-2. BÖLÜM -

80 9 6
                                    

Başladığınız tarihi buraya yazabilirsiniz. <3

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen..🍀

!!! Kitabı listenize eklerseniz yeni bölümlerden haberdar olabilirsiniz !!!

Keyifli okumalar dilerim...

***

"İzgi! Masa 2, 3 tane ayran istiyor."

Bana seslenen Yasemin ile kasanın arka tarafında kalan dolabın yanına gittim. "Hemen götürüyorum." dedim. Beni duyması için yüksek sesle bağırdığımda sesimle beraber kapının yanındaki masada oturan birkaç erkeğin bana baktığını hissettim.

Görmezden gelerek siparişlerini vermek için masa 2'nin yanına gittim. Aramızda fazla yaş olmadığı belli olan lise çağındaki kızlar sevecen bir şekilde teşekkür ettiler. Gülümseyerek rica ettikten sonra başka sipariş olmadığı için, kasayı düzenleyen Yasemin'in yanına gittim.

Dünkü olaydan sonra kendime gelir gelmez koşa koşa eve gitmiştim. O an tekrar aklıma geldiğinde tüylerim ürperdi. O sırada yanlış duyduğumu düşünmüştüm ama doğru duyduğuma emindim. Bir erkek sesiydi. Tekrar karşılaşacağız ne demekti?!

Sıradan bir sapık olduğunu düşündüm ama başka bir şey var gibiydi. İçimde kötü bir his vardı. Sesi kendinden çok emindi, sanki her şeyi biliyormuş gibi...

Düşüncelere daldığım sıra birinin bana seslendiğini duydum.
"Hey..! Garson kız. Baksana bi buraya."

Kapı tarafında oturan, bana baktıklarını hissettiğim erkek grubunun yanına gittim. Mesafeli bir şekilde "Ne istemiştiniz?" diye sorduğumda, diğerlerine göre daha çok bana baktığını hissettiğim çocuk "Seni." dedi sırıtarak.

Boş konuşmasıyla ifadesiz bir şekilde bakmaya devam ederken düz bir sesle "Menüden ne istemiştiniz?" diye sordum.

Yeniden pişkin bir şekilde "Seni alamıyor muyuz?" dediğinde daha fazla dayanamayarak "Bir siparişiniz yoksa gidiyorum." dedim.

Gülmeye başladığında yine saçma bir şey diyeceğini anlayarak arkamı dönüp gideceğimde bileğimde bir tutuş hissettim.

"Nereye gidiyorsun, müşterilerine hep böyle mi davranırsın?" dedi boş bir sinirle.

Kolum, fazla sıktığı için sızlarken tenimin hassas olması sebebiyle moraracağına emindim. Tam kolumu çekeceğim sıra biri kolunu sertçe bileğimden ayırdı.

Kafamı çevirdiğimde bana arkası dönük bir adam duruyordu. Yüksek sesle "Gideceğini söyledi!" dediğinde beynimde şimşekler çaktı.

Dün arkamdaki sesti bu.. Yani çok benziyordu.

Sert bir sesle bana bakmadan "Git." dediğinde yüzünü görebilmek için kafamı kaldırdım. Boyu 1.90' larda olmalıydı, benim ortalama bir boyum olmasına rağmen yanında kısa kaldığım için ve kafasını kapatan kapüşon yüzünden hiçbir şey göremedim.

Onlar bakışmaya devam ederken bende arkamı dönüp hızlıca lavaboya yürüdüm. İçeri girip yüzümü yıkadığımda kendimi daha iyi hissettim. Dünkü adamın sesine benzettim için betim benzim atmıştı.

Kolumdaki sızıyla bakışlarım sızlayan bileğime düştü. Morarmıştı.

Kendime gelmek için birkaç kere daha yüzüme su çarpıp dışarı çıktım. Masaya geri döndüğümde erkekler ve yabancı adam gitmişti.

Akşama kadar çok gelen olmamıştı ve restorant sakindi. Bu yüzden fazladan mesaiden kurtulmuştuk. Mesaim biter bitmez kendimi dışarı attığımda serin hava ile birlikte derin bir nefes aldım.

Bugün işler yoğun olmamasına rağmen gerçekten yorulmuştum. Üniversite sınavına da birkaç gün kalmıştı. Eve gittiğimde kısa bir ders tekrarı sonrası kesinlikle dizi izlemeliydim ya da kitap mı okusaydım acaba. Eğer eve vardığımda Gizem uyumadıysa onla da oynayabilirdim.

Bu düşünce beni gülümsettiğinde bir anda ayaklarımın önünde bir adam düştü. İrkilerek geriye adımladığımda emekleyerek bana yaklaşıp ayaklarıma kapanarak özür dilemeye başladı. Bu restoranttaki bileğimi tutan adamdı.

Geriye gitmeye çalıştığımda arkamdan sert bir ses "Dokunmadan özür dile!" dediğinde adam biraz gerileyip özür dilemeye devam etti.

Bu sesi tekrar arkadan duyduğumda emin oldum. Restoranttaki adamla dün geceki adam aynı kişiydi.

Adam yanımdan geçip önüme geldiğinde sokak lambalarından gelen ışıkla kapüşonunun kapalı şapkasının altındaki yüzüne gölge düştüğü için yüzünü göremedim.

Hafifçe bana dönerek "Affettin mi?" diye sordu. Hızlı bir şekilde kafamı salladım. Şu an sadece buradan gitmek istiyordum. Affetmedim desem adama kötü şeyler yapacak gibi duruyordu.

Yerdeki adama dönerek "Git." dedi net bir sesle. Adam can havliyle kalkıp koşarak uzaklaşmaya başladı. Beni de onunla baş başa bıraktı.

Kıpırdamadan yerimde beklediğimde bana doğru döndü. Bana doğru adımladığında kaçmak ya da gerilemek arasında kaldığım zaman birkaç adımda burnumun dibinde bitti.

Refkekse geriye birkaç adım attığımda daha da yaklaştı. Uzun boyu nedeniyle kafamı kaldırdığımda yüzünü gördüm. O gerçekten... Yakışıklıydı.

Beyaz teni, benimkinden pürüzsüz, dolgun dudaklarıyla, siyah dalgalı saçları ve sert ama garip bir duyguyla bakan gözleri yakışıklının tanımı bile olabilirdi.

Ben onu incelerken bana "Bileğin acıyor mu?" diye sordu. Refleksle bileğimi tutarak "H-Hayır." dedim ve telaşla onu arkamda bırakıp yürümeye başladım.

Arkamdan derin bir sesle "Seni evine bırakmamı ister misin?" dediğinde bir cevap vermeden ilerledim.

Bir anda arkamdan önüme geçtiğinde yüzüne bakmadan yürümeye devam ettim.

Tekrardan önüme geldiğinde "Sadece şansımı denedim, zaten benimle geleceksin." dedi ve ben ne dediğini bile anlayamadan elindeki bezle ağzımı ve burnumu kapattı.

Elimi elinin üstüne atıp bezi çekmeye çalışırken eter kokusuyla zihnim bulandı. Ellerim ve dizlerimdeki güç çekilirken kapanmaya başlayan gözlerimle yere doğru çöktüğümde belimde bir tutuş hissettim.

Bulanık zihnimle duyduğum son şey "Bundan sonra hep beraber olacağız, seni çok mutlu edeceğim." idi.

Sonrası ise koca bir karanlık...

***

Bölüm sonuu...

Teorilerinizi buraya alalım. ->

!!! Kitabı listenize eklerseniz yeni bölümlerden haberdar olabilirsiniz!!!

Oy ve yorumları unutmayınnn.
Benim için düşünceleriniz önemli!

Bir sonraki bölümde görüşürüz...🍀

SANA ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin