Multimedia: Charles Xavier
Linkin Park - Crawling
-
"Ya insan ırkının hiçbir üyesinin gerçek hakkı yoktur, ya da aynı haklara sahiptir."
- Marquis de Condorcet -
+++
Tahtadan yapılma siyah kapı, pencereden süzen güneş ışığının altında parlıyordu.
5 kişinin gölgesi koridorun zeminine yansırken aralarındaki sessizlik küçük bir mırıldanma ile bozuldu. "Hadi artık." Logan nefesini seslice dışarı verdi. Şu an ki durum onu geriyordu. Zaten üzerine giymiş olduğu takım elbisesi ve kravatı onu boğacakmış gibi geliyordu.
Charles Xavier ellerini arabasının tekerleklerinden çekerken gözlerini az önce mırıldanmış olan Logan'a çevirdi. "Gerginsin." ellerini birleştirdi. Aslında hepsi gergindi. Buradan bir an önce çekip gitmek istiyorlardı. Üzerlerindeki elbiseler onları boğazlayacak gibi geliyordu. Hepsinin kasları gerilmişti.
Logan gözlerini kapıya çevirirken bir elini ceketinin kenarına koyup "Elde değil." dedi. Jean belli belirsiz bir gülümseme ile bu cümlesine tepki vermeyi ihmal etmezken atkuyruğu yaptığı saçlarının bir kaç tutamını arkasına attı. Alnına düşen saç tellerini ağzıyla üfleyerek havalandırdığında Ororo garip bakışlarla onu süzerek "Ne yapıyorsun?" diye mırıldandı.
Jean saç tellerine üflemeyi keserken gözlerine yansımış şaşkınlığını gizlemeden kaşlarını kaldırıp ona döndü. "Şey... hiçbir şey." diyerek onu geçiştirdi. Saç tellerine üflemeyi keserken mırıldanmaları dinlemek ile yetinen ve ağzını bıçak açmayan Scott ifadesizliğini koruyarak gözlerinin etrafını kaplayan kalın gözlüklerini kapıya çevirdi.
En paniği oydu. Yapmak istemiyordu. Heyecanlıydı. Stresliydi. Gerginlik üzerine çökmüştü ve altında ezildiğini hisseder gibiydi. Duruşu dikti. Gözlerini kapıda gezdirdikten sonra dik omuzlarını düşürüp Charles Xavier'e ithafen "Agh! Ben hazır değilim." dedi. Orada bulunan 4 çift göz ona dönerken Charles Xavier arabasını ona çevirdi.
Hepsi şaşkınlıkla ona bakıyor, söylediği şeye inanmaya çalışıyordu. Kapıya kadar varmışlardı. Şimdi bunun sırası olduğunu sanmıyordu. Logan "Bunu şimdi mi söylüyorsun?" derken gözlerini başka tarafa çevirdi ve sinirle karışık alaylı bir gülüşle 'hah' gibisinden bir ses çıkardı. Jean kalkık kaşları ile ona bakarken dudaklarını araladı. Charles Xavier kolundaki saate bakıp "Henüz 5 dakikamız var." dedi.
Jean Scott'un yanına giderken onu omuzlarından tutup biraz ileriye doğru sürüklemeye başladı. Birkaç adımlık mesafede durduklarında Scott gözlüklerini ona çekti. Her ne kadar gözlükleri yüzünün yarısını kaplasa da endişesi belli oluyordu. Gözlükleri bile bunu saklayamıyordu.
Jean dudaklarını ıslatırken ellerini omuzlarından çekti. Kollarını göğsünün altında birleştirip "Sakin ol. Sadece Senatör ile görüşeceğiz ki biz değil, Charles Xavier görüşecek. Konuşmayı o yapacak. Neden bu kadar gergin olduğunu anlamış değilim." derken sorarcasına bakıyordu.
Scott endişesini gidermeye çalışırcasına derin bir nefes alırken "Bilmiyorum. Sanırım medyanın tepkisi-" dedi ancak lafını tamamlayamadan Jean "Medya mı? Beni bununla kandıracağını mı sanıyorsun?" sözlerini sarfetti.
Scott yüzündeki ifadeyi yok ederken kaşlarını kaldırıp "İyi şeyler olacağını düşünmüyorum. Şu anki gerginliğim sadece kaygının getirisi. Yani... bilmiyorum. Kötü şeyler olacağını seziyorum." dedi. Jean küçük bir gülümsemeyi ihmal etmezken "Bak, kaygını ve gerginliğini yok etmelisin. Birazdan o kapıdan içeri gireceğiz ve sadece selam verip kuzu gibi oturacağız. Konuşma yapılırken de suskunluğumuzu bozmayacağız. Bunun neresi seni geriyor?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Difference § X-Men
Fanfiction"Geçmişten günümüze dek mutant ırkı her daim insanoğlu için bir gizemli kutu olmuştur adeta, genlerine ince ince işlenen muazzam gizem her zaman doğanın bilinmez tarafına dair bir ipucu vermiştir. Fakat insanlar anlamadıkları ve bilmedikleri şeyler...