Vaveyla

91 8 39
                                        

"Rica ederim de... ağlamayacaksın değil mi?"

Peter burnunu çekti. "Hayır."

Gwen, Peter'ı baştan sona süzüp ona inanmadığını söyleyen bir bakış atsa da herhangi bir yorumda bulunmadı.

Duygusal ânında insanları rahatsız etmek her ne kadar bu duygusal ânın sebebi o olsa da kişilerin özeline giriyormuş gibi hissettiriyordu.

Ama sorması gerekiyordu: Renkleri göstermek için teşekkür etmek neydi?

Hafifçe gözlerini kapatıp manzarayı koklayabilecekmiş gibi derin nefesler alan gence düşünceli düşünceli baktı.

Biraz tuhaf biriydi öyle değil mi?

Hafifçe sırıtarak Peter'ın yanına yaklaştı ve olduğu yerde yere çöküp saatine baktı. "Güneşin batmasına 17 dakika kalmış, biraz oturmak ister misin?"

Çocuk, kaşlarını çatarak ona döndü ve eleştirel bir gözle oturduğu ezilmiş otlara baktı, bakışları o kadar keskinleşmişti ki bir şekilde Gwen onun topraktaki her şeyi sanki aşağısında yürüyen karıncalardan birisiymiş gibi net görebildiğini düşündü.

"Orada böcekler yok mu?"

"Korkuyor musun?"

"Ben Spider-Man'in bir numaralı hayranıyım."

Gwen, Peter yanına oturabilsin diye biraz yan tarafa kayarken sessizce kahkaha attı. Söylediğine rağmen çocuğun hâlâ oturmaktan ve mavi kotunu kirletmekten hoşlanmadığı görebiliyordu.

"Çimlerin üstünde oturuyoruz, silkelersin olur biter."

Peter kaşını mükemmel bir yay şeklinde kaldıramadığı için tam olamayan bir sorgulama bakışı atmaya çalıştı. "Biraz fazla mı vurdum duymazsın?"

"Biraz fazla mı titizsin?" Hafifçe gencin sırtına vurarken belki de bunun, çocuğu da yanında zorla oturturmasının, hoş bir şey olmayabileceğini fark edip yüzü buruşturdu.

'Belki de uzun süreli kendimi soyutlama sosyal becerilerime bir şeyler yapmıştır?'

"Özür dilerim istersen kalkabilirsin..."

Peter ona nötr bir ifadeyle bakarken kendini gergin hissetti. En azından bir kez günü utanmadan geçirebileceğini umuyordu ve şimdi bu her zaman olduğu gibi bir hayalden ibaret kalmıştı... Sosyal anksiyetenin-

"Sorun değil." Peter az önce çekindiği çime ellerini yaslayıp kendini biraz daha rahat bir pozisyona getirdi. Bu bir şekilde Gwen'i rahatlatmak için yapılmış nazik bir hareket gibi görünüyordu. "Ayağıma düşen on beş kiloluk bilardo topundan dolayı oturmam gerekiyordu zaten."

"Öyle bir şey olmadı."

"Senin bildiğin kadarıyla."

"Cidden bilardoda kendini mi sakatladın?"

"Toplar çok kaygan ve beklenmedik derecede ağır."

"Gayet uygun ağırlıktalar ve eğer bir manyak gelip benim haberim olmadan topların üstüne yağ atmadıysa diğer bahanen de çürütülüyor."

"Yağcı deli gerçekten geldi!"

Gwen Peter ile olan bakışma yarışmasını bırakmak istemiyordu ama anlık gelen bir gülme ile kendi gökyüzüne doğru tiz kahkahalar atarken ve çok geçmeden de Peter'ın ona katıldığı bir durum içinde buldu.

Çocuğun onun kısa ve çok absürt utancını görüp bunun için saçmalamaya başlaması hem çok komik hem de çok tatlıydı.

Gülmeyi bırakıp en sonunda yüzünde sakin bir tebessüm kalacak kadar sakinleştiğinde Peter'a döndü ve gülümsemesini büyüttü.

Gerçekten güzel bir gün olmuştu.

