Bedenimdeki su tanecikleri yatağı ve üzerimdeki örtüyü ıslatıyordu.
Aklım karan'a gitti... Nasıl bana bunu yapabildi? Nasıl hasta olabilir? Boynunda kanlar vardı...Emre ile kardeşler, peki ben kimim? Daha ne kadar oyuncak bebek gibi oynanacağım? Annem babam kim?..
Bu sorular katlanarak çoğalıyordu kafam çok karışıktı...Ama hâlâ Karan için endişeleniyordum...
Doktor beni küvetten çıkarıp yatağa yatırmıştı sonra da gitmişti ama Karan'a ne oldu?
Kollarım yanıyordu bezi sürtüğü yerler o kadar acıyordu ki aynı anda yanıyordu.
Terlemiştim pencereye baktım ay göklerde süzülüyordu sanırım uyumuştum.
Kapı açılma sesi beni ürpertti doğrulmaya çalıştım içeri doktor girdi
"Uyanmışsın,o kadar çok uyudun ki öldün sandım." Elinde hap kutusu vardı bir de su.
Suyu çekmecenin üstüne koydu hap kutusunu açtı koyu pembe,beyaz ve turuncu hap çıkardı "Aç bakalım ağzını haplarını içireyim."
Eline suyu aldı ağzımı açtım ilk beyaz hapı koydu suyla beraber içtim sonra diğeri,sonra diğeri...
"Karan..." Dedim zorlukla duyulan bir ses ile doktor duymuş olacak yatağın yanına çömeldi "O iyi sadece onu durdurmalıydım endişelenme." Yeşil gözlerinden yorgun olduğu çok belliydi.
Bu iki kardeş çok farklıydı her anlamda farklıydı göz,ten,huy,kişilik,konuşma tarzı...Her anlamda.
Aklıma Karan'la konuşması geldi anneleri ile babaları onları ayırıyor muydu?
Düşüncelerimi sesi böldü "Ne düşünüyorsun?" Ayağa kalktı "Karan yarın gelir onu bekleme,içer belki bilmiyorum hizmetliler de gidiyor yanlış anlama korkarım diyorsan Karan gelinceye kadar seninle kalabilirim."
Ona baktım git dersem tek başıma ayağa bile kalkamıyordum o bir doktordu ama Karan tekrar bana kızar diye korkuyordum.
"Anladım kalıyorum." Nasıl anlayabiliyordu?
"Kol saatim yok ama en son saat 22:00'du gece yarısı gelir ben bir saat önceden giderim."
Bir sandalye çekti nereden buldu bilmiyorum ama yakınıma oturdu.
Birbizimize baktık "Tahriş için buz koydum tabii altına bir bez koyarak acını bir az olsun almıştır diye düşünüyorum şimdi de acın için İlaçlar verdim bir de vitamin." Hızlı bir şekilde anlattı.
"Yarın gene fizik tedavi uygulayacağız Karan hemen ayakta durmanı istiyor."
Ona baktım nasıl bu kadar hızlı konuşabiliyordu?
Birden midem guruldadı gözlerini bana dikti "Acıkmış olmalısın,yemek yapmayı bilmiyorum hem kendime filtre kahve doldurayım sana da yiyecek bir şeyler getireyim." Ayağa kalktı kapı sesiyle kayboldu.
Gözlerimi kapattım uzun sürmeden kapı sesi ile gözlerimi açtım "Kusura bakma yemek yokmuş,sadece çorba o da bozulmuş kendime kahve de yapamadım." Telefonu çaldı"Küçük bir işim var.
Gözlerimi kapattım.
***
Kuş cıvıltıları gözlerimi açmak için soyut bir şekilde itmiş gibi hissettim tenime deyen serinlik titrememe neden oldu.
Gözlerimi açtım ve onu gördüm "Günaydın yavru kurdum."
Karan eliyle saçımı geriye doğru attı.
Boynuna sarıldım dudaklarına yapıştım hemen bıraktım kucağına oturdum.
"Neden bana yavru kurdum diyorsun?"
"Sen kurt kadar vahşi,evcilleştirilemeyen aynı zamanda asilsin."
Dudaklarıma yapıştı onu ittim.
"Neredeyiz?"
Çevremize baktım beyaz tüllerle süslenmiş bembeyaz bir yataktaydık ona baktım her zamanki siyah baxterıylaydı bende kırmızı bir geceliğin içindeydim.
Kırmızı ve siyah kelebekler uçuşuyordu sorumu yanıtsız bıraktı ellerini belirgin baklavalarına dokandırdı.
Kolundaki dövmeyi gördüm Hera&Karan Altay "Uyanman gerek Hera." Siğiller söylemez her şey soldu.
***
Gözlerimi açtığımda Karan bana eğilmişti "Hadi yavru kurdum yemek hazırladım." Çekmecenin üstündeki tepsiye baktım bir tabak dolusu karnıyarık vardı yanında sodaya benzer bir içecek küçük bir tabakta tatlı.
Beni doğrultu o an onun ensesinde ki yarayı gördüm hafifçe dokundum elimi omzuna attı beni dikleştirdi.
Tepsiyi önümüze koydu çatalla karnıyarıktan aldı ağzıma götürdü sonra ekmeyi sodayı içirdi.
"Üzgünüm çok üzgünüm her şey için." Onu bezle sürtüğü yerlere bakarken yakaladım.
"Acıyor değil mi?" Çatalla karnıyarığı ekmeğe yerleştirdi aç gözlülük ile yiyordum.
"Yemekte yiyemedin..." Kol saatine baktım 3:00'dı.
Sodayı içirdi son ekmeği ağzıma attı tepsiyi çekmecenin üstüne koydu.
"Her şeyi batırdım her zamanki gibi..." Kafasını göbeğime Gömdü göz yaşlarından tenimin ıslandığını hissettim.
Kafasını kaldırdı gözleri yaşlarla doluydu "Hera ben normal değilim bunu biliyorum...Lütfen affet beni benim elimde değildi.Seni o ödlek ile gördüm ve ne yapacağımı bilemedim..."
Tekrar kafasını göbeğime Gömdü saçlarına dokundum.
"Sorun değil." Saçlarını öptüm.
Bana baktı "Üstümü değiştirip gelicem.
Soyunma odasına gitti.
Geri geldiğimde Sadece baxterıyla kalmıştı yatağa uzandı beni koynuna çekti.
"Bir az daha iyileş seni ailemiz ile tanıştıracağım yani ikinci kez.Yarın o ödlek sana ikinci bir ders verecek yavru kurdum,konuşman için başka bir ders vermek istedim ama gerek yok dedi abim olacak ödlek." Abisini neden bu kadar sevmiyordu? Ama sevmemesine şaşmamalı birbirlerinin tam zıttılar.
"Uyuyalım." burnunu omzuma gömdü.
Gözlerimi kapattım aynı şekilde onun omzuna Gömüldüm.
***
Gözlerimi açtığımda Karan yanımdaydı telefonu ile uğraşıyordu gizlice gözlerimin kenarından baktım biri ile mesajlaşıyordu ben okuyamadan sakladı "Günaydın yavru kurdum." Değerlendirici bir bakış attı önüne döndü.
"Kahvaltıyı hazırladım,uyuyamadım da."
Beni kucakladı hâlâ iç çamaşırlarıylaydım.
"Evde kimse yok giyinmesen de olur,sana sabahlık vereyim." Soyunma odasına gitti çok geçmeden geri döndü beni doğrultu sabahlığı giydirdi.
Beni kucakladı odadan çıktık.
Asansöre binmeden merdivenlerden indik.
Mutfak masasını gördüm o kadar güzel süslenmiş kii çeşit çeşit yapmış.
Beni sandalyeye oturttu "Çay katayım yavru kurdum bekle." Ocaktan cam çaydanlığı aldı masadaki bezin üstüne koydu.
"Ben sana yedireyim." Yanımdaki sandalyeye oturdu tabağıma omlet,siyah yeşil zeytin,pişi,domates salatası,peynirli krepler onu durdum "Yiyemem." Dedim "Yersin." Elini tuttum "Üzgünüm."
"Yemessen yeme Hera." Güldü kendi tabağını doldurdu "Ne güzel yapmışım be." Bana yöneldi çatalımı bana verdi "Tek yemeye çalış lütfen yapabilirsin."
Domatese batırdım çatalımı ağzıma götürdüm çiğnerken "Konuşmaya başladın bir az bir az kendin de yiyebiliyorsun o kadar mutluyum ki." Kafamı eliyle sıktı öptü.
"Soğutma bak Hadii."
Yemeğini afiyetle yerken durdu bana baktı "O ödlek gelecek sana fizik tedavi yaptıracak." Daha dün söyledi...
Neden kardeşini bu kadar çok sevmiyor anlamıyorum.
"Ver bakayım şunu iki saat yiyemiyorsun gıcık ettin beni." Elimden çatalı aldı ağzımı doldurmaya başladı.
İkimizinde tabağı bitince beni bahçeye götürdü Emre oturuyordu kafasında bandaj vardı.
Karan kesin bir şey yaptı diye geçirdim içimden.
Karan beni çardağın sandalyesine oturttu,Emre'nin yanına oturtmayacaktı tabiki.
Emre'ye yaklaştı ne konuştuklarını duyamıyordum.
Karan Emre'yi hafifçe itti her zamanki histerik kahkahası ile,bahçeden çıktı.
Onun gitmesini bekledim hemen sonra Emre yanıma doğru geldi.
"Yeni haraketimiz sandalyenin yaslanma yerine bir yastık koyuyorum." Yumuşak bir yastığı bana göre minderi koydu "Yan otur bakalım." Yan oturdum "Ellerini boynuna kavuştur." Kollarımın altı yanıyordu ama kendimi zorladım.
"Gövdeni yana doğru esnet bakalım." Dediğini yardımı ile yaptım.
"Şimdi beş dakika boyunca böyle kalmaya çalış,olur mu?"
Telefonundan süre tuttu, görmemi sağladı.
İkinci dakikadan sonra tamamen acıyı hissettim "Hera lütfen dayan." Üçüncü dakikaya geçmiştik terlediğimi hissettim Emre beni izliyordu "Dur dersen duracağım." Hayır anlamında kafamı salladım.
Beşinci dakikayı bitirdim zamanı durdu Emre "Yakında ayaklanırsın gibime geliyor gayret ediyorsun böyle devam et." Konuşurken beni kaldırdı mindere oturdum.
"Karan şimdi gelir beraber yürüyüş yapın bana kızıyor." Döndü arkasına bakmadan gitti.