50

865 94 82
                                    

Gruba durumu kısaca izah ettikten sonra onların ve benimde hissettiğim hoşnutsuzlukla inmiştim arabadan. Kaldırımlarda kimse yokken arabalar öylece geçip gidiyorlardı sadece...

Çınara konum atmak için cebimdeki telefonumu elime aldığımda ise Berke'nin çağrısı karşılamıştı. Kalbim hissettiğim gerginlikten ağzımda atıyordu sanki...

"Efendim"

"Neredesin?" Sesi nefes nefese geliyordu. Koşuyor muyudu?

"Çınar'la buluşacağım şimdi?"

"Bir arama aldı" içine bir iki kez derin nefes çektikten sonra devam etmişti cümlesine. "Arayan kim bilmiyorum ama sinirle çıktı karakoldan"

"Sen iyi misin?" Anladığım kadarıyla tekrar koşmaya devam etmeye başlamıştı ve endişeli hissediyordum onun için.

"Yetişeceğim size" sonrasında kapanmıştı arama. Başıma birşey gelebilmiş olma ihtimalinden mi korkmuştu yoksa Çınar'ın sinirinin bana olabileceği ihtinalinden mi emin olamamıştım.

Hissettiğim yoğun gerginlikle, tek yaptığım ise duvara yaslanıp Çınar'a konum atmak olmuştu... Sadece birkaç hafta öncesine oranla o kadar kaybetmiştim ki kontrolü... O kadar kaybetmiştim ki kendimi... Kendimle beraber çevremdeki herkesi de aşağı çekmiştim, çekiyordum sadece. Peki ya gelecekte olabilecekler karşısında ne kadar koruyabilecektim kendimi, onları?

Yedi yıl önce bırakmalıydın herşeyi, herkesi. Yedi yıl önce yaşamaya devam etmek için bir sebebim var mıydı? Yoldan geçen bir çocuktan bile naneli şeker almasını rica edebilirdim. Bu bir bahane değildi... Bencilsin! Etrafındakileri üzmeye de hakkın yoktu, geç kaldın! Bunları sen istedin!

Karanlığa alışmış ve kaldırım taşlarına dalmış olan gözlerim hemen önüme park edilmiş arabanın farıyla rahatsız olurken gözlerimi hafif kısıp yaklaşmaya başlamıştım sadece arabaya. Çınar'ın arabasıydı.

Arabaya bindiğimde olduğum tarafa kafasını çevirme tenezzülünde dahi bulunmamıştı ki konuşmamıştı bile benimle...

Tek odağı yolken bende sessizliğimle cama yaslamıştım başımı. Araba içindeki soğuk havayı o kadar iyi hissedebiliyordum ki içim ürperiyordu... Yolların, kaldırımların kalabalık olmasını isterdim şuan...

"Nasıl geçti konser?" Buz gibiydi sesi.

"Güzeldi" Cevap vermek istememiştim oysa... Sesimde çok kısık çıkmıştı zaten.

"Sahneden neden ayrıldın?" Cevabımdan üç dört saniye sonra hissizce sormuştu.

"Konserde miydin?" Bakışlarımı çevirememiştim ona... Başımı yasladığım camdan dışarıyı izlerken sormuştum.

"Soru sordum" Neden bunu yapıyorsun Çınar? Aramızdaki soğukluğu hissetmiyor musun? Berbat hissetiriyorsun...

"Kulaklığımda sorun vardı"

"Öyle mi?" Sorusuyla beraber gülmeye başlamıştı. Aşırı rahatsız hissediyordum...

"Ne kadar aptalım değil mi?" Sorduğu soruya ne cevap vereceğimi bilemediğimden sessiz kalmak zorunda kalmıştım. Çınar ise daha da hızlandırmıştı arabayı. Kalbim delicesine atıyorken ellerim istemsizce emliyet kemerimi bulmuş, tüm yolu sanki beni bu durumdan kurtarabilirlermişçesine bir güvenle onlara tutunarak geçirmiştim. Çınar yol boyunca olduğum tarafa dahi bakmamıştı hissettirdiklerinin aksine.

Çınar'ın evinin önüne geldiğimizde ise arabadan inmiştim ama istemiyordum eve girmek. Neredesin Berke?

"Hadi" Çınar eve doğru ilerlerken arkasından takip etmediğimi fark edip seslenmişti. Neyle yüzleşmem gerekecekti o evde? Çınar'ın bana zarar vermeyeceğine emindim ama zihnim sadece "Gitme" diyordu... Gerçi zarar verse de hakkı değil miydi?

Katilin Çizgisi | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin