Gözümü açtığımda beyaz florasanın ışığı gözümü yaktı.
Haraket etmeye çalıştım ama eklemlerim çok ağrıyordu sanki uzun yıllar boyunca uyumuşum gibi.Meraklı bir çift gözün bana baktığını hissettim kafamı haraket ettirdim ve orta yaşlı hemşire bir kadını gördüm.Kadın o kadar şaşırmıştı kii donup,uzun sürmeden yanıma geldi beni kontrol etti ve dışarı çıktı heyecan ile.
Ne oluyordu? Odayı yattığım yerden kıpırdamadan incelemeye başladım burası bir hastaneydi bu kesindi,ama burada ne işim vardı? Gözüm koluma ilişti bir serum vardı sonra da elime baktım "Hera Altay" el bileğime takılı olan hastane bilekliğinde bu isim yazıyordu,ismim Hera Altay mıydı? Kapı sesi ile ürperdim aceleyle gelene baktım,bu bir doktordu sanırım yanında hemşire kadın duruyordu.Doktora baktım bronz teni,yeşil gözü.
Yanıma yaklaştı sağ gözüme ışık tuttu sonra diğerine sonra hemşireye döndü
"Yoğun bakımdan çıkmamalı Zeynep hemşire tedaviye devam edeceğiz beş ay sonra yavaş yavaş ayaklanır, yakında da konuşmaya başlar."
Hemşire kafasını salladı.
Doktor bu sefer bana döndü
Aceleyle dışarı çıktı.
Hemşire bana yaklaştı "Ağrın var mı?"
Gözümü kırpıştırdım.Hemşire yanımdaki çekmeceye doğru gitti eline bir iğne aldı onu bir çeşit sıvı ile doldurup serumuma yaklaştı.
"Bir az uyku yapar."
İğnedeki sıvıyı seruma aktardı
Her şey nasıl bu kadar hızlı gelişiyordu hiçbir şey anlamıyordum.Kadın odadan çıktı ve hareket etmeye çalışsam da edemedim.
Uzun sürmeden hemşire geldi,bunu kapı açılma sesinden duydum.
***
Birinin eli yüzümü okşuyordu gözlerimi açtım ve onu gördüm...
Ürpererek elini indirdi kapkara gözleri beni izliyordu.
"Konuşamamak rahat edememek senin için bir ölüm gibidir değil mi Hera?"
Onu süzdüm.
"Hiçbir şey hatırlamadığını hissediyorum yakında öğreneceksin."
Yatağımın hemen yanındaydı,bir sandalyede oturuyordu.
"Beni neden bu kadar sensiz bıraktın Hera?"
Anlamıyorum bu adam neyden bahsediyordu?
Ne zamandır beni uyurken izliyordu? Neyi öğrenecektim? Burası neresiydi?
Zihnimdeki sorular içimi yiyordu.Adamın gözlerini göğüsümde yakaladım.
"Güzel." Dedi gözleri parlamıştı.
Üstüme bakmak için çarşafı görebileceğim şekilde açtım,üstümde her zaman olduğu hastane önlüğü yoktu...Meme uçlarım çarşaftan çok açık bir şekilde belli olmuştu bu kesindi ve karşımdaki adamı tanımıyordum...Tanrım....
"Hera ateşlenmiştin bende seni soydum." o kadar sakindi ki.Şaşkın şaşkın ona baktım hâlâ bana baktığını fark etmemiştim.
"Seni giydirebilirim." Sesindeki alaycı tavrı artık sinirimi bozuyordu.
Ona döndüm "Bana öyle bakma havale mi geçirseydin? Sapık bir adam değilim.Hemşire evine gitti saat 4:00,bekle sana giyecek giysi getireceğim."
Yanımdaki sandalyeden kalktı ve kapıdan kapanma sesi duyuldu çok geçmeden.
Tavanı inceledim.
Bu adamın bu kadar yakın olması pişkinliği beni deli ediyordu ama hiçbir şey yapamıyordum.Çok geçmeden kapı açılma sesi duydum yanıma geldi "Seni bir güzel giydirelim yavru kurdum."
Yatağı ayarı ile dikleştirdi beni oturturdu.
"Merak etme bakmayacağım,uyanmana gerek yok."
Bu adam ne kadar rahat bir adamdı?
Elinde kırmızı bir giysi vardı.
Çarşafı üstüme çekmeye çalıştım ve onun beni giydirmesini bekledim.
Göğüslerimdeki çarşafı açmadan itti "iç çamaşırı giymelisin."
Elinde siyah bir sütyen vardı ama küçüktü benim göğüslerim o südyene sığacak değil gibiydi.
Bana yaklaştı bunu hep yapıyormuş gibi sütyeni çarşafın üstünden geçirdi
"Oha artık bu sütyen 90 bedendi."
O bunları söylediğinde utanmıştım.
"Üzgünüm sütyen giyemeyeceksin sana yarın başka alacağım sanırım 95 bedensin."
Sütyeni çarşafın üstünden çekti ve çarşaf açıldı.Adamın delici gözleri ile bakmıştım telaş yapmıştım ama elimi haraket ettirmeye kalmadan adam çarşafı aynı yerine sabitledi.
Göğüslerimi gördü!
"Utanmana gerek yok demiştim yanakların kızardı gene."
Çenemi elinin arasına almıştım o zaman dövmesini gördüm "Hera&Karan" ismi Karan mıydı? Ve benim ismimin yanında bir dövme...İnanılmaz bu adam konfeti gibiydi...
Çenemi okşadı kırmızı giysiyi gösterdi "Sana yakışır bu gecelik değil mi?"
Gülümsüyordu hiç bozmadan geldi geceliği başıma geçirdi çarşafı geceleği indirerek çekiyordu çok dikkatliydi.
Çarşafı tam çektiğinde geceliği giydirmişti.
"Şimdi kilodunu giyelim yavru kurdum."
Eline siyah bir külot aldı bacaklarıma geçirdi ve üste çekti benim bütün vücudum ürperiyordu adam bunu anlamış gibiydi ama kafasına takmadı ne hoş bu Karan denen adam çok rahattı buna şaşmadım.
Külotu belime geçirmek için beni hafiften kaldırdı geceleğin yakasını tutarak boğuk bir ses çıkardım.Gene aynı bakışlar...
Külotu giydirdi.
"Sen üşürsün şimdi buz gibi olmuşsun."
Geceliğin yeleğini kollarıma geçirdi beni birden belimden kavrayıp eli ile kalçama destek verdi omzuna dokundum.
"Kendine aynada bak istiyorum saçını tarayacağım."
Kapıyı açtı ve şok oldum...
Burası bir hastane değildi köşk gibi bir yerdi o kadar şaşalıydı ki.
Adam sola döndü benim odamın hemen yanında bir kapıda durdu aralıklıydı ayağı ile itti.
İçerisi simsiyahtı bu siyahlık gözümü kör edecekti.
Beni siyah ve geniş yatağın üstüne oturttu.
Eline kırmızı bir tarak aldı arkama geçti beni bacağının üstüne oturttu.
Tarakla saçımı taramaya başladı.
"12 aydır bu yaptıklarımı tekrarlıyorum Hera."
Bacaklarımı rahat ettirmek için eli ile açtı ya da ben rahat ettirme amacında olduğunu sandım.
"Doktorlar 3.Ayda konuşabileceğini yavaştan yürüyebileceğini söyledi."
Sesi alaycı tonundan çok uzaklaşmıştı.
"Konuşamasanda gözlerine bakmak yürüyemesende beni dinlemen...Benim için o kadar güzel ki seni nasıl özledim tahmin edemezsin."
Burnunu boynuma dayadı tarak elindeydi ellerini belime doladı.
Dudağı ile boynuma hafifce dokundu.
Beni belimden kavradı ve yatağın önüne döndürdü kocaman bir ayna vardı kendimi gidebildim.
Bembeyaz bir tenim,siyaha kaçan kahve tonlarında saçlarım, göğüs dekolteli bir gecelik...Saçlarım belime geliyordu.
"Bir az daha burada kalmalıyız sonra da seni sevebileceğin bir yere götüreceğim."
Elini saçlarıma doladı.
"Burada kalmanı istiyorum benim odamda gözümün önünde olman beni mutlu ediyor."