5. Bölüm

17 1 1
                                    

CENAZEDEN İKİ GÜN SONRA

Kafamın içindeki sesler susmak bilmiyordu.
Bütün duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Sanki bir el boğazımı sıkıyordu da o yüzden nefes alamıyordum. Hayat ne kadar acımasız dimi? ne olup ne olmayacağına karar veremezsin, aileni seçemezsin, başına gelecekleri bilemezsin. Keşke bunların hepsine biz karar verebilsek ama işte maalesef veremiyoruz. Ama önemli olan ne biliyor musunuz? hayatımıza yalnızca biz yön verebiliriz başkası değil. Kafamın içi mezarlıklarla dolu beni içine çekiyor yavaş yavaş, sanki kayboluyorum karanlıkta gücüm tükenmiş gibi hissediyorum. Birinin bana seslenmesiyle kapattığım gözlerimi yavaşça açmaya başladım. Karanlığa alışan gözlerim ışığı görünce geri kapandılar.

"Yaaa kalkk bir silkelen kızımm" bunu diyen kişi Akasyadan başkası olamazdı. Bu dünyada beni böyle uyandıracak başka kimse yoktu. Gözlerimi yavaşça araladım. Gözlerimi birkaç kere kırpıştırıp etrafıma bakındım bir süre sonra yavaşça yatakta doğruldum. O kötü günün üstünden iki gün geçmişti koskoca iki gün. O günden beri sürekli uyuyordum. Abimin dedikleri fazla ağır gelmişti. Beni sevmiyor olmalarını bir kez daha hatırlamak canımı yakmıştı... Akasya'nın hastanede söyledikleri bütün gün kafamın içinde dönüp durmuştu. Son yaşananlardan sonra bende bu seçeneğe sıcak bakıyordum o yüzden bu konu hakkında  konuşmamı gerekiyordu. Kurmuş dudaklarımı yalayıp, derin bir nefes içime çekip bakışlarımı Akasya'ya çevirdim.

"Uyandım Akasya sen git içeri geliyorum ben, konuşmamız gerek zaten." Akasya söylediğime uyup içeriye gitmişti bende bir 20 dakika odada oylanıp kafamı topladıktan sonra içeri yanlarına gittim. Beni gördükleri an bakışlarını bana çevirdiler.

"Evet bizimle ne konuşmak istiyorsun cimcime" bakışlarımı hepsinin gözlerinde gezdirirken Kuzey'in bunları söylemesiyle bakışlarım onunla kesişti. Karşılarından duran sandalyeyi çekip oturdum.

"Evet, nerden başlayacağımı hiç bilmiyorum ama bir yerden başlamam gerekiyor. Benim kafama birkaç gündür Akasya'nın hastanede söyledikleri kafamı karıştırıyor"

"Ay ışığım yaa ben onları üzül diye söylemdim sadece aklıma böyle bir şüphe düştü sadece özür dilerim"

Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim.
"Özür dileme Akasya bende senin haklı olabileceğini düşünüyorum. Dediklerin haklı şeyler gibi duruyor." Konuşmamı bitirdikten sonra kafamı yukarı doğru kaldırdım ve bir kaç saniye kendime zaman tanıdım Can'ın kolumu tutmasıyla tekrar onlara döndüm.

"Huysuz şirine sen ne dersen biz okeyiz senin şimdi aklına ne var sen söyle bakalım." Can bunları söyledikten son Kuzey ve Akasya onaylar gibi mırıltılar çıkardılar.

"Şöyle önce babamdan dna testi yaptırmak için saçını yada onun bir eşyasını almamız gerekiyor. Onu aldıktan sonra zaten gerisi kolay gerçeği öğrendiğimiz zaman ne yapıcağımıza o zaman karar veririz."

"Peki ama nasıl alıcaz ay ışığım" nasıl alıcağımızı bende bilmiyordum. Sabahtan beri aklımı kurcalayan da buydu.

"Orasını ben bilmiyorum işte" sandalyeden kalkıp bir oraya bir buraya yürümeye başladım.

"Okey o zaman cimcime hepimiz susup ne yapıcağımızı düşünelim." Herkes susup düşünmeye başlamıştı. Akasya kafasını Kuzey'in omzuna koymuştu hemen, bir şey düşündüğü zaman hep böyle yapardı. Bir o tarafa bir bu tarafa yürüyüp ne yapacağımı düşünürken Akasya' nın kuzeye dalaşma sesini duyduğum an kafamı hemen o tarafa çevirdim. Onların dalaşmaları her zaman çok komik oluyordu.

"Ayyyyy kuzeycim ne kadar zekisin sen demesen de biz zaten düşünecektik" diyip Akasya sinsi bir şekilde gülümsedi.

"Bana bak süslü seni varya parlarım şurda, ayrıca cidden zekiyim ayırca çok yakışıklıyım." Kuzey'in bu kendini beğenmiş halleri yok mu beni benden alıyordu. Bunlar çocukluğumuzdan beri böyleydi sürekli atışıyorlardı.

Geçmişin karanlık izi Where stories live. Discover now