Selam dostlar. Önceki kitabın devamı niteliğinde bir şiirler derlemesi olacak bu kitap. Tarzım çok değişmiş, geriye döndükçe fark ediyorum. Umarım hala metaforlarım size ulaşır.
Bu şiiri geçmişte içinde bulunduğum bir durumdan esinlenerek yazmıştım. Bir zamanlar ait olduğun bir yere yabancılaşmayı, istemeden de olsa ayrılmayı anlatıyor. Tül elbisesi yerde sürüklenen hayalet imajı da hoşuma gitti. Sevgiler.
***
Bulutların altında bekliyorum yağmuru,
Rüzgara anlatıyorum, içimdeki boşluğu.
Hiçbir şey söylemesem de essen birden sadece,
İndirebilir misin benim için kapının kolunu.
Çünkü buradan hiç gitmek istemiyorum,
Ama çok canım yanıyor sessizliği dinlerken.
Pencerenin ardında gülüşmeler duyuyorum,
Eski odama yerleşen yabancının birinden.
Zeminde sürüklenen beyaz tül elbisemin,
Eteklerine takılıyor kırılmış tüm parçalar,
Hep burada kalacağıma dair söz vermiştim,
Sözümü tutma huyumu sevmiyorum bu sıralar.
Üzerimi kapatırken attığın topraklar kadar,
Yeşerebileceğim yer vardı burada,
Dilediğin kadar saklan ücra bir odada,
Eninde sonunda karşılaşırız kasvetli koridorlarda.
Ve belki anlarsın ki, burası benim de bahçemdi,
Yağmuru beklemeyi bırakmazdım bir anda.
Ama bir dilek diledim ve aniden rüzgar esti.
Bir hayaleti sonsuza kadar tutamazsın burada.