Masaya oturduğumuz andan beri saçma sapan konuşan Emre'nin tekrar cümle kurması ile göz devirerek ona baktım.
-Ee, öğretmenlik mi düşünüyorsun Hera?
Alayla bana bakarak kurduğu cümleyle tüm sabrımın buraya kadar olduğunu anlamıştım.
-Çok isterdim senin gibi terbiyesi eksik olan öğrencilere gereken terbiyeyi vererek neslimizi bi karaktersizden daha kurtarmış olmayı.
Sinir ile söylediğim cümleyle çenesinin seğirdiğini gördüm. Ohh be çok bile dayandın kızım. Destek verici cümlesi için iç sesime de teşekkür etmeyi unutmadım. Tam bana cevap vereceği sırada sandalyemi iterek ayaklandım
-Biraz hava alsam çok iyi olur. Bir şey söylemlerini beklemeden teras olması için içten içe dua ettiğim kapıya doğru adımladım.
Kapıyı açtığımda zaferle gülümsedim, burası loş ışıklandırması olan bir terastı. Köşeye doğru ilerleyerek sırtımı duvara yasladım. Normalde sinirli ve gergin değilimdir ama gerçekten çok sınamıştı beni o Emre gerizekalısı. Nasıl oluyordu da insanlar ceplerindeki iki kuruş fazla paraya güvenerek böyle karaktersiz oluyorlardı?
Derin düşüncelerimi bölen çakmak sesi ile arkama döndüm. Gözleri bir gece kadar siyah olan bir adam pardon şaheser ile göz göze geldim. İçime o an bir his doldu. Sanki içimde bir yerler dağıldı, kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Adamı incelemeye devam ettim, burnu kıskanılacak kadar güzel, dudakları bir kadının dudaklarından daha dolgun ve kırmızıydı. Bir tablo izler gibi izlemeye devam ettiğimde kol kasları, içinde olduğu siyah gömleği yırtmak ister gibiydi. Üstten açmış olduğu iki düğmesi ona farklı bir hava katmıştı. Hani derler ya "Allah boş zamanında yaratmış" işte bu cümle ile de kısaca özetleyebiliriz bu şaheseri.
Ben salak salak adamı süzerken adamın sol dudağı hafifçe kıvrıldı. Öksürerek kendime geldim daha doğrusu gelmeye çalıştım.
-Beni neden rahatsız ettiğinizi sorabilir miyim? diye sordum tek kaşımı kaldırarak, durumu kurtarmaya çalışıyordum.
-Tek bir kelime dahi ettiğimi hatırlamıyorum minik
Bu ses ses ise bizim ki neydi.
-Dibimde sigarasını yakan da ebemdi zaten demi?
Alayla kurduğum cümle ile benim üste çıkmama müsade etmedi.
-Burasının herkese ait olduğunu hatırlıyorum, istediğim yerde içerim sigaramı minik.
Bu sefer onun alayla kurduğu cümleye gerçekten sinirlendim.
-Aa, bu yaptığınız terbiyesizlik! Tabii ki istediğiniz yerde için beni ne ilgilendiriyor ama dibime kadar girip beni rahatsız etme hakkınız yok!
Hukuk okuma isteğimi bir kez daha içten içe onayladım, bu dil ile kimse benimle baş edemezdi. Kızım ben bile baş edemiyorum bırak başkasını. İç sesimin bıkkın sesi ile göz devirdim, bana diyene bak be!
İç sesime laf atmayı bir kenara bırakıp bu şaheserin cevap vermesini beklemeden yanından geçtim ve çıkışa doğru adımladım. Neden bugün herkes sabrımı zorluyordu ki?
İçeri girdiğimde bizimkiler hala oturuyordu. Cidden yemek bile zehir olmuşken neyi konuşuyordu babam? Fırat Bey dinlemiyordu bile.
Masaya ulaştığımda "kalkalım mı artık?" dedim ve çantamı omzuma atarak babamın gözlerinin içine baktım ama o gözlerini benden alarak Fırat Beyin gözlerine baktı onay almak ister gibi. Anlamıyorum ya bugün benim beynimde bir eksiklik vardı ya da babam kendi gibi davranmıyordu çünkü benim babam böyle biri değildi. Babam onay almış gibi kalktı.
-Bu güzel yemek için teşekkürler Fırat Bey, dedikten sonra bize bir kaç cümle kurmamızı ister gibi baktığında annem isteksizce konuştu.
-Tanıştığımıza memnun olduk.
