Bi değişiklik olsun bıhtıh ya

173 20 77
                                    


ʕ⁎̯͡⁎ʔ༄

Pierre evin yanıyo askım.

Adeta karı koca vibe ı alıyorum, fotoğrafa aşık oldum galiba 😍

Yorumlarınızı da eksik etmezseniz, bu yazar çok seviniyomus şimdiden teşekkürler 😚😚😚

İyi okumalar üzümlü şekerlerim 🫶🏻🫶🏻

ʕ⁎̯͡⁎ʔ༄

Max'den;

Ağzımdaki kanı yere tükürmek zorunda kaldım. Lanet olsun.. Charles beni böyle görse kesinlikle kıyameti koparırdı.

"Ne yazık. Sen burada böyle acı çekerken sevgilin mışıl mışıl uyuyor Max."

"Hele şuradan bir kurtulayım.. o tableti de o kamerayı da götüne sokucam. Bekle sen.."

Çenem o kadar sızlıyordu ki gerçekten konuşmakta zorlanıyordum. Bana inatla canlı canlı Charles'ın ne yaptığını gösteriyordu saatlerdir. İlk bir saat odada yoktu, daha sonra ağlayarak odaya gelmiş yatağa uzanmadan önce tişörtünü değiştirip benim tişörtlerimden birini giymişti. Daha sonra da uyuya kalmıştı.

Güzel Charles'ım benim.. valla gelicem yanına bekle beni. Sağ çıkabilirsem tabii.

Tahminimce babam çoktan Monako'ya gelmiş olmalıydı. Carlos, Lando falan onu asla yalnız bırakmazdı. Bu piçin sadece yatak odasına kamera takması da aşırı manidardı.

Gerçi, evime ne ara girmişlerdi?

"Ah be Max. Bir pilotun sonu böyle kuytu köşede olmasaydı keşke."

"Ne zırvalıyorsun be. Ölsemde bir iki güne bulacaklar beni, çok heveslenme."

Adam beni süzdü ve yüzünde bir gülümseme oluştu. Galiba yarrağı harbili yemiştim bu sefer. Beline takılı silahı aldı ve emniyet kilidini açıp hızla sürgüsünü çekti.

Anlıma dayanan soğuk namlu istemsice titretti beni. Kafamdaki silaha rağmen bu kadar soğukkanlı oluşum.. beni bile korkutmuş olabilirdi.

Eğer öleceksemde, yatakta uyuyan sevgilime bakarak ölmeyi yeğlerdim. Taburenin üstünde duran tablete indi gözlerim. O beni göremese de ben onu görüyordum. Kendini suçladığını ve kendinden nefret ettiğini çok iyi biliyordum.

Keşke ona son kez sarılabilseydim.

"İyi vur hadi. En azından öbür tarafta sorgu sual senden sorulur."

"Bu kadar istekli olduğunu bilmiyordum Max. Ama hayır. En azından biraz daha nefes alabilirsin."

Anlımdan çekilen silahla sinirle gözlerimi araladım. "Ya ver ver ben kendimi öldürücem ver. Bıktım ya ver."

Bana garip garip baktı ve gözlerini devirdi. Hele Joseph amca gelsin o gözlerini yedirmezsem sana.. adımda Max Verstappen değil olum.

Tableti eline aldığında manidar bir bakışla bana döndü. Loş ışığın altında göz rengini seçemesemde bayık bakışları bir hayli sertti.

"Biraz klasik ama, Charles'ı kendime biçtim. Yani eninde sonunda öleceksin zaten."

"Benim sevgilim satılık arsa mı orospu çocuğu."

"Çok terbiyesizsin Max. Medyaya karşı hiç böyle değilsin."

"Ya ya ya.. anan da öyle diyordu."

Adam kafasını iki yana salladı birkaç adım geri atarken.

"Unutulmanın tadını çıkar Max."

"Hadi git işine!"

