ZİFİR YÜZEYLER1.DEHLİZ
Söyle, Deniz Sungur
"Karanlığın içine adım attığında, artık geri dönüş yoktur. Her gölge bir sır, her sessizlik bir fırtına saklar."
Babamın saatlerdir kullandığı arabadan, şehrin isminin tabelasının olduğu yol kenarında indiğimizde gökyüzünü kaplayan bulutların ve kaldırımları ıslatan yağmurların beni de bir gün içerisine dahil edeceğini ve bana bir çıkış yolu bırakmayacağını bilmiyordum. O gün ayaklarımın geri geri gitmek istediğini anımsar gibiyim, üstüne çökecek sisi hissetmiş gibi.
Her şeyden önce...
Şehre adımımı ilk attığım anda, bir an için kendimi dünyadan soyutlanmış gibi hissettim ve zamanın dışında; bambaşka bir dünyada buldum. Dehliz, adı gibi, karanlık bir labirentti. Gerçeklikle kopardığı bağını dik yokuşlarından aşağıya atmış, kendine çizdiği sınırlarda; bir balığın yaşadığı fanus kadar ufak ama balık için tüm dünyaydı.
Yağmur günlerdir hiç durmadan yağıyor, evlerin çatılarına çöken sisle birlikte şehrin kasvetli havasını yoğunlaştırıyordu. Gözlerimi ovuştururken, yaşadığım bu yeni şehrin ilk izlenimlerini kafamda şekillendirmeye çalışıyordum.
Evim, şehrin merkezine yakın, eski bir apartmandaydı. Duvarda solmuş bir tabela, bina numarasını gösteren demir bir levhaya sahipti. Apartman, köhne ve zamanın izlerini taşıyor gibiydi. İçeri adım attığımda, dar bir koridorda yürüyerek, kapıyı açtım ve içeri girdim. Evin içine girdiğimde, eski mobilyalar ve terkedilmiş eşyalar vardı.
Eve yerleşeli neredeyse bir hafta olmuş ama bir haftadır evden dışarıya adımımı atmamıştım, şehre yerleşmek gibi planlarım zaten yoktu. Bütün temel ihtiyaçlarımı apartmanın içerisindeki büfeden karşıladığım için bir haftadır durmaksızın yağan yağmurda bir kere bile ıslanmamıştım, sadece odamın camını açıp elimi dışarıya uzattığımda dirseğime kadar akan su damlaları dışında.
Şimdiyse odamın karanlığına sığınmış, yağmur damlalarının pencereye vurmasını dinliyorum. Dehliz'de sekizinci günüm, dışarıda her şey griye bürünmüş; ama ben burada, kendi içimdeki fırtınayla mücadele ediyorum. Günlerdir kaç defa bu sayfaların başına oturdum, kaç defa zihnimi toparlamaya çalıştım bilmiyorum. Tek bildiğim şey bu şehirden bir an önce kurtulmak için tezimi bitirmem gerektiği ama içinde bulunduğum karamsarlıkta kelimeler bile anlamını yitirdi.
Zifir Okulları, şehirdeki en prestijli eğitim kurumlarından biri; yalnızca seçkin ve özenle seçilmiş ailelerin çocuklarını kabul eden bir okul. Okulun misyonu, öğrencilerini akademik mükemmeliyet ve liderlik becerileriyle donatmak. Zifir Okullarından mezun olan her bir öğrenci, mezuniyetlerinin ardından belirli bir süre boyunca farklı şehirlerde tez yazmakla yükümlü. Benimse tek dileğim bu lanet tezi bitirip bu şehirden kurtulup eski hayatıma ve beni bekleyen aileme dönmek.
Günün sonunda tezi bitirmek için dışarı çıkmam gerektiğini, hatta arttırıyorum hemen şu an sokağa karışmam gerektiğini biliyorum; çünkü tezin benden istediği yeterince açık. Dehliz'de bulunmak seni nasıl biri yaptı, senin Dehliz'de bulunman Dehliz'i nasıl etkiledi?
Dehliz'de yaşama. Dehliz'i yaşa! Bu not da babamın, tez dosyamın arasına sıkıştırdığı bir ipucuydu. O da tezini Dehliz'de yazmıştı abim Arven'in de Dehliz'de yazdığı gibi, annemin aksine; annem üçümüzden de şanslı olandı. O Zifir'den mezun olanların tezini yazabileceği en iyi yerde yazmıştı, Solares'te. İki yılı beraber okuduğum kuzenim Vera'nın da şu an orada yazıyor olduğu gibi, iki sene boyunca ikimize de aynı şehrin çıkacağına o kadar inanmıştık ki; şehirlerimizin isminin yazdığı zarflar bir pazar kahvaltısında önümüze bırakılınca, neredeyse üzüntüden yas tutmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİR YÜZEYLER
RomansaZifir Okulları'ndan mezun olanların yolları, Dehliz'in karanlık ve gizemli sokaklarında kesişir; burada her gölge bir sır, her sessizlik bir hikaye saklar. Karya, kaderin ince iplikleriyle bu karanlık şehre çekildiğinde, ruhunu arındıran bir ışık a...