"İnanabiliyor musun Burcu?"dedi Nilay ağlamaklı sesiyle. "Babamla gitmeme izin vermemek ne demek ya?" Gecenin köründe hangi mega zekalı annesiyle kavga eder? Tabiki de el bebek gül bebek büyütülen şımarık kız çocuğu Nilay! Şu kızın saçmalıklarıyla uğraştığıma inanamıyorum. Neymiş? Babası iki ay sonra Fransa'ya gidecekmişmiş, onunla gitmesine annesi izin vermiyormuşmuş. Ama Nilay gerçekten katlanılmaz hale geldiği için annesine burada olduğunun mesajını attım. Evden çıkmadan numarasını vermişti. Yarım saate falan burada olurmuş. O zamana kadar sabredebilirsem iyiydi. "Annen diyorsa vardır bir bildiği." dedim sıkıntılı bir nefes alarak. "Yok işte! Sadece beni sinir etmekten zevk alıyor." Bu konuşma iyice canımı sıkmaya başlamıştı. "Küçüklüğümden beri dün dediği hiç bugüne tutmadı... önce git dedi şimdi gitme diyor...Bensiz yapamıyor çünkü,malum şirketin bütün işlerini bana yaptırdı-"diyordu ki kendimi tutamadım. "Nilay yeter!" diye çıkıştım bir anda ve bir kaç saniyelik sessizlikten sonra devam ettim. "Annen yanındayken değerini bileceğine gelmiş bana şikayet ediyorsun...Bu gece kal, yarın git güzellikle hallet meseleyi. Ben yatıyorum size iyi geceler."
Salondan çıkıp odama gitti. Direk yatağıma yatıp yorganıma sarıldım. Bir kaç dakika sonra Alper odaya girdi. "Yorulmadın mı?"diye sordu fısıldayarak. "Neyden?" diye sordum aynı şekilde. "Anneni armaktan" dedi bir anda. İlk başta durdum, hiç bir şey söyleyemedim. "Hayır." dedim kararlı sesle. "Çünkü asıl vazgeçersem kaybederim" dedim ve kendimi uykuya esir bıraktım.Sabah uyandığımda Alper'i mutfakta kahvaltı hazırlarken gördüm.
"Gitti mi bizim şımarık?" dedim uyku sersemliğiyle sinir karışırık bir sesle. "Sana da günaydın" dedi yüzüme bakmadan. "Sen uyuduktan yarım saat sonra gitti o" güldüm. "Annesi geldi değil mi?" diye sordum "nerden bildin?" dedi bana dönerek "ben mesaj atmıştım gelsin alsın diye...ayrıca koskoca Sema Yılmaz, kızının gece gece nereye gidebileceğini bilmiyor mu? Bugün eve tekrar gidip alt kata kamera yerleştirmemiz lazım." dedim. "Ben sen yukarıdayken hallettim onu"Şok içinde kaldım
Suratına mal gibi baktım
Yetmedi, boş boş göz kırpıştırdım."Benimde bu hayatta çaktırmadan yapabileceğim hiç bir şey yoktur." dedi sırıtarak. Bana yaklaştı.
Bende yanağına yumruğumu çaktım. Yemin etmiştim yapacak bir şey yok.
"Nalan! Ne yapıyorsun delirdin mi?"diye bağırırken bense sırıtıyordum. "Dün yemin etmiştim valla ne yapayım?" Ben kahkaha atarken o son derece ciddi bir ifadeyle suratıma bakıyordu. "Komik mi?" dedi aynı ciddilikle. Bense gülmeye devam ederek "Evet!" dedim. Oysa buna karşılık "gülme şöyle karşımda!" Dedi. Ama bu beni durdurmadı. "Sen dün sırıtırken iyiydi!" dedim. Yarım saatlik bir gülmeyle bağırma arası duygu değişiminden sonra soluğu ofiste aldık. Babam Alper'in sıfat-ı eşgalini gördükten sonra direk bana döndü.
"Nalan" dedi en bıkmış sesiyle. "Efendim şefim?" dedim en sakin halimle. "Kızım sen akıllanmayacak mısın? Daha ilk günden yumruğu çakmışsın. Hangi saçma sebepten dolayı yaptın bunu?" dedi ciddiyetle. Benimse hâla hiç bir şey umrumda değil gibi bir halim vardı. "Onu açıklayamam. Devlet sırrı." derin bir iç çekip önüne döndü. Dün yerleştirdiğimiz kameraları izliyorlardı. Gerip bir şey görünmüyordu. Alper de kamera görüntüsü olan bilgisayara doğru ilerlerken ben Kübra'ya gözlerimi dikmiş en kötü bakışlarımla bakıyordum. Kübra ise bakışlarını benden gizliyordu. Tam yanına gidiyordum ki bir anda bir sessizlik oluştu ve arkamda tanıdık bir ses duydum."Özlediniz mi beni?"