Güneş önlerinde batıp artık gökdelenlerin arasından gözükemeyecek kadar alçaldığında ve şehirin ışıkları sanki "Gün daha bitmedi!" diye bağırmak için hızlıca açılmaya başladığında kalkma vakitlerinin geldiği anladılar. Daha aşağı inecekleri bir yol ve gidecekleri kendi evleri vardı.

Gwen yavaş yavaş onları küçük korudan çıkarttı. Daha önce de yaptıkları gibi, ayrılmadan önce Gwen'in sokağına kadar gittiler ve bu noktada ayrılmadan önce kısa bir süre durup ne diyeceklerini düşündüler.

İlk konuşan Peter oldu:

"Tekrardan teşekkür etmek istiyorum, sen olmasaydın muhtemelen bunu kutlamak aklımın ucundan bile geçmezdi."

Önemli değil anlamında elini saklarken bile "Yani öz değer sorunların var" diye alay etti.

Şakayı bırakmak için bir nefes almadan önce cevabının biraz can sıkıcı olabileceğini fark etti. Zaten hep istemediği şeyler söylüyordu.

"Üzgünüm... Aslında ben teşekkür ederim, centilmenlik çabanla biraz uğraştırıcıydın ama bu benim için de bir kaç haftanın en güzel günüydü."

Peter'ın yüzüne tatlı bir gülümseme yayılırken serçe parmağını kaldırdı. "Bir daha yapmaya ne dersin?"

Serçe parmağı sözler için kaldırılırdı. Ama haftaya buluşalım mı tarzında sözler için değil. Daha kalıcı, daha büyük anlamlar içeren.

Peter gerçekten, söylemek istediğini direkt olarak söyleyen birisi değildi. Ya bir saat önceki gibi şakalar ya "renkler" ya da bu.

Farkında olup olmadığını merak etti.

İçten içe bildiğinden emindi.

"Neden olmasın?" Gencin parmağını yakaladı ve iki kere yukarı aşağı salladıktan sonra büyük bir şeymiş gibi biraz fazla bir gösterişle bıraktı.

"E, tamam o zaman;" Uzaklaşmaya başlamadan önce elini salladı. "Yine numaram gibi saçma bir şey için beni kovalamayacaksan gidiyorum."

Peter abartılı bir reveransla gitmek üzere olduğu karanlık sokağı işaret etti. "Buyrunuz, sosyal güvenlik numaranız* bile elimde."

"Stalker!"

*Bildiğim kadarıyla Amerikalıların T.C. kimlik numarası.

•°•

Tabii ki de normalde bu kadar kısa kesmeyecektim. Çünkü dürüst olalım bu bölüm de ne olduğunu ben bile bilmiyorum.

Yani ne anlattı? Gwen'in bakış açısı yani Wow gerçekten müthiş, yazar!

Ama böyle olmak zorunda kaldı çünkü artık Sınavımın son ayı ve de ben daha fazla yazmak istesem de gerçekten Tony ile olan sahneleri yazmakta ölesiye zorlanıyorum ve bu yüzden de hızlıca bitiremiyorum bölümleri.

(Adamın kişiliğini bir türlü tutturamadım amk. Aynı sahneyi 4 kere yazdım ama hâlâ elimde koca bir hiç var.)

Yani beyin patlatabileceğim kadar çok uzun zaman olana değin, ben bu kitabı yazamam.

Öyleyse, Görüşürüz!!!!!




Edit: Benim aklıma bu bölümü yazarken bir fikir geldi kdmdkmcksdmdk Hani hep şey diyordunuz ya sevgili olacaklarsa ve ölcekse o zaman hiç olmazsa daha iyi... Ben gerçekten Gwen'i öldürsem mi diye düşündüm amk kdkckekfmdkkdkdkk bir de ölene kadar sizi daha çok karaktere bağlarsam tam üzücü sahne öfkdkekf

 Ben gerçekten Gwen'i öldürsem mi diye düşündüm amk kdkckekfmdkkdkdkk bir de ölene kadar sizi daha çok karaktere bağlarsam tam üzücü sahne öfkdkekf

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Koydum mu bunu zaten ya?


Berbat bir 825 kelime.

Vakit AcayiplikleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin