ATEŞLER İÇİNDE

Ateşler İçindeydim Ve Nasıl Çıkacağımı Bilemiyordum

  Hava kararmaya yakındı, yıldızları görebiliyordum. "Belki sadece sen ve ben" diyordu kulaklığımda dinlediğim şarkı. Derin bir nefes aldım, etrafıma baktım. kaldırma oyunu oynayan çocuklara baktım. Koşuyorlar, uçurtma uçuruyorlar çok mutlulardı. Gülümsedim, ayağa kalktım dolabımın kapağını açtım. Askıdan birkaç elbise alıp dolabın kapağını kapattım ve elbiseleri denemeye başladım. Üzerime kırmızı, uzun, askılı bir elbise denedim. Açık kahve saçlarıma baktım, güzel görünüyordum, ikinci elbiseyi denedim. Lacivert kalem bir elbiseydi pek beğenmediğim için üçüncü elbisemi  denedim. Üzerime yapışan elbise fiziğimi ortaya çıkarmıştı. Askılıydı, yırtmacından taşlar bırakılmıştı, Baloda giyeceğim elbiseyi seçmiştim.

Üzerimi değiştirip salona gittim. Bir şeyler atıştırıp geri odama geldim. yatağa uzandım ve uykuya dalmayı bekledim.

Alarmın onuncu çalışında uyanmıştım saat 12 olmak üzereydi, yüzümü yıkadım. Balo 2'deydi, mutfağa gidip annemin benim için hazırladığı tostu yemeye başladım. Mert ile iyi anlaşıyordum, beni evden alacaktı. Üzerime elbise mi geçirdim, saçıma fön çekip hafif bir makyaj yaptım. Telefonum çalmaya başladı;

Mert Arıyor

"Hazır mısın?"

"Evet, sen geldin mi?" Yetişmeye çalışıyorum.

"Tamam ben aşağıda bekliyorum."

  Tamam, deyip telefonu kapattım. Hızlıca ayağıma siyah bir topuklu geçirdim. Çantamı aldım, iki fıs parfüm sıkıp aşağıya indim ve arabaya bindim.

"Selam"

"Selam çok güzel olmuşsun" dedi. Samimi bir ifade ile;

"Teşekkür ederim" dedim, yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Fazla geçmeden okula gelmiştik, her yer mükemmel gözüküyordu. Dans edenler, fotoğraf çekenler, sohbet edenler, bir şeyler yiyip içenler aslında bu ortamı sevmeye başlamıştım. Boş bir masaya geçtik o sırada da müdür konuşmaya başlamıştı;

"Hoş geldiniz gençler hepinize iyi eğlenceler dilerim." Dedi ve sahneden indi.

Herkes dans ediyordu, kendime bir meyve suyu aldım. Etrafıma bakınırken Mert'in bana seslendiğini duydum;

"Naz"dedi bağırarak

"Gel dans edelim" diye devam etti. Fazla enerjikti,

"Hadi ama eğlenmek için geldik, utandın mı?"dedi. Gülümseyerek yanına gittim. Dans etmeye başladık, nasıl bu kadar enerjikti keşke ben de enerji dolu olsaydım. Kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki hemen yoruldum. Masaya geçtim Mert de benimle birlikte masaya geçmişti, saat 6 oluyordu hava neredeyse kararmıştı.

Okulun müzik bölümündeki öğrenciler şarkı söylüyordu, sonra esmer uzun boylu biri sahneye çıktı ve şarkı söylemeye başladı;

"Ne kağıt kalemsiz olmayı bilir ne de ben sensiz kalmayı" o kadar güzel sesi vardı ki;

"Neden bir dert biter diğeri gelir, ateştir bu iyi bilir yakmayı" diye devam etti, müziğin sesi kulaklarımda yankılanıyordu, hava kararmıştı yıldızlar harika gözüküyordu. Gözlerimi kapattım, kendimi müziğin notalarına  bıraktım ve şarkıyı söyledim;

"Kuşları anladım da
Senin kanatların yok nasıl uçtun da gittin
Kırık cam misali hatalarım
Acıtır seni böyle mi kaybettim" telefonların flaşları açılmıştı herkes anın tadını çıkarıyordu;

"Bul beni kaybolmuşum
İzim silinmiş dilim suskun susmuşum
Bak bana mahvolmuşum
Senden kendimi almayı unutmuşum" şarkı beni o kadar büyülemişti ki aslında şarkı mı yoksa söyleyen kişi mi bilemedim...

Şarkı bir an kesildi, ışıklar kapandı. Elektrik mi kesilmişti? Yoğun bir ses vardı. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bir ses duydum "Yangın var" diyordu, içimden tekrar ettim. Herkes çığlıklarla kaçıyordu okulun bahçesinde büyük bir yangın vardı. Alevler git gide artıyordu. Yıldızların çok güzel gözüktüğü gökyüzü dumana bulanmıştı. Kaçmaya çalışırken kendimi bir anda okulun içinde buldum. Telaşla yukarı çıkıp koridorda ilerlemeye başladım. İnsanlardan ayrılmıştım. Boş karanlık bir koridorda sadece yürüyordum. Bir anda bütün sesler kesildi. Yutkunamıyordum. Karşıma çıkan manzara karşısında dona kalmıştım, hareket edemiyordum. Sıcak aldığımı hissettim çok sıcaktı nefes alamıyordum. Sanki yangın dışarıda değil benim içimdeydi.  Ateşler içindeydim ve nasıl çıkacağımı bilmiyordum.

Devam Edecek