05. 𝐇𝐈𝐒𝐋𝐄𝐑
𝒆𝒑𝒊𝒔𝒐𝒅𝒆 𝒇𝒊𝒗𝒆Annem ve babam beni eve getirir getirmez hiçbir şey söylemeden doğruca odama çıkmıştım. Aklım fazlasıyla karışıkken yalnız kalmanın muhtemelen en iyi seçenek olduğunu düşünüyordum.
Yolunu ezbere bildiğim fakat uzun bir süredir ayak basmadığım noktaların her birine ayak bastığımda anılarım birden önümde canlanıyordu. Bu koridorlarda geçirdiğim zamanlar sanırım her şeye bedeldi.
Emin olduğum için değil yalnızca bu şekilde hissettiğim içindi böyle söylemem. Hislerim bu noktada bana çokça yardımcı oluyordu. Ne de olsa geçmişimin çoğunu onlar sayesinde çabucak hatırlayabilmiştim.
Sadece dört kişi olmamıza rağmen yaşadığımız evin büyüklüğü inanılmazdı. Üst katın geniş koridorları iki yana ayrılıyordu. Bir tarafta anne ve babamın odası varken diğer tarafta ben ve kardeşim miles'ın odası vardı. Büyük olan oda onun, küçük olan oda da benimdi.
Miles son derece fanatik bir harry potter fanı olduğundan dolayı odasının her tarafı harry potter figürleri ve daha bilmediğim birçok harry potter eşyası ile doluydu. Bu sebepten olsa gerek büyük olan oda ona kalmıştı. Benim aksime onun eşyaları fazlaydı.
Duvarın sağında ve miles'ın odasının çaprazında yer alan odamın kapısını yavaşça açıp içeriye girdiğimde bana ait olan ferah vanilya kokusu burnuma kadar ulaştı. Ben burada olmasam da kokum kalıp yerime bakmıştı anlaşılan. Gözlerimi odanın her tarafında gezdirdim.
Pencerenin yanındaki yatağımdan tutun, kapının solunda kalan ahşap yapılı kahverengi dolabıma kadar her şey yerli yerinde görünüyordu.
Her şeyin yerli yerinde olduğunu görmek hem gülümsememe hem de duygusallaşmama aynı anda neden olmuştu.
Kafamı biraz yana çevirmemle beraber çalışma masamın üstüne bıraktığım eski marka laptop'umu gördüğümde deja vu hissi ile dolup taştım. Adımlarım beni o tarafa yönlendirmek istediğinde kapıyı arkamdan kapatıp o tarafa ilerledim. Üstüne toz pembe, yumuşak bir minder koyduğumu hatırlayabildiğim tatlı görünüşlü sandalyemi kendime doğru çektim. Sandalyenin ayaklarından çıkan tiz ses rahatsız edici bir ses çıkarmıştı ancak kafaya takmadım. Eskiden de pek umursamazdım zaten.
Pembe minderi olduğu yerden kaldırmadan çektiğim sandalyeye oturdum. Ardından bana göz kırpan, kapağı sticker ile dolu olan laptop'u tek elimle açtım. Yükleme tamamlandığında önüme çıkan ana ekran resmim bedenimde büyük bir etki yaratmış olmalı ki içim cız etmişti. Parmak uçlarımla resmin üstüne hafifçe dokundum.
Kumsal bir alanda çekilmişti fotoğraf. Arka planda masmavi bir deniz vardı. Hava oldukça güneşli sayılırdı. Fotoğrafta dört kişiydik. Sağımda kardeşim ve scott solumda ise... Onu gördüğümde Duraksamak zorunda kaldım. Stiles vardı. Stiles stilinski. Aman tanrım. Bunca zamandır birçok şeyi ve birçok kişiyi düşünmüştüm ama o aklıma bir kez olsun dahi gelmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perdida | stiles stilinski
FanfictionMyra green çok nadir bulunan bir güce sahipti ve genç kızın gücünün varlığından haberdar olan bir kadın onu kaçırıp günler boyu küçük bir odaya hapsettiğinde kız hayatının bir daha asla eskisi gibi rengarenk olamayacağını fark etmişti. • 23 temmuz...