İnsanı tanımadan kötü kelimeler eden insanları severim çünkü beni tanıyınca ona güzel bir süpriz bekliyor olacak.
Karşımda bildiğin annemin katili duruyordu. Annemi zehirleyen, öldüren kişi yaşıyordu. Gerçekleri söylerse ben biterdim ve sonun tahminlerine göre ölüm olurdu.
"Sevindin mi beni gördüğüne," dedi gülerek. Nasıl pişkin pişkin gülüyorsun. Sen sadece bekle, benim gelmemi bekle tekrardan...
"Nedemezsin çok özlemiştim seni," dedim gözlerimi devirerek.
Üzerine doğru koştum. Bir ayağımla duvardan kendimi onun üstüne atlayıp yumruk geçirdim. Yere düşünce sürekli onun yüzüne yumruk vurdum. Bir anda ayağa kalkarak beni duvara ittirdi. Sırtımı duvara çok kötü bir şekilde vurmuştum.
"Sen beni kılıçla kesmiştin öyle değil mi? Şimdi ben sana o acıyı yaşatayımda gör." Çok beklersin. "Yalnız karşında ben varım ona göre," dedim. "Karşıma kim geçerse ben o kişiden korkmam," dedi. Kendisine baya güveniyor. "Geçen günde ben senin karşına çıkmıştım hatırlatırım," dedim.
Arkamı döndüğümde Prens ve muhafızları benim peşimdelerdi. Çıkış kapısını aradım. Ne büyük bir kraliyetmiş burası, farklı farklı yerlere çıkıyor.
Keşke önce sorguya çekseydim ama şuan mümkün değildi sorgulamam. Arkamda iki tane muhafız ve birde yaralı Prens var. İki salak beni yakalamaya çalışıyor işte.
Aklıma gelen bir fikir ile yerdeki adamın kılıcını aldım ve boğazına dayadım.
"Yaklaşırsanız keserim," dedim bağırarak. Evet bu bir Tehtitdi. "Yapma. Bana ihtiyacın olacak," dedi annemin katili. "Görücez bakalım kim kimin ihtiyacı varmış," dedim.
"Nicola sakin ol lütfen?" Dedi Prens. Beni bu cümlelerle sakinleştirceğini sanıyorsa yanılıyordu. "Senin istediğini yapmayacağım," dedim. O benim Prensim değildi ve ona itaat etmek gibi bir lüksüm yoktu.
"O adamı elinden almam beş dakika bile sürmez," dedi. Gözlerimi devirdim. Asla yapamazdı. Yavaşça yanıma yaklaştı. "Uzaklaş yoksa kellesini keserim hiç acımam!" dedim bağırarak.
"Nicola bak annen geliyor," Kulağım çınlaması başlamısti ve dizlerim titriyor bana ağır geliyordu. Kafamı o yöne çevireceğim esnada Prens çoktan yanıma gelmişti. Korktuğum için yanlışlıkla elimi kestim, ardından yere düşmeden Prens benim belimi kavradı. Ağlamaya başlamıştım.
"Şşş tamam geçti," dedi nazik bir ses tonuyla. "Dokunma bana," dedim. Aslında bağırarak söyleyecektim ama sesim çıkmadığı için sessizce söyledim. Gözlerim yavaş yavaş yavaş kapanıyordu.
Gözlerimi açıp kapattığımda çoktan Prensin kollarındaydım. Lanet olsun, uyuz beni salmaz ki. Gözlerimi kapatıp bayılma numarasına geçtim. Ya da hayır! Öff yapmış bulundum bir kere. Niya yaptım? Off ağlayacam şimdi.
"Nicola."
"Hey, Nicola."
"Beni duyuyor musun?"
Mal! Bayılan insan sana nasıl cevap verisin. Acaba ben daha önceleri bayılırkende böylemilerdi.
Gözlerimi biraz aralarken Edward'ın koşarak geldiğini gördüm. "Noldu niye bayıldı?" Diye sordu Edward. "Uzun hikaye," tam bir baş belası.
"Nereye götürüyorsunuz onu?" Diye sordu tekrardan Edward. "Odama," ögg onun yatağına mı? Hayatta olmaz. Edward lütfen götürmesin beni bu gereksiz. "Ben götürürüm sen yardım edemezsin ona," derken Edward beni kendine çekerken Prens izin vermedi. "Beni bu kadar düşük görmene gerek yok," diye sert çıkıştı. "Sende seviyene dikkat et izliyorsun," sizin kavganıza başlayacam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞÜM
FantasiaAnne ve babası vefat eden, Nicola üvey ablası tarafından şiddete uğrar ve intikam almak ister. Belli olmadığı bir zaman diliminde diğer dünyayla irtibata geçer ve yeni güç kazanır. Nicola intikam almak isterken biri en büyük sırrını öğrenir, kraliye...