8. Bölüm

18 1 17
                                    

3 gün sonra
————————
Koskaca üç gün bir çırpıda geçi vermişti. Şimdi hepimiz masanın etrafına dizilmiş üstünde duran zarfa bakıyorduk. Hiç kimsenin açmaya cesareti yoktu özellikle de benim, bu zarf benim hayatımı değiştirecekti, bu zarf benim hayatıma yön verecekti. O kağıdı açıp gerçeği öğrenmeye elim bir türlü gitmiyordu. İki elimi birbirine kenetledim titremesi geçer umuduyla, sanki herkes benden bekliyormuş gibi bana baktılar. Derin bir nefes alıp kağıdı açmak için masaya uzandım. Ben Dolunay keskin, hayatı bir kâğıt parçasına bağlı olan Dolunay keskin.! Kuzey uzanıp destek vermek amacıyla yavaşça omzumu sıktı. Hayatım bu kağıt parçasına bağlıydı. Hesap sorulması gerekiyorsa sorulacaktı. Gerçekler tek tek ortaya çıkacaktı. Derin bir nefes alıp hızla kağıdı açıp sonuç kısmına baktım. Yazan soncu görmemle ellerimin daha şiddetli titremeye başlamıştı. Gözlerime yavaş yavaş yaşlar dolmaya başlamıştı aşağıya akmak için benden komut bekliyorlardı. Kendimi hazırlamıştım onların ailem çıkmaması ihtimaline ama burada yazınca insan kötü oluyordu.

Bizimkiler bu halimi görünce Kuzey hızla elimdeki kağıdı çekti ve hep beraber sonuca baktılar.

Can hiddetle konuşmaya başlamıştı.
"Nasıl amk ya böyle bir şey nasıl olabilir bunu nasıl sana söylemezler Allah Kahretsin.!"

Akasya gelip kollarını boynuma doladı. O anın şokuyla ona karşılık verememiştim.

"Can abi sakin ol bak bende sakin değilim hesap sorulacak hemde çok güzel bir şekilde" dudaklarımdan benden bağımsız bir şekilde hıçkırık kaçtı ve onu takip eden gözyaşları, ağladığımı gördükleri gibi beni hızla sarmaladılar.

"Ay ışığım ağlama lütfen dayanamıyorum ağlamana"

"Hesap sorucaz  cimcime sen hiç merak etme"

"Evet huysuz şirine tek tek hesap sorucaz gerçekler ortaya çıkacak"

Hepimiz hızlı bir şekilde ağaç evi terk edip bizim evin yolunu tutmaya başladık. Verilecek bir hesap anlatılacak bir geçmiş vardı.

Ben Dolunay Keskin hayır ben sadece Dolunay hayatı bir kağıt parçasıyla yok olan o kişi, bildiği sandığı her şeyin yalan olduğunu öğrenen bir kişi. Kimdim ben? aklımda sadece bu soru vardı. Peki gerçek ailem onlar kimdi? Yaşıyorlar mı? Yoksa öldüler mi? önce hesap soracaktım sonra gerçek ailemin peşine düşecektim. Bizim eve çoktan gelmiştik. Kapıda durmuş benden gelicek komutu bekliyorlardı. Ben önden ilerlemeye başlayınca onlarda peşimden gelmeye başlamışlardı, kapıyı açıp eve girdim. Şansıma abim ve babam evdeydi. Salonda olduklarını görünce direk salona gittik.

Babam bizi görünce kafasını gazetesinden kaldırdı.

"Dolunay ne oluyor kızım"

"Bana kızım deme"

"Ne oluyor sana dolunay babamıza karşı saygılı ol" abimin bunu demesiyle Can abimin suratına bir yumruk geçirdi. Abim o yumruğun şiddetiyle geriye savrulmuştu. Tam kalkıp atak yapacaktı ki Kuzey abimi tuttu.

"Bitti Ahmet Keskin sen benim babam değilsin. Bana kızım demekten vazgeç ve anlat"

"Ne saçmalıyorsun sen Dolunay yok öyle bir şey"

Akasya daha fazla dayanamadan babamın suratına DNA testini fırlattı. Babam kağıdın ne olduğunu görünce sapsarı kesilmişti. Bakmayın babam dediğime ağız alışkanlığı yoksa bu adam benim babam değil.

" sen.. nasıl peki madem gerçeği öğrendin dinle o halde"

"Evet biz senin ailen değiliz seni yıllar önce doğduğun hastanede ailenden kaçırdık."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 24 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Geçmişin karanlık izi Where stories live. Discover now