O daha fazla bir şey demeden ayrılırken yüzüm ekşidi. Çoğunlukla yüzüme yumruk yemiştim ama piç herif karnıma falan da iyi geçirmişti. Joseph amcanın etrafta olmamasından dolayı burada olduğunu düşünüyordum.

Şöyle sıcak yatağıma yatmışım yanıma da bıcır bıcır gülümseyen Charles'ım yatmış.. keşke o uykuma geri dönebilseydim be.

Charles'dan

Uykumdan uyandığımda yanımdaki boşluk kalbimi acıttı. Max'in olmadığını bilmek kafamı yememe neden oluyordu. Jos ve Max'in arkadaşı, adı Fethi imiş, bu kaçırılma meselesi üstünde fazlasıyla düşünüyorlardı. Carlos'un teorileriyle de çoğu taş yerine oturuyordu.

Ancak.. benim aklım Max'deydi. İyi miydi, yaşıyor muydu bilmiyordum. İçimdeki tek bir umut diyordu ki; amcam onu öldürmüş olsaydı cenazesi çoktan evinin önünde olurdu.

Eğer böyleyse amcam onu niye kaçırmıştı?

Bir şeyler planlıyordu ve ben bunu kestiremiyordum. Kafa karışıklığımla ayağı kalkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim. Aynadaki yansımama baktığımda gece boyu ağlamaktan dolayı gözlerim kurbağanın hortlak gözlerine benzemişti.

Ayılmak için birkaç kez yüzüme su serptim, dişlerimi fırçaladıktan sonra hiç üstümü değiştirmeden aşağıya indim. Herkes ayaktaydı, güneşin geliş açısına göre neredeyse öğlen olmalıydı.

"Charles!"

Gece burada kalan ve uyumadığı her halinden belli olan Carlos ayaklanmıştı benim merdivenlerden indiğimi gördüğünde.

"Günaydın evlat."

Mutfakta bir şeyler hazırlayan Lando ve Jos'a baktım. Belki padokta birkaç kez birbirlerini görmüşlerdir ama gece fazla iyi anlaşmışlardı.

Gece eve nasıl geldiğimi de tam hatırlamıyorum aslında. Üç-dört gibi Jos'un geldiğini hatırlıyorum sadece. Çocuklara ve Jos'a bildiğim her şeyi anlatıp odama çekilmiştim. Yatmadan önce Max'in Redbull tişörtlerinden birini giymeyi unutmamıştım.

En çok bunları tercih ettiği için kokusu sinmişti üzerine, ki hâla çıkarmamıştım bu yüzden. Gözüm, kendimi aynada gördüğümde garipsese de sonuçta Max'in tişörtüydü.

"Bir haber var mı?"

Kendimi Carlos'un yanına attığımda kimse onaylar bir ses çıkarmadı. "Fethi araştırıyor. Etraftaki kamera kayıtlarına her şeye bakacak. Monako küçük bir yer bilirsin, elbet bulunur."

"Ya Monako'da değilse?"

"Fazla uzağa gitmiş olamazlar Charles. Amcanın buradan ayrılacağını düşünmüyoruz."

Jos benim sorularıma yatıştırıcı cevaplar sunduğunda geri sessizliğime döndüm. Mantıklıydı ama içimden bir ses buralarda olmadıklarını söylüyordu.

Herkes kendi halinde takılırken kapı zili çalmasıyla ayaklandım, kapıyı açtığımda karşımda hiç beklemediğim bir insan vardı. O kadar uzun süredir görmemiştim ki, babama benzemese onun o kişi olduğunu anlamazdım.

"A-...Amca?"

"Sana da merhaba yeğenim."

_~_

Tamam kabul biraz kısa oldu ama bu atraksiyonlardan sonra final yapmayı düşünüyorum. 🥲🥲

Eğer bir fikriniz yada benim fikrim olursa yazmayı denerim. Ama bir ay sonra yks sınavım olduğu için çok aktif olamayabilirim. 😔😔

Ve şey evet Türk bir karakterimiz var 🙃🙃 Yaşasın milliyetçilik 🤘🏻🤘🏻

Accident 🤙🏽🤙🏽Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin