29🌻

29 6 0
                                    

[Hyunjin ve jeongin]

Hyun🖤:
Hadi bakalım/
Güven kendine hyunjin/
Seviyorsun onu/
Söyleyebilirsin/
Şimdi sakince dışarı davet ediyorsun/
Evet/
Bunu hallettik mi tamamdır/
Jeongg
Bebek
Bakar mısın
(Gönderildi 16.48)
(Görüldü 17.00)

Bebeğim🧡:
Efendim hyung?

Hyun🖤:
Derste miydin

Bebeğim🧡:
Hayır evdeydim
Yemek yapıyordum

Hyun🖤:
O zaman planda değişiklik yapalım/
Benim seninle önemli bir şey konuşmam lazım
Sana gelsem olur mu

Bebeğim🧡:
Ne konuşacaksın
İçimde bir his var.../

Hyun🖤:
Gelince konuşalım
Buradan söylersem olmaz
Meraklandırmaca/

Bebeğim🧡:
Tamam
Bekliyorum
Gelmese mi/
Ne zaman yan yana gelsek kalbimi duyacaksın diye ödüm kopuyor/

Hyun🖤:
20 dkya oradayım bebeğim

Bebeğim🧡:
Ay kalbim/

Bebeğim🧡 çevrimdışı

Hyun🖤:
Yicem seni bekle/

Hyun🖤 çevrimdışı

Hyunjin'den

Heyecandan yerimde duramıyordum. Kalbim ağzımda atıyordu. Birkaç dakika sonra jeongin'e hislerimi açacaktım. Ona onu sevdiğimi söyleyeceğim. Artık içimde tutamayacağım.

Kendime verdiğim cesaretlerin sonunda önümdeki kapıya vurdum ve beklemeye başladım. Çok geçmeden de minik tilkim kapının ardından görünmüştü.

Kalbimi hızlandıran gülümseyişiyle "hoş geldin" dedi. Bir daha sevdim.

İçeri girerken konuştum. "Hoş buldum minik." Ayakkabılarımı çıkarıp önümdeki terlikleri giydim.

"Aç mısın? Yemekler hazır." Mutfağa giderken ben de peşinden gittim. Yemek yemek bahaneydi şu an. Bir an önce söylemek istiyordum.

Heyecanımı bastırmak adına önce yemek yiyebilirdik. "Açım." dedim kurulmuş sofrada yerimi alırken.

"Çorbaları koyuyorum o zaman." Önümdeki kaseye uzandığında uzattım hemen. Kendi kasesini de alarak ocağın üstündeki yeni piştiği dumanından belli olan çorbayı kaselere doldurdu.

Getirirken zorlanacağını bildiğim için kalkıp doldurduğu kaseyi tezgahtan aldım ve masaya götürdüm. Bir şey demeden o da diğerini alarak geldi ve yerine oturdu.

Sıcak çorbayı üfleyerek yedim hemen. Şu hayatta en sevdiğim ikinci şey jeongin'in yemeklerinden yemektir. Birincisi jeongin zaten.

"Yine çok güzel olmuş innie, ellerine sağlık."

Gülümsedi sevimli sevimli. "Afiyet olsun hyung."

Yok, kalbim iyi değil. Aşkımdan öleceğim şimdi.

Kısa bir sessizlik oldu. Sessizliği bozanda jeongin olmuştu. "Ee hyung, ne konuşmak istiyordun?" Evet beklediğim soru geldi.

Gergince dudaklarımı ıslattım. Gözlerimi bana bakan sevdiceğime çıkarttım. "Biliyorsun neredeyse 6 yıldır arkadaşız." Arkadaş ya... yıllardır arkadaşız. Peki arkadaşım olsaydın seni böylesine öpmek ister miydim?

"Yarın tam 6 yıl olacak hyung." Yarın mı? Yarın tanışma yıldönümümüz müydü? Nasıl unuttum?

Unuttuğumu belli etmeyerek kafa salladım. "Evet. Yarın 6 yıl oluyor. Ve ben bu yıldönümümüzü arkadaş olarak kutlamak istemiyorum." Sözcükler birer birer ağzımdan döküldüğünde Jeongin'in çatık kaşları kendimi sorgulamamı sağlamıştı.

"Ne? Arkadaşlığımızı bitirmek mi istiyorsun? Neden, yanlış bir şey mi yaptım?" Masum masum sorduğu soruya karşı gülümsedim.

"Bitirmek istiyorum çünkü arkadaşım olmanı istemiyorum." Durdum ve tepkisine baktım. Dolu gözlerini gördüğümde ise elimi yanağına götürüp gözünün altını okşadım. "Sevgilim olmanı istiyorum."

Yüz ifadesi anında değişmişti. Şaşkınca gözlerini kırpıştırmıştı. "Nasıl yani?"

"Sana aşığım yani. İki yıldır deli gibi aşığım. İki yıldır arkadaşım olarak görmüyorum seni. Arkadaşım olarak görseydim dudaklarını öpmek istemezdim." Dediklerimle dudakları aralanmıştı. Gözlerim dudaklarında biraz fazla kalmıştı. İki yıldır tadını almak istediğim dudakların artık tadına bakmak istiyordum fakat jeongin'den bir cevap almadan yapamazdım.

"Bir cevap ver bana. Git dersen, bir daha beni görmeyeceğin şekilde giderim. Kal dersen, bir daha sonsuza dek bırakmayacak şekilde öperim seni." Dudaklarımız arasında çok az bir mesafe vardı. Kal derse bu mesafe kapanacaktı ancak, git derse açılacaktı ve ben kal demesi için tanrıya bütün dualarımı ediyordum.

On saniye kadar sessizce durdu. Ve dudaklarından o kelime döküldü. "Kal."

Duymak istediğim kelimeyi duyduğum gibi aradaki gereksiz mesafeyi kapattım. Tadını delicesine almak istediğim dudaklara ulaşmıştım sonunda. Alt dudağını emdim yavaşça. Tutku yoktu. Sevgi vardı.

Yavaşça tattık birbirimizi. Dakikalarca dudaklarımız dans etti. Nefessiz kalınca ayırdık dudaklarımızı.

"Ben de sana aşığım. Senin kadar uzun değil belki ama çok aşığım." Kalbim hızını kesmeden hızlı hızlı atıyordu duyduklarımla.

Alımlarımızı birleştirdim. "Sonsuza kadar senden gitmeyeceğim. Sonsuza kadar sana aşık kalacağım. Sonsuza kadar senin olacağım."

"Bende sonsuza kadar senden gitmeyeceğim. Sonsuza kadar sana aşık kalacağım. Sonsuza kadar senin olacağım." Dediğinde tekrar dudaklarımı birleştirdim.

Uzunca öpüştük. Bu sefer daha tutkuluyduk. Kendimi geriye doğru çekerken ensesinden tutarak kendime çektim onu da. Pozisyonu zorlayınca kucağıma oturdu.

Oturduğu yer beni biraz zorlayınca dudaklarımızı ayırdım. "Kucağımdan şu an inmezsen sonra hiç inemezsin." Dedim uyarır tonda.

Çapkın tilki gülümsemesiyle parmağıyla boynuma yuvarlaklar çizdi. "İnmek istemiyorum. İndirebilirsen indir." Kışkırtıcı ses tonu bende kayışı kopartmıştı.

Sonrasında kucağımda odasına gitmiştik. Gerisi de bizim özelimiz.

Hyunin'i yaptık kızlarr kaldı changlix onlarda oldu mu final gelebilir

Hyunin'i yaptık kızlarr kaldı changlix onlarda oldu mu final gelebilir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
You Are My SunshineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin