sosyal anksiyete atağı geçirdi." diye onayladı Minjeong.

"Ben- benim yüzümden mi..?"

Minho'nun sesi çok endişeli çıkıyordu.

"Değil."

Minjeong, Minho'ya sarıldı.

Jisung da hala ayağa kalkamamıştı. Minjeong'a yük olduklarını fark etti bir anda. On dakikadır. On dakika olmuştu. 

Minho'nun ne yapacağı belli değildi zaten. Bir anda alteri oraya çıkabilir, deli gömleğini yırtıp, iç güdülerine uyup saldırıya geçebilirdi, kapı açık kalmıştı, kaçabilirdi, başında bir psikiyatrist yoktu, sakinleştirici alamazdı, Minjeong ise zaten Jisung'a emanetti, küçük bir ihbarla beraber Jisung'un tüm meslek hayatı sonlanabilirdi. Kriz geçirmiş falan dinlemezlerdi.

 "Jisung. İyisin değil mi?"

Minho'nun eli ayağı titriyordu endişeden.

"Çıkıp bir su içip gelelim mi?"

Minjeong üretken olmaya çalışıyordu anlaşılan. Jisung üstelemedi.

"P-peki."

"Geliyoruz birazdan Minho, senle hala konuşamadım."

"Tamam."

-----

"Birileri abayı yakmış görüyorum ki." Minjeong'un tonu çok alaycıydı.

"Ne?" Jisung afalladı.

"Daha açmama gerek var mı? Abayı yakmışsın. Gönlünü kaptırmışsın. Anla işte."

"Aşık değilim ben!"

"Ondan mı benim tek bir sözümle yatışmayıp Minho'nun adını bir kere çağırmasıyla bile uyandın? Bana bak, Jis, beni kandıramazsın, ben de sosyal anksiyetiğim."

"Of ya. Ben de bilmiyorum."

"Hep öyle olur zaten."

"Of."

"Yardım?"

"Anlamadım?"

"Yardım, ben, sen."

"Ne gibi ya?"

"Nazım. Şiir yani. Proje yetişmediğinde Minho gece uyumayıp şiir yazmıştı." Min iç çekti, "Mal. Kodu yetiştirememiştik sadece. Ben de bütün gece uyumayıp kodu hallettim. Tam beş yüz yetmiş sekiz satır kod yazdım." diye mırıldandı, sonra önceki yüksek ses tonuyla ekledi, "Efkarlanınca yazıyor yani."

fourth of julyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin