~yorum yapmayi ve oy vermeyi unutmayin lutfen🤍
Gece uykuya dalmam baya zor olmuştu. Alarmın rahatsız edici sesiyle gözlerimi açtığımda Hyunjin odada yoktu. Erkenden kalkıp dersine gitmiş olmalı diye düşündüm. Dersimin başlamasına bir saatten az bir zaman kaldığını fark edip hızlıca hazırlanmaya başlamıştım.
Derse tam vaktinde yetiştiğim için kendimle gurur duymalıydım. Bulduğum boş sıralardan birine kendimi bırakıp çantamdan bilgisayarımı çıkarmıştım. Hocanın gelmesi ile derse başlamıştık.
Öğleden sonraki dersimi beklerken kantinden aldığım sandviçle bahçedeki boş masalardan birine oturmuştum. Normalde içeride çalışmayı daha çok sevsem de şu an öğle saati olduğu için bina çok kalabalık ve gürültülüydü.
Sandviçimi hızla bitiririp tam arkamdaki otomattan soğuk kahve almak için döndüğümde biriyle çarpışmıştım. Hızla döndüğüm için hatalı olan bendim fakat karşımdaki tanımadığım çocuk "Özür dilerim, çok hızlı ilerliyordum önüme bakamadım. İyi misin Jeongin?" dediğinde adımı söylemesinin verdiği şaşkınlıkla "Tanışıyor muyuz?" dedim. Biraz tanıdık gelmişti ama sonuç olarak iki yıldır bu okuldaydım ve görmüş olmam çok normaldi.
"Jeongin şaka mı yapıyprsun iki senedir aynı sınıftayız ve gecen sene son dönem proje grubunda birlikteydik." dediğinde şok olmuştum. O kadar da tanıdık gelmemişti.
"Jisung ben."
Uzattığı eli tutarken "Jeongin demem ne kadar saçma olsa da şu an bende Jeongin." demiştim."Evet biraz saçma oldu. Neyse otomattan kahve alıp az önceki dersin notlarını çıkaracaktım. İster misin?"
İkimizinde aynı şeyi yapacak olması komik geldiği için gülmüştüm.
"Hey neye gülüyorsun?" diyen Jisung'a dönüp "Hiç benimde planim otomattan kahve alıp ders çalışmaktı ona güldüm.""Bu arkadaş olmamız için bir işaret Jeongin."
Bu söylediğine cevap vermeyerek omuz silktim. Otomattan kahvelerimizi alıp az önce çantamı bıraktığım masaya döndüğümüzde masada bizi bekleyen Hyunjin Jisung'a hiç de sevimli olmayan bakışlar atıyordu."Dersin bitti mi?" dediğimde "Hayır bir dersim daha var." demişti ama gözlerini Jisung'tan ayırmıyordu. Elimi Hyunjin'in gözlerinin önünde iki kere salladıktan sonra odak noktası olmuştum.
"Sabah seni uyandırmaya çalıştım aslında ama uyanmadın."
Sağ elinin serçe parmağından avuç içine doğru olan kısımda kırmızılıl görünce elini tutup kendime çektim.
Ne için çektiğimi anlayan Hyunjin elini geri çekip "Sadece boya." demişti çok beklemeden ise Jisung'u kastederek "Arkadaşınla tanıştırmayacak mısın beni?" demişti. Arkadaş derken bastırarak söylediğinden bahsetmeme gerek yok sanırım.
Gülmemi gizlemeye çalışarak "Arkadaşım değil ama tanıştırayım. Jisung-Hyunjin Hyunjin-Jisung." diyerek klasik tanıştırma şeysini yapmıştım.
"Hyunjin arkadaşım tek ve en yakınım. Jisung'la az önce tanıştık iki senedir aynı sınıftaymışız." önce Jisung sonra Hyunjin'e dönerek konuştum.
Hyunjin'in çatılmış kaşları gevşemiş kendini salmıştı.
"Jisung!" diye bağırarak yanımıza gelen çocuğa bakmak için kafamı çevirdiğimde tanıdık gelmesine rağmen çıkaramamıştım.Jisung'un yanağından makas alıp bana döndü "İsmin neydi? Iı Jeongin miydi?" dediğinde "Sen kimsin?" demiştim.
Jisung olaya el atarak. "Minho bizimle aynı sınıfta ve proje grubunda birlikteydik." dedi.
Jisung çantasını çapraz bir şekilde taktıkdan sonra masanın üzerindeki kocaman kitabı sağ kolunun altına alırken kahvesini de sol eline alarak masadan kalkmıştı.
"Sonra görüşürüz." derken masadan uzaklaşmışlardı.
"Suratın neydi öyle geldiğin zaman?" dedim tamamen Hyunjin'e dönerken.
"Sınıftan birine göre fazla samimiydiniz rahatsız edici." derken gözlerini devirmişti.
"Kahve ister misin?" dedim arkamdaki otomatı isaret ederek ama Hyunjin "Hayır." deyip benim kahvemi alıp bir yudum içtikten sonra "Büyük boy almışsın yeter ikimize." demişti.
Ben ders çalışırken Hyunjin telefonundan açtığı hangi dilde olduğunu anlamadığım komedi dizisini izliyordu. Yani umarım komedidir çünkü deli gibi gülerek izliyordu.
Eşekten halice beş kiloluk kitabı çantama tıkıp karşıya Hyunjin'in yanına geçtim. Dizlerine yatıp gözlerimi kapattım, Hyunjin hala dizisini izlemeye devam ediyordu. Daha dönemin ilk gününden ve ilk dersinden yorulmuştum.
Hemen eve gidip Hyunjin'in dün yaptığı makarnadan yemek istiyordum. Benim yüzümden zorlansa da mükemmel bir makarna yapmıştı.
Son dersten çıktığımda Hyunjin'i aramak için telefonumu çıkardım. Ondan gelen bir mesaj olduğunu görünce ise aramadan önce mesaja tıkladım.
<Jeong dersim erken bitti, annemler eve dönmüş eve geçiyorum, yarın dersim yok sonraki gün görüşürüz>
Mesajı okumak nedensizce hayak kırılklığına ve üzgün hissetmeme neden olmuştu. Oysa daha dün evimde yalnız olmak yatağımda rahatça yatmak istiyordum. Bugün hepsine sahipken böyle hissetmem anlamsızdı. Telefonu cebime koymadan Hyunjin'e cevap yazdım.
<Yarın öğleden sonra bir şeyler yapabiliriz belki?>
Çok geçmeden cevap gelmişti. Durağa doğru yürürken Hyunjin'den gelen mesaji okumam gözlerimin kocaman açılmasına neden olmuştu. Ona yaptığım küçük şakaya inat mı yapıyordu yoksa istediği için mi asla anlamıyordum.
<Bilemiyorum akşam sanırım partiye gideceğim yani yarın geç uyanabilirim. Dün bahsettiğim parti aslında bugünmüş. Parti mesajını baştan sona yanlış okumam çok komik değil mi ?!?! >
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friends; hyunin
Fanfiction"hyunjin burası benim evim farkında mısın?" "bu oda fazlaydı ve benim olabilir diye düşündüm" "sorabilirdin.." "gerek duymadım"