Sıla'ydı bu. Geri dönmüştü. Herkes şok içinde Sıla'ya bakıyordu. Bense geleceğini biliyordum. Alper'se Sıla'yı tanımadığı için hiç bir tepki vermemişti.
"Sensiz olmuyor be kanka"dedim ona sarılırken. En son bizimkilerde şoktan çıktı çok şükür. Sonra Alper'le Sıla tanıştı. Ve tekrar kameralara döndük. Hâla anormal bir şey yoktu. Derken Furkan Yılmaz çalışma odasına girdi. Adamıyla bir şeyler konuşuyorlardı. "Sesini aç" dedi babam Arda'ya. Arda denileni yaptı.Tam oan Furkan'ın çalışanına "Serkan Yeliz hanıma söyle, Asude'yi getirsinler." demesiyle elimde tuttuğum çantam ellerimden kayıp gitti.Asude...
"Ben bunu diyeceğinizi tahmin edip önceden söylemiştin Furkan Bey." dedi yanındaki adamı. Bense söylediği isimden sonra kopmuştum...
"Asude"
"Asude"
"Asude"Anne
Alper'in koluma dokunmasıyla kendime geldim. "İyi misin?" derken düşen çantamı aldım. "İyiyim. Yıllar sonra annemin ismini birinden duyunca garip hissettim." dedim. Bir kaç saniye sonra babam bana döndü. "Nalan..." derken sözünü kestim. "annemin o evde olması hiç bir şeyi değiştirmeyecek. Önce belgeleri bulacağız sonra annemle Dilşah'a odaklanacağız." dedim en kararlı sesimle. O da bana "aferin" der gibi baktıktan sonra geri ekrana döndü. "Haftaya Müzayede var...mekan buldunuz mu?" Diye sordu adamına Furkan. "Hayır. Sema hanım hoşgeldin yaz partisi düzenleyecekmiş iki gün sonra onu hazırlanıyoruz." Ne? Cidden mi? Ona da mı gidecektik? "Nalan, Alper, bir yolunu bulup gidin."dedi babam iç sesimi duymuş gibi. "Ya bir şey soracağım, Alper benimle her yere gelmek zorunda mı?" Soğuk tavırları rahatsız ediciydi. Anlıyordum annesi yüzünden bana bu kadar mesafeliydi ama ne bileyim? Bana soğuk davranması hoşuma gitmiyordu. Bana sıcak yaklaşsın istiyordum.
Ben neden böyle bir şey istiyordum?
Babam bana bıkkın bir bakış attıktan sonra Furkan'ın koşarak odadan çıktığını fark etti. Salon kamerasını açtı ve Furkan'ın orada olduğunu gördük. Sadece o da değil...
Dilşah'da oradaydı.
"Ya anne 70 soru da 3 yanlışım varsa ne olucak yani dünya mı yok olacak?" diyordu Dilşah. "70 doğru da yapabilirdin ama sen ne yaptın? 3 tane yanlış!" Her zengin ailede illaki baskı altında bir çocuk vardır. O da benim kardeşimdi. "Anne okulda 4. Oldum daha ne istiyorsun?" diye isyan etti Dilşah. "Birinci olmadan gözüme gözükme Nida!" Sema'nın yükselmesine karşılık Dilşah beni şok eden bir şey söyledi.
"Yemin ederim biri çıksa dese ki bunlar senin ailen değil, bir dakika düşünmem evi terk etmek için!"
Kardeşim yıllardır mutsuzdu.
"Kız daha 6. Sınıfa gidiyor kızdan istediği şeye bak!" diye çıkıştım bir an. "Önce kendi çocukluğuna baksın da öyle konuşsun. Kadının matematiği ve türkçesi vasatın üstü! Bedeni bile 1." desiğimde Yaman derin bir iç çekti. "Ey gidi günler. Bir zamanlar geçtiğim tek ders bedendi." Kübra boş boş suratına bakıp "aklını değil vücudunu kullandığın içindir o." dedi. Bense hâla Sema'ya söyleniyordum ki Alper'in dudaklarının arasından tek bir cümle çıktı.
"Herkes anne olmamalı işte"
O an ilk defa göz göze geldik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YELPAZE
ActionNalan annesi ve kardeşine 14 yaşında veda emiş, istihbarat teşkilatının başarılı bir ajanıdır. Annesi ve kardeşini bulma yolunda ise Alper ona eşlik edecek, tamamen sahte kimliklerle ilk adımı atacaklardır.