Hâlâ bekliyordum Emre'nin gitmesinden uzun zaman geçti ya da ben öyle sandım.
Gözüm havuza kayıyordu havuzu görünce aklıma Karan ile yüzümü pembeleştiren anılar geliyordu.
Bu adam deliydi ama bende deliydim.
Kim bilir nerelerde sürtüyordu ama ona güveniyorum birbirimize benziyoruz zamanla anladım bunu.
"Ne düşünüyorsun gene yavru kurdum?"
Karan bana doğru geliyordu yüzüm birden güldü gözlerindeki ışık beni tekrar hayata döndürüyordu.
Beni koltuk altlarımdan tuttu sandalyeden kaldırdı çimenlere indirdi kolunu belime atıp destek kurdu "Kendin yürümeyi dene seni tutuyorum." Ona döndüm "Sıkı tutuyorum kız." Daha sıkı tuttu beni yavaş yavaş ayaklarımı ilerletiyordum,sol yanım hariç bu Emre'yle de oldu.
Bunu fark etmiş olsa gerek ona döndüğümde ters bakışlarını gördüm.
Sol ayağımı atamadım ileriye doğru düşerken Karan belimden tutup bacaklarımı beline doladı "Sana sıkı tutacağım dedim." Dudağımın yanından öptü.
Fazla mıç mıç beni hep sıkardı ama o buna engel oluyordu...Sert bir çocukla birlikteydim,yoksa onun oyuncağı mıydım?
"Hırsını seviyorum." Aklıma gördüğüm rüya geldi,bana dokunuşu,sözleri gözleri...
Onu yanağından öptüm "Yoksa birileri utancını kayıp mı ediyor?"
Beni ayak parmaklarının üzerine indirdi ona zor yetişiyordum çok uzundu.
"Seninle hep beraber olmak istiyorum her nefes akışında,beni delirtiyor musun?"
"Zaten deli olanı delirtemezsin Karan." Yavaş yavaş söyleyebildim.
"Konuşmaya başlaman güzel bunun üzerine kutlama yapmalıyız senin sesinde kendi ismimi duymayalı uzun zaman oldu."
Her günümüz kutlamaydı bunu biliyordu.
"Seni aile evimize götüreyim ne dersin?"
Aile evi?
"Ne?"
Şaşkınlığımı sevmiş olsa gerek "Duydun işte tedavin bitmek üzere aile evimize gitme zamanı."
Onun babası ve annesi olmalıydı beni onlar ile tanıştıracaktı ama benim ailem? Onlar da orada mı?
"Tamam." Dedim heyecanla.
"Eşyalarımızı toplayalım sonra da gidelim yavru kurdum." Burnunu burnuma sürttü.
Beni kucağına aldı bahçeden çıktık asansöre bindik Karan aceleyle haraket ediyordu "Eşyalarımızı toplayalım uçak biletini aldım,çabuk kabul edeceğini biliyordum her zaman meraklısın akşam 19:00'da yola çıkmamız gerek."
Ona baktım şaşkın şaşkın Asansörden indik odanın kapısını açtı.
"Bu gün aile evimize gideceğiz."
"Ne?"
Yatağa oturttu yatağın altından orta boy bir valiz aldı kıyafet dolabını açtı dürüp valize koydu.
Çok sorum vardı ama soramıyordum sonunda valizi doldurdu valizin fermuarını çekerken bana baktı "Biliyorum yavru kurdum kafan çok karışık ama emin ol zamanla-"
Sözünü kestim "İki haftadır aynı şeyi söylemenden bıktım." Fermuarı kapatmıştı yatağa hemen yanıma oturdu
"Böyle olmak zorunda affet beni." Ellerimi tuttu beni alnımdan öptü saatine baktı
"Saat kaç olmuş hadi hadi." Belimden tuttu kendine bastırdı valizi aldı.
Kol saatine baktım 18:17 geçiyordu.
Kapıdan hışımla çıkıp asansöre bindik.
"Saat hadi çıkalım artık yetişiriz."
Asansörden indik bahçenin kapısını gördüm ama oraya girmedik tam karşısındaki kapıdan çıktık gene bahçe vardı ama çok daha küçüktü her yerde güller ağaçlar...
Dümdüz ilerledik "Tosun aç kapıyı kör müsün?" Tosun kapıyı açmak için iktirdi. koca göbekli bu adam hemen kapıyı açtı kapının önünde hazır duran arabaya bindik.
Arabanın içi de dışı da simsiyahtı buna şaşmadım.
Arabayı çalıştırdı "Camları kapatıyorum yılan vardır belki."
Dağın başındaydık,koskocaman bir evde sadece ikimiz.
"Daldın gene uzaklara." Bir elini direksiyondan ayırıp elimi tuttu.
Gözünü kıyafetlerime bakarken yakaladım "Yeni kıyafet alalım sana."
Elimi öptü kendi bacağına koydu.
"Evde kimler var Karan?"
Gözünü yoldan ayırmadan "Babam ve annem var."
Gözlerine baktım yoldan gözlerini kaçırdı o da "Ne var kız bunda neden şaşırdın?" Kıkırdadı.
"Nasıllar peki?"
"Kayınvaliden çok tatlı bir kadındır iyi anlaşırsın ama kayınpederin hakkında aynısını söyleyemem yavru kurdum."
Şehire inmiştik bile bir mağazanın önünde durduk.
"Nasıl bir elbise istersin?"
"Beni de al."
"Seni de mi alıyım?"
"Kendine yakıştıramıyor musun beni?"
"Ne alaka be?"
Arabadan indik kapısını sertçe kapattı benim kapımı açtı belimden kavradı.
"Karan şaka yaptım saçmalama rahat haraket edemiyorum."
"Kendin alacaksın kıyafetini."
"Karan hayır dedim."
"O zaman kıyafet falan yok." Arabanın kapısı açıktı beni tekrar koltuğa oturttu kendi yan koltuğa geçti.
"Gecelikle mi gideceğim?"
"Bunu sen istedin."
"Abartıyorsun."
"Abartan sensin."
"Hayır sensin."
Bana kısa bir bakış attı yola devam etti.
"Daha çok mu yol var?"
"Çok değil."
Arabayı büyük bir evin önünde durdu kapı ses çıkardı ve açıldı içeri girdik.
"Nasıl?"
"Zenginiz."
"Fark ettim ama nasıl..."
"Yakında öğreneceksin."
"Şunu yapmayı bırak."
"Neyi."
Arabayı park etti o an gri arabayı gördüm.
"O araba kimin?"
"Abimin evdedir kesin."
"Neden onu sevmiyorsun?"
"Seni ilgilendirmez."
"Nasıl ilgilendirmez be eşinim senin?"
"Hera yeter hadi girelim eve."
"Ya beni sevmezlerse."
"Zaten seni tanıyorlar."
"Nasıl ya?"
"Hera soru sorma artık bunaldım yeminle."
Kendi kapısını açtı ve çıktı sonra benim kapıma geldi açtı belimden kavradı boynuna bastırdı.
"Böyle mi gireceğiz Karan?"
"Nasıl gireceğiz başka yavru kurdum."
Kapıya yaklaştık hemen açıldı biri hoşgeldiniz dedi ama onu göremedim.
İçeri girdiğimizde Karan beni yere indirdi elini belime attı sanırım burası salondu bir kadın kanepeye yayılmış bacak bacak üstüne atmış kahve içiyordu bizi görünce bıraktı hafif gülümsedim
"Hoş geldin kızım." Rahatını hiç bozmadan beni süzdü "Giydir bu kızı."
Karan'a baktım "Anne o senin gelinin bir ismi var."
Kadın kahvesini geri aldı ve içti.
Karan beni kucağına aldı odanın solundaki merdivenlerden çıktık "Üzgünüm yavru kurdum çok üzgünüm annem babamla kavga etmiş olmalı." Burnumu onun burnuna sürttüm "Hiçbir şey umrumda değil senin dışında."
"Sana zarar gelmesine izin vermem bunu unutma olur mu?"
"Neden zarar gelsin,senin yanındayım?.."
"Daha odaya girmedik."
"Biliyorum."
Odanın önünde durduk en dip oda bizimdi kapıyı Karan açtı.
Kırmızı ve siyah karışımı renkte bir odaydı.
"Burası bizim odamız Hera."
"Neden komadaydım Karan?"
Beni yatağa oturtturdu yüzüme baktı gözleri kalbimi deliyordu ellerimi yüzüme bastırdım bakışları beni utandırdı.
Ellerimi çekti "Benden utanma diye kaç kere demem gerekiyor?"
"Senden utanmıyorum."
"Eee..."
"Hadi giyinecektim."
"Dolabın şurada ve makyaj masan hiçbirine dokandırtmadım."
Dolabı açtı elbiseleri göstermeye başladı.
"Dur dur onu giymek istiyorum."
"Bu mu?" Sol elindekini gösterdi.
"Hayır diğeri."
Düz mini siyah bir elbiseydi bacağında yırtmaç vardı yaka kısmı ise v yakaydı.
Karan geceliğimi çıkardı elbiseyi boynuma geçirdi beni ayağa kaldırdı ve elbiseyi düzeltti.
"Çok güzelsin."
"Senin kadar yakışıklı olamam."
Boynuna sarıldım "Eskisi kadar rahat olamayız Hera Altay."
"Biliyorum Karan Altay."
Saçma sapan topuz yaptığım saçımı saldı "Böyle daha güzelsin."
Kapı çaldı açılmadan "Efendim Zübeyde hanım gelmenizi istiyor babanız Eren bey geldi."
"Geliyoruz Gül Su."
Beni kucağına aldı merdivenlerden indik.
Solona indiğimizde düz gittik sonra sola döndük koskoca yemek masası gördüm.
Babasını gördüm bana dik dik baktı annesi de üzgüne benziyordu.
Karan beni sandalyeye oturttu yanıma geçti.
"Kızım yaşadığın trajedi için o kadar üzgünüm ki dile getiremem sanırım hâlâ yürüyemiyorsun."
"Az da olsa yürüyebiliyor baba daha iki hafta önce komadan kalktı her şey çok hızlı gelişti şu an akıcı bir şekilde konuşabiliyor bazen gene konuşamasada."
Masa buz kesti Karan tabağıma yemeklerden dolduruyordu.
"Abim nerede?"
"Hastanede işi çıkmış gelemedi."
"Arabası evin önünde de."
"Motoru ile gitti."
Babasının çok tuhaf olduğunu hissediyorum bana o kadar dik bakıyor ki bunları söylerken bile... Çok saçma.
Karan elimi tuttu "Hadi sevgilim yemeğini ye."
Tabağıma baktım balık,salata,havyar...
"Ben hayvar sevmem ki."
"Vitamin o Hera vitamin."
Rus salatasından aldım yavaş yavaş yemeğe başladım.