on bir

133 20 9
                                    

zhang hao'dan,

hayattan başka bir şey isteyemezdim, gerçekten. her şeye sahipmişim gibi hissediyorum. mükemmel bir sevgili, mükemmel bir arkadaş grubu, tamir edilmiş kemanım... daha ne bekleyebilirim ki?

"hoşgeldini-" gelen müşterileri selamlarken telefonumun çalmasıyla durdum. cebimden telefonu çıkartırken ekranda yazan isimle gözlerimi devirdim. tamam, belki istediğim bir şey daha olabilirmiş... ailemin yok olması.

aramayı açıp açmamak arasında kalırken çoktan kapanıp ekrana düşmüştü arama. ricky yanıma gelirken telefona göz atmıştı. "yine mi bu eleman ya, en son seni evlatlıktan reddetmemiş miydi bu? versene sen şu telefonu." bir şey dememe izin vermeden elimden kaptığı telefonla dükkanın önüne çıkmıştı. ricky'nin ağzının filtresi yoktu ve bu yüzden yanlış bir şeyler demesinden korkarak peşinden koştum hemen.

"sikerim şirketinizi de ya, hiçbiri umrumuzda değil. rahat bırakın hao'yu artık." telefona doğru hafif bağırarak konuştuğunu gördüğümde telefonumu elinden kaptığım gibi kulağıma dayayıp ricky'e birkaç hareket yaparak sakin olmasını fısıldamıştım.

"ne istiyorsun sen yine?" sakin gibi dursam da sesimin sinirli çıkmasına engel olamamıştım. karşı tarafta birkaç takırtı ve sessizlik olduktan sonra annem denilecek kadının sesi duyulmuştu. "hao, oğlum..."

duyduğum sesle yutkunurken gardımı indirmemeye kararlıydım. "evet?" sesimle karşımdaki kadından hıçkırıklar duyulurken zar zor bir şekilde konuştu. "lütfen eve geri dön, oğlum. ikimiz de çok pişmanız. böyle yapmamamız gerekirdi-"

"öncelikle, evlatlıktan reddedildiğimi hatırlıyorum. yani oğlunuz falan değilim. ikinci olarak, pişmanlığınızın hiçbir faydası yok. tüm hayatımı mahvettikten sonra gelip yalandan bir şekilde özür dilemenizle ayaklarınıza kapanacak değilim. ricky'nim dediği gibi, beni rahat bırakın artık." telefondaki kadının ağlaması şiddetlenirken telefon yeniden el değiştirmişti seslere göre. yanımdaki ricky de hala beni izliyordu.

"madem hiçbir iş yapmıyorsun, o zaman kalan eşyalarını da al ve bir daha karşımıza çıkma. bu sana verdiğimiz son şanstı fakat bunu da her şeyi batırdığın gibi mahvettin." babam olacak adamın dedikleriyle ağzımdan kaçan kahkahaya engel olamadım. "hadi ya, öyle miymiş? çok üzüldüm." konuşurken gülmeye devam ediyordum. "eşyalarımı da atıp satabilirsiniz, pek umrumda değiller açıkcası." sözlerim kısmen yalandı, değer verdiğim şeyler vardı ama onlar için kendimi riske atarak çin'e geri dönemezdim. biliyordum çünkü, eşyalarımı alma bahanesi beni yeniden yanlarına çekmek içindi. eğer gidersem büyük ihtimalle yeniden beni esir almaya falan çalışırlardı. fazla belli oluyorlardı.

"terbiyesiz herif." telefon yüzüme kapanmadan önce duyduğum son sözlerle gülümsedim. eminim bu son olmazdı ama elbet bir gün peşimden gelmeyi bırakırlardı. ricky bana gururla bakarken ona göz kırptım. "hallettim, sorun yok." bir şey demeden gülerek kolunu omzuma attığında tekrardan içeriye, dükkana girdik. "ah, burayı gerçekten çok seviyorum."

"ne oldu, sana yine birileri gelmiş galiba?" taerae'nin konuşmasıyla kendimi yanına, koltuklara attım. "ne demezsin ya, fanımlar galiba. arayıp duruyorlar." ricky de yanımıza oturunca gülerek sohbetimize devam ederken içeriden çıkan hanbin'le odağım ona kaydı. yüzünde sinsi bir gülümsemeyle bana göz kırparken ona meydan okur gibi kaşlarımı kaldırmıştım.

bana duygularını açtığı günden beri iki hafta geçmişti ve sevgili olmuştuk. bu iki haftada resmen sakin bir siyah kediden yaramaz bir turuncu kediye dönüşmüştü. ayrıca artık herkesin önünde utanmadan beni öpüyor, sarılıyor ya da cilve yapıyordu. evet, sung hanbin bana cilve yapıyordu.

kasadaki işleri gunwook'a bırakırken yanımıza yaklaştı. "izniniz olursa sevgilimi biraz çalmak istiyorum." uzattığı elini tutarak ayağa kalktığımda çıkışa doğru ilerlemiştik. çocukların arkamdan gelen bağırışlarını duyunca güldüm. "yuh, backstabber! sattı hemen bizi ya!"

"buldun taş gibi adamı kaç tabi hao efendi!"

arkadaslar. ben baktim ki. bi onceki bolumu tam final gibi bi yerde bitirmemis miyiz. bende dedim orayi final yapalim ama sonra dedim ki ben okurlarima veda etmeden final yapmam. hemen yazmaya basladim aslinda bu bolum final olucakti ama diger bolum cok uzayinca ikiye bolmek zorunda kaldim o yuzden bir sonraki bolumu hemen duzenleyip atiyorum!! dovmeci final!!

dövmeci, haobin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin