Selamlar, selamlar. Bunu uzun zamandır yazasım varmış gibi hissediyorum. Dökülüşü de çok pürüzsüz ve doğal oldu. Kendimi zorlamam gerekmedi.
Bazen insan gitmekle kalmak arası bir noktada sıkışıp kalıyor değil mi? Olan her şeyden sonra dönemeyeceğini biliyorsun, ama devam da edemiyorsun. Bir cevap arıyorsun sanki hep.
Bu şiir o cevabı kendin bulmayı öğrenmeyi anlatıyor. Boşlukları doldurarak yola devam etmeyi. Yine de kimi zaman o beyaz laleleri beklerken buluyoruz kendimizi ister istemez. İnsan olmak böyle bir şey.
***
Beyaz Laleler
Başucuma gel ve konuş benimle,
Bunların hiçbirini hak etmediğimi söyle.
Birkaç tane beyaz lale bırak ellerime,
Lütfen, lütfen sadece özür dile.
Karanlıkta yolu bulmaya çalışıyorum en zor günlerimde,
Nefes nefese koşuyorum ve bir parça ışık arıyorum.
Başladığım yere dönüyorum her seferinde,
Nedenini bile bilmiyorum.
Ebediyete kadar uyuyorum ve hâlâ çok yorgunum,
Bedenim sızlıyor ve dişlerimi sıkıyorum.
Gözyaşları sızıyor yumduğum gözlerimden,
En zor günlerimde, yokmuşlar gibi davranıyorum.
Ne kadar istesem de geç olmadığını söyleyemiyorum,
Buz gibi ellerim, bembeyaz dudaklarım.
Toprağın altında çok uzun süre kaldım,
Belki bir gün bunu hak etmediğimi anlarsın.
En hafif sese kulak kesiliyorum hâlâ bazen,
Çok geç olduğu için hiç gelmiyorsun, ve olmadığını söyleyemem.
Ve verebilecek hiçbir şeyim yok artık sana,
Toprağın altından gelen uzun bir sessizlikten başka.
Işığı kendi başıma arıyorum son zamanlarda,
Biraz huzur bulduğumda, çok yaklaştığımı sanıyorum.
Ama o beyaz laleleri bekliyorum hâlâ,
En zor günlerimde, beklemiyormuş gibi davranıyorum.