21° bileklik

240 35 63
                                    

taehyung telefonuna gelen mesajla eli ayağı birbirine girmiş şekilde evin içinde koşuşturmaya başladı. telaşının nedeniyse belliydi. jeongguk anlaştıkları gibi onu evden alacaktı ve jimin'le seokjin'in yanına sahile birlikte gideceklerdi. tam beş dakika önceyse jeongguk ona hazır olup olmadığın, on beş dakika içinde kapısında olacağına dair bir mesaj atmıştı bu da pek tabii taehyung'u telaşa sokmuştu.

aslında çoktan hazırlanmıştı. akşam sahilin soğuk olacağını göz önünde bulundururak içine giydiği turuncu, üzerinde çizimlerin olduğu tişörtün üstüne giymek için deri ceketini almış, altına açık renk kot giymişti. belki sahilde içmek için özenli bir kombindi emin değildi, sadece jeongguk'a güzel görünmek istiyordu.

taehyung'un duygularını kabul etme aşaması biraz garipti. jeongguk hoş biriydi; düşünceli, nazik, yardımsever kısacası taehyung'un hoşuna giden tüm iyi özelliklere sahipti ancak tanışma aşamaları biraz sancılıydı. başta jeongguk'dan cidden hiç hazzetmiyordu. onun o çok bilmiş tavırları sinir ediyordu, hele nezarethaneye düştüğü zamanki konuşmaları. deli etmişti taehyung'u, yalan yok o da karşılıksız koymamıştı ama haklıydı taehyung, kendince. tüm bu hazzetmeme duygusu asansörde kalana kadardı. o gece orada ne yaşadılar silikti, sadece ufak tefek detayları hatırlıyordu ancak yine de jeongguk'a karşı ördüğü duvar az da olsa yıkılmıştı. sonrasında birbirini takip eden olaylarla da bir bakmış jeongguk'la düzgün iletişim kurmayı başarmışlardı.

başta inkar etmişti. jeongguk onun komşusuydu ve belki bir ileri seviye arkadaşı olmuştu ancak hoşlandığı kişi olmamalıydı. neden bilmiyordu ancak jeongguk'a karşı kendini sınırlarken bulmuştu. her jimin'in onları yakıştırmasında ikisini düşünmeden edemiyor, düşündüğünü fark ettiğinde yanakları al al olarak kendine kızıyordu. en sonunda jeongguk'la kendi evinde içtikleri geceyse bir şeyleri kabullenme zamanı geldiğini anlamıştı. onun kendisi üzerindeki dikkatli bakışları, nazik davranışları ve sayamayacağı çokça iyi özelliğiyle kabullenivermişti. jeongguk sadece karakter olarak değil görünüş olarak da fazlasıyla hoştu. sporu aksatmadığını belli eden vücud hatları, büyükçe gözleri, kolunu saran dövmeleri, dudağından damlayan piercingiyle dikkat çekiciydi. pek taehyung'un tipi değildi aslında ama dikkatini çekmişti.

taehyung elindeki renksiz, damla sakızlı dudak nemlendiricisini kuru dudaklarına sürerken çaldı zil. çalan zille elindekini hızla masa üzerine bırakmış telefonunu ve cüzdanını cebine atarak kapıya ilerlemişti. kapı yanındaki vestiyere yerleştirilmiş aynada kendine son kez bakıp kapıyı açtı. karşısında kocaman gülümsemesiyle kendisine bakan adama aynı şekilde karşılık verdi. jeongguk her kendisine gülümsediğinde olan o sıcak his içinde akıp giderken sessizliğe son vererek selam verdi. ardından evden çıktı.

sessizce binadan çıkıp binanın kapalı otoparkına ilerlediler ve jeongguk'un arabasına bindiler. normalde konuşkan olan taehyung diyecek bir şey bulamıyordu. jeongguk'sa normalde de pek konuşkan biri değildi, konuşacak konu bulmakta da fazla kötüydü. bu nedenle ikisi de susuyor akıp giden yolu izliyorlardı.

taehyung her ne kadar kendine engel olmaya çalışsa da gözlerini yanındaki adamdan çekemiyordu. bugün ayrı bir güzel gelmişti gözüne ve sürekli onu izlemek istiyordu. jeongguk'un fark etmemesini umarak yeniden dolaştırdı gözlerini bedeninde. direksiyonu tutan dövmeli ve damarları belli olan elinden gövdesine çıktı gözleri, yine üzerinde siyah düz bir tişört ve yeşil bir gömlek, altındaysa siyah kot vardı. öylesine giymiş olduğu kıyafetler içinde bile son derece iyi görünmesi taehyung'a titrek bir nefes aldırdı. jeongguk'dan etkilenmemek elde değildi.

gözleri direksiyonu tutan elinin bileğine takıldı, gümüş zincirden latin harfiyle 'm' harfi sarkıyordu ve fark ettiği detay kaşlarının çatılmasına neden oldu. bu harfin kime ait olduğunu bilmiyordu ancak bileğinde taşıdığına göre jeongguk için önemli birinin olmalıydı.

next-door neighborHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin