Her şey Levi Ackerman'ın çıktığı deplasmanda taraftarının yüzüne top atmasıyla başlamıştı.
''Further apart, the closer that we are
I'll keep you far away, from me like a star
Hard not to fall for you, I gave you all my heart''
fallen star by the ne...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Asansör kapısı açılıp otoparka çıktıklarında büyük ihtimalle fiyatı Raven'ın maaşının yüz katı olan siyah spor araba göze çarptı.
Kadının topukluları kimsenin olmadığı otoparkta yankı yaparken elini adama uzattı. Levi'ın anlamadığını belli eden bakışları Raven'ın üzerinde geziyordu.
"Ben sürebilir miyim?"
"Raven..."
"İşe başladığımdan beri müşterilerimin arabalarını çok kez sürdüm, başa çıkabilirim."
Levi elindeki anahtarı Raven'ın eline bıraktığında genç kadın kazandığı zaferle gülümsedi. Hızla arabayı açıp sürücü koltuğuna yerleşti.
Motorun çalışma sesi otoparkı inletirken geri gelip otoparktan çıktı, sitenin kapısına kadar normal bir şekilde geldikten sonra güvenliği selam verdikten sonra açılan kapıyla birlikte gaza bastı.
İşte şimdi başlıyordu.
Tekerleklerden çıkan ses dikkatleri çekti, genç kadın yolun boş olmasını fırsat bilip gaz pedalına daha da bastı.
"Raven, yavaş."
"Sakin ol Levi, bir şey olmayacak." dedikten sonra hız ibresinde yüz yirmiyi görene hızlandı.
New York'un canlı ışıkları caddeleri aydınlatırken şahit olduğu bu görüntüye hayran olmuştu. Sürücü koltuğunda oturduğu son model araba, yanında ligin en pahalı oyuncularından biri, New York ve radyoda çalan Justin Bieber şarkısı...
"Can we be, can we be Be each other's company?"
Duyduğu sözlerle pür dikkat yola bakan kadına çevirdi gözlerini genç adam, Raven'ın on yıl önce bir fangirl olduğuna dair şüpheleri vardı. İki gün önce mutfakta Harry Styles dinlerken kahve yaptığına şahit olmuştu. Spotify hesabındaki çoğu playlistte de 2014-2016 yıllarında popüler olan pop sanatçıları vardı.
Şehir ışıkları azalmaya başladığında arabalar da azalmıştı, Raven gazı köklerken yüzündeki gülümsemeyi izledi genç adam.
Gülümsemenin en çok yakıştığı insan olabilirdi.
Raven hızını yavaşlatıp sağa döndükten sonra barın ışıklı tabelası göze çarptı, Levi burayı birkaç defa arkadaşlarından duymuştu.
Arabayı durdurup valeye anahtarı verdikten sonra içeri girdiler, burası çok parlak ışıkların olduğu bir yer değildi. Dans pisti dışında sakindi.
İçeri girdiklerinde bir çalışan onları karşıladı, boş bir masaya geçtikten sonra siparişlerini verdiler.
Levi yarın antrenmana gideceği için alkolsüz kokteyl istemişti, hocasından azar yemek istemiyordu.
İçeride çalan İspanyol şarkısının sözlerini anlamasa da canlı bir havası vardı. Yana baktığında Raven'ın şarkıyı bildiğini fark etti, bu kadın onu gün geçtikçe daha çok şaşırtıyordu.