Sahte bir tebessümle kurduğu cümleyi destekler gibi bende sahte bir tebessüm ettim. Sara denen yılan anneme elini uzattı.
-Doğumunuza az kalmıştı değil mi? Umarım güzelce kucağınıza alırsınız. Biz de tanıştığımıza memnun olduk canım.
Sahtelik üzerine yapışmış bu kadının! Babama da elini uzattığı zaman sıkmamasını diledim. Ama bugün çokça yaptığı gibi yine şaşırmama sebep olarak o kadının elini tuttu. İçimde bir yerlerin nedense parcalandığını hissettim. Anneme baktığımda kafasını yere eğdiğini görünce daha da kötü oldum. Annemin koluna girerek ilerlemeye başladım. Babam da bizi takip etmeye başladığında hızlanarak çıkışa doğru yürüdük.
Bugün benim için özeldi. Güzel geçer sanmıştım ama olmadı. hemde saçma sapan patron bozuntusu ve ailesi yüzünden! İçimde anlamdıramadığım hisler oluştu, mesela babama kırgın hissediyordum. O adam yani şaheser göz göze geldiğimizde hissettiklerim... Garip bir gün olduğunu söyledim.
-Neden bu kadar sessiz olduğunu sorabilir miyim anne? diye sordum sessizliği bozmak amacıyla. Cevap beklerken önümden geçen şaheserin yanında taş gibi bir hatun gördüm. Annemin bir şeyler söylediğini duydum ama anlayamadım, önümüzden geçen bu çift içimde bir yerlerimi acıtmıştı. Hera iki dakikada aşık olmazsın! Kızım sen 19 yıllık hayatında aşık olmamışken iki dakika konuştuğun birine mi aşık olacaksın güldürme beni. Alay ile söylenen iç sesimi de görmezden gelerek kafamı iki yana salladım kendime gelmek ister gibi.
-Hera kızım duyuyor musun beni?
Annem elini önümde sallarken dikkatimi sonunda anneme vermeyi başarabilmiştim.
-Dalmışım anne ya eve gidince konuşalım mı?
Şimdi konuşmayı redderek annem ve babamın önünden yürümeye başladım. Arabaya binip gözlerimi yumduğumda bir an önce eve gidip yatağıma kavuşmayı diledim. Gözlerimi açarak geçip giden yollara baktım. Acaba evliler miydi? Ama yüzüğünü görmemiştim ki. Aman be bizene kızım, unut şu adamı! İç sesimin beni uyarmasıyla ona hak vererek geri gözlerimi yumdum. Teşekkür ederim gerçekten canım beynim.
Gözlerimin önüne gelen şaheserin aman adamın gözleriyle beynime küfrederek gözümü geri açtı, eve gelmiştik. Arabadan hızla inerek evin kapısına yürüdüm. Babam kapıyı açtığında topuklularımı çıkararak ayakkablığa koydum.
Babam ağzını açtığında onunla göz göze geldim ve kırgınca baktım. Odama doğru yürüdüm, kapımı kapattım ve kapıya yaslandım. Kırıldığım şey babamın Emre'nin bizi aşağılamasına izin vermesi mi yoksa Sara denen yılan ile yakaladığım bakışmaları mıydı bilmiyordum.
Hızlıca üzerimi değiştirdim. Kendimi yatağa attığımda yataktan gıcırtı sesi yükselmişti. İçimden bir ses Hera sen hızlı atladığın için değil kilon yüzünden yatak gıcırdamış olabilir bence. İç sesimin benimle dalga geçmesine göz devirdim.
Gözlerimi kapattığımda dalga geçer gibi o adamın gözleri geldi önüme. Neden bana bunu yaptığını sorabilir miyim? Oflayarak gözümü açtığımda sen bana sabır ve diye mırıldandım ve gözlerimi tavana diktim. Geri gözlerimi kapattığımda başka şeylere kafamı yorarak uyumaya çalıştım. Ne yaparsam yapayım gözleri yine yavaşça beynimin içine sızdı. İlerde de kalbime sızacağını bilmeden kendimi rüyanın kollarına attım.
.
Bölümü nasıl buldunuz?
Diğer bölümde görüşmek üzere:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin İçinden
Teen FictionHissettiğim iki his vardı şuan. Biri büyük bir hayal kırıklığı biri ise büyük bir öfke. Hiç dinmeyecek olan bir öfke. Kandırılmıştım, sevildiğimi sanmıştım. Büyük bir aptalmışım. İçimde intikam alevleri yanıyordu . Alevler tüm benliğimi kaplamışt...