64

487 49 37
                                    

  Kalbim delicesine çarparmaya devam ederken "Bir ihtimal" demiştim kendi kendime. Kapıyı çalmaya hazır hissettiğimde bile yapabildiğim sadece kapının üzerine parmaklarımı deydirmek olmuştu.

  Kapının ardında olmadığını hissediyordum... Biliyordum... Ama ya açılırsa? Her zamankinin aksime herkesin yalan söylüyor olmasını çok isterdim Daven.

  Büyük bir yutkunmanın beraberinde kapıdaki elimi de yumruk hâline getirmiş hafifçe tıklatmıştım kapıyı...

  Lütfen aç kapıyı Daven...

  İçten içe saydığım on saniyelik sessizliğin ardından bir kez daha ama biraz daha güçlü bir şekilde tıklatmış tekrar saymaya başlamıştım saniyeleri.

  Sessizlik sürüp gitmişti öylece saniyelerce...

  Gözlerim dolmaya başlarken içime derin bir nefes çekip bir ton pişmanlığın yüküyle yere çökmüştüm sadece.

  Neredesin Daven? Kapının önündeyim ya işte... Seni bekliyorum...

  En son geldiğimde kapın açıktı oysa... Karşımdaydın... Ulaşamadım... Görebildin mi bizi? Tekrar bir araya geldiğimizi? Son anımızın o minibüs olduğunu sanarak gitmedin değil mi?

  "Daven'in ölümüne sen sebep oldun"

  "Daven'in ölümüne sebep olduktan sonra daha da kötüleşti"

  "Daven ile buluştum. Seninle buluşmak istediği konusunda fazlasıyla diretti. Biraz daha sabredebilirsiniz değil mi?"

  "Bana söz ver! Beraber terk edeceğiz bu dünyayı" Tutamadım... Gelemedim peşinden, yetişemedim sana...

  Ölümünle suçluyorlar beni... Gerçekten yaptığımı düşünüyorlar. Canım çok yanıyor... Tek hatırladığım karşımda öylece baygın olduğundu oysa... Nasıl yapabilirim ki? Herşeyim senken nasıl kararabilir gözlerim?

  Bana bir işaret ver lütfen...

  "Mutlu olabileceğini mi sanıyorsun?"

  "Tek başına ölüp gideceksin" Sesini duymak istemiyorum! Ben senin gibi olmayacağım! İftiralarına hayat bulduğun yaşamın, pişman ederek ölüme sürekleyecek seni! Hayatımı mahfettin!

  "Her zaman 'Ah'ımla yaşayacaksın!" Çığlık benzeri çıkan tiz sesi kulaklarımı kapatmama sebep olurken boşuna olduğunu biliyordum.

  "Bu haftasonu tatile çıkarız diye düşündüm"

  "Çok iyi olur baba" Babam ve ablamın gülüşme sesleri beynimi ele geçirirken annemin çığlıkları bir nebzede olsun rahat bırakmışlardı zihnimi... Varlıklarını hissediyordum! Açığımı bekliyorlardı!

  "Balıkta tutarız hem. Gölde varmış oralarda"

  "Deniz kabuğu da toplar mıyız?" Susun artık! Acı veriyosunuz! Hepsi bitti, ikinizde yoksunuz artık! Yalan söylediniz!

  Ya sende gidersen Berke!?

  Ellerimle yerden destek alıp hızlıca ayaklandığımda koşar adımlarımla bahçenin dışına doğru ilerlemeye başlamıştım. Görmem gerekiyordu! İyi olduğundan emin olmam gerekiyordu!

...

  Taksiden indiğim gibi adımlarım hastanenin yoğun bakım ünitesini bulurken çevremdeki insanların üzerimdeki bakışlarını fark etsemde önemsemek istememiştim.

  Asansörü bekleyebilecek sabrı kendimde göremezken hızlıca merdivenleri çıkmaya başlamış üçüncü katın tabelasında gördüğüm "Yoğun bakım ünitesi" yazısıyla kalbim heyecanla delicesine çarpmaya başlamıştı.

Katilin Çizgisi | